The Others Tarihi uzlaşma Esad'la olur

Tarihi uzlaşma Esad'la olur

29.12.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tarihi uzlaşma Esad'la olur

Tarihi uzlaşma Esadla olur


Jerusalem Post gazetesi yöneticisi David Makovsky'ye göre İsrail - Suriye barışı


       Red cephelerinin son on yılda becerdiği tek şey İsrail'i iyice sağa çekmeleridir. Arafat sonunda, Netanyahu'yu dört intihar bombasının seçtirdiğini anladı. İsrail'de ne zaman bombalar patlasa, sağ tırmanışa geçiyor. Ne zaman silahlar sussa Barak ve barış yanlıları güçleniyor.

       Jerusalem Post, İsrail'de İngilizce olarak yayınlanan, uluslararası çevrelerin çok yakından takip ettiği önemli bir günlük gazete. Jerusalem Post Genel Yayın Yönetmeni David Makovsky, arkadaşımız Ruşen Çakır'ın, İsrail - Suriye barış görüşmeleri üzerine sorularını yanıtladı.

       *İsrail - Suriye barış görüşmelerinin yeniden başlamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
       Ben bu sürecin ciddi olduğuna inanıyorum. Görüşmelerin yeniden başlaması tarafların farklı siyasal arayışlarının çakışmasıyla mümkün oldu. Ehud Barak, Suriye ile barışı, Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliği kadar kapsamlı olmasa da, bölgedeki stratejik konumunu güçlendirmek için önemli bir fırsat olarak görüyor. İsrail bu sayede, en azından İran ve Irak'ı marjinalleştirmiş olacak.
       Barak'ın Suriye ile görüşmeleri bir paket olarak gördüğünü sanıyorum. Suriye ile barış yapıp İsrail'in Lübnan'dan çekilmesini de teminat altına almak istiyor. Bence Barak Lübnan'dan çıkmaya kesinkes kararlı.
       Clinton da görev süresi bitmeden Ortadoğu'da çözüm istiyor. Ve nihayet iyice yaşlanmış olan Hafız Esad da oğlu Beşir'e elverişli bir zemin bırakmak niyetinde. İsrail'le savaş halinin devamı, Esad'ın iktidarı oğluna devrini zorlaştırır. Çünkü güvenlik birimlerinin üst düzey yöneticileri Beşir'in böyle bir yükün altından kalkamayacağına inanıyorlar. Ayrıca Suriye'nin, barış olması durumunda ABD ve Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmesi ve sorunlarını bir ölçüde çözmesi ihtimalini de hesaba katmak lazım.

       *Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el Şara'nın Washington'da kameraların karşısında Barak'ın elini sıkmaması İsrail'de hayal kırıklığı yarattı...
       Bu duygu çok anlaşılır bir şey. Barışı düşmanlarla yaparsınız, dostlarla değil. Şara tokalaşmadı, ama konuşmasında, şimdiye kadar Suriye yetkililerinden işitmediğiniz bir şekilde, İsrail'le barış yapmanın gerekliliği üzerine sözler olduğunu da görürsünüz. Dolayısıyla ben tam olarak hayal kırıklığına uğramış değilim.
       Bu süreç Rabin'le başladı, Netanyahu ile sürdü. Barak'ın işi çok zor. Çünkü Golan Tepeleri'nin iadesi söz konusu. Suriye'nin 1967'den önce Golan'dan İsrail topraklarını taciz ettiği hala hafızalardan silinmedi.

       *Görüştüğümüz kimi İsrailliler, "Biz Golan'ı vereceğiz, onlarsa sadece bir kağıt parçası" diyorlar. Suriye'ye karşı bu güvensizlik nasıl kırılır?
       Barak gerçekten muazzam bir taviz veriyor. Halbuki Esad'dan sonra ne olacağını tam olarak kestiremiyoruz. Ondan sonra sahiden Beşir mi iktidara gelecek, yoksa başka biri mi? Biliyorsunuz İsrail'de barış anlaşması referandumla oylanacak.
       Bu oylamanın kaderini de Esad'ın tavırları belirleyecek. Eğer Esad o rahatsız edici saldırgan üslubunu sürdürürse Barak referandumda kaybeder. Esad, Barak'la aynı geminin yolcusu olduğunu görmeli. Ben İsrailli bir gazeteci olarak beş kez Şam'da bulundum ve orada hep şu soruyu sordum: "Siz anlaşmayı gerçek bir barış için mi istiyorsunuz, yoksa bir sonraki savaşın öncesinde bir mola olarak mı görüyorsunuz?" İsrailliler tam da bunu merak ediyorlar. Onları taktik icabı değil, gerçek bir barışın söz konusu olduğuna ikna etmeleri gerekiyor.

       *Birçok İsrailli, Camp David Anlaşması öncesi Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın İsrail parlamentosu Knesset'te konuşma yapmış olmasını hatırlatıp Esad'ın da aynı şeyi yapmasını istiyor.
       Esad'ın Knesset'te konuşmasının, hiç kuşku yok çok büyük etkisi olur. Ama gerçekçi olalım. Kudüs konusu henüz Filistinlilerle halledilmemiş olduğu için Esad temkinli davranacaktır. Ama pekala Tel Aviv veya Golan'ın dibindeki Tiberya'ya gelebilir. Ne var ki kendisini Arap milliyetçiliğinin baş hamisi olarak gördüğü için bu zor. Her ne olursa olsun Esad o ender bulunan tarihi kişiliklerden biridir ve Barak tarihi uzlaşmayı ancak onunla yapabilir.
       Herkes elini çabuk tutmalı. Çünkü Esad hastalanır veya ölürse yarın olacakları kimse bilemez.

       *Barış yapılırsa İsrail'in düşmanı kalmayacak mı?
       Suriye ile anlaşırsanız, büyük ölçüde Körfez ve Kuzey Afrika ülkeleriyle de anlaşmış sayılırsınız. Belki İran, Irak, Sudan dışarda kalır. Olayın bir de Filistin'le ilgili boyutu var. Filistinliler, Barak'ın Suriye ile görüşmesinden, kendi tekelleri kırıldığı için rahatsızlar. Aslında Barak çok akıllıca oynuyor. Önce Lübnan'dan tek yanlı çekilme kararını açıklayarak Suriye'nin elini zayıflattı; sonra da Suriye ile anlaşma adımıyla Filistinlilerin taleplerini dengeledi.

       *Golan'ı vermemekte kararlı İsrailliler var...
       Golan'da, Batı Şeria'da olduğu gibi dinsel fanatikler bulamazsınız. Golan'dakilerin çoğu İşçi Partili ılımlılardır. Çoğu, hükümet bir karar alırsa, itirazsız Golan'ı terkeder. Son seçimlerde yüzde 56'sı Barak'a oy verdi. Kimse, "Benim bahçem, manzaram İsrail'in güvenliğinden önemli" diyemez.

       *Ya Hamas?
       Evet işte bu ciddi bir tehdit; İslamcılar barışı torpilleyebilirler. Hem toprak istiyorlar, hem karşılığında hiçbir şey vermeye yanaşmıyorlar. İsrail'i tanımıyorlar. Bu türden red cephelerinin son on yılda becerdiği tek şey İsrail'i iyice sağa çekmeleridir. Arafat sonunda, Netanyahu'yu dört intihar bombasının seçtirdiğini anladı. İsrail'de ne zaman bombalar patlasa, sağ tırmanışa geçiyor. Ne zaman silahlar sussa Barak ve barış yanlıları güçleniyor. Yani İslamcı red cephesiyle barış istemeyen İsrail aşırı sağı birbirlerini besliyor. Ya ikisi birden yükseliyor, ya da ikisi birden düşüyor.

       *Suriye ile barış olursa Hamas ve İslami Cihad gibi örgütler de susmaz mı?
       Bunlara parayı İran, kolaylığı da Suriye sağlıyor. Barış olursa Esad herhalde bunları etrafından kovalayacaktır. Filistin'in Naif Havatme, Habaş gibi efsanevi isimlerin artık pek gücü kalmadığı söyleniyor. Şimdi bunlardan herhangi biri, "elveda şiddet, anladık ki silahlı mücadele tek meşru yol değilmiş" dese çok şeyler değişir. Ama röportajlarda laflarını evirip çeviriyorlar.
       Şimdi İran'ın açıkça desteklediği Hamas ve İslami Cihad var tehlikeli olarak. İran, İsrail - Suriye görüşmeleri başlayınca Lübnan'daki Hizbullah'ı da yanına çekmeye çalıştı. Bence Hizbullah görüşmeler başladığı için ateşkes ilan etmeli. Çünkü İsrail bir yandan barış görüşüp diğer yandan bombalarla mücadele edemez. Sedat geldiğinde "Artık şiddet, savaş yok" dedi, herkes inandı. Esad da aynısını yapmalı. Artık Lübnan'daki Hizbullah saldırıları sona ermeli. İslami Cihad lideri İmad Alemi Şam'dan çıkarılmalı. Ama Suriyeliler görüşmeler tamamlanmadan bir şey yapmaya niyetli gözükmüyorlar. Halbuki bu tür adımlar İsrail halkı için çok önemli.

Hiçbir şey Türkiye - İsrail dostluğunu bozamaz

       *İsrail - Suriye anlaşmasından Türkiye nasıl etkilenir?
       İsrail halkı Türkiye'yi seviyor. Türkleri, tıpkı bizim gibi yaşayan insanlar olarak görüyoruz; onlara bağlıyız. Tatilimizi ülkenizde geçiriyoruz. Siz de bizim gibi İran, Irak, Suriye gibi hasım ülkelerle kuşatılmış durumdasınız ve yine bizim gibi demokrasiyle yönetiliyorsunuz. Daha bir dizi ortak bağ sayılabilir. İsrail ile Türkiye'nin son dönemdeki yakınlaşması buralarda çok popüler. Herkes bundan memnun, karşı çıkan kimseyi bulamazsınız. Dolayısıyla İsrail'in Türkiye ile ilişkileri bir Filistin veya Suriye ile olan ilişkilerle hiçbir şekilde kıyaslanamaz. Bu nedenle İsrail - Suriye anlaşmasının Türkiye'nin aleyhine sonuçlar doğurabileceğini ileri sürmek abes olur. İsrail - Türkiye ilişkileri her geçen gün daha da güçlenen bölgesel bir eksen oluşturuyor. Belki Türkiye'de "Biz AB'li olduk, Ortadoğu neyimize" diyenler vardır, ama bence bu doğru bir yaklaşım olmaz. İsrail - Türkiye dostluğu, bölgede ortaya çıkabilecek her türden yeni düzenlemenin köşetaşı olacaktır. Suriye ile ilişkiler hiçbir şekilde bu hayati ilişkiyi olumsuz etkilemez.