The Others Taş ocağında rapsodi

Taş ocağında rapsodi

18.07.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Taş ocağında rapsodi

Taş ocağında rapsodi

GAZETELERDEKİ "Taş Ocağında Rapsodi" ilanlarını gören klasik müzik meraklıları "Bu eseri nasıl oldu da duymadım" diye meraklandı. Kimileri arkadaşlarına sordu, kimileri ansiklopedileri karıştırdı. Taş Ocağında Rapsodi de neyin nesiydi? Kimileri meraktan, kimileri klasik müzik tutkusundan Oran'ın yolunu tuttu. Konser yerini gösteren tabelaları izleyenler bir ilke tanık oldu. Konserin mekanı ne bir salon ne de bir açıkhava tiyatrosuydu. İş makinalarının çalıştığı bir taş ocağıydı. Türkiye'de ilk kez bir klasik müzik konserine ev sahipliği yapıyordu.
Sanatçılar akortlarını, kenarlarına iliştikleri kayalarda yaptılar. Kepçelerin gölgesi çelloların üzerindeydi. Şef Erol Erdinç'in konseri başlatmak için tıklattığı bagetin sesi kayalarda yankılandı.

Taş ocağında verilen konsere Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel eşiyle birlikte katıldı. Nazmiye Demirel'in konserin sonuna doğru üşüdüğünü gören korumaları kendisine kırmızı bir battaniye getirdi. Nazmiye Hanım, konserin kalan kısmını bu battaniyeye sarılarak izledi. Demirel, gecenin sonunda yaptığı kısa konuşmasında sanatçılara teşekkür ederek, "Muhteşem bir konserdi" dedi. Şef Erdinç, bu teşekküre Demirel'e bagetini hediye ederek karşılık verdi. Erdinç, Demirel'e, "Sayın Cumhurbaşkanımız en büyük orkestra şefidir" dedi.
Taş Ocağında Rapsodi'yi DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve Kültür Bakanı İstemihan Talay da eşleriyle birlikte izledi.

Protokolden çok çevre gecekondulardan gelen insanların alkışladığı piyanist, seyircileri kayaların yanıbaşına kurulmuş sahneden selamladı.
Bayındır Holding'in sponsorluğunda yapılan konserde Şef Erol Erdinç yönetimindeki İstanbul Senfoni Orkestrası'na Piyanist Benal Tanrısever eşlik etti. Soğuk havaya rağmen çok sayıda sanatseverin izlediği konserde seyircilerin büyük bölümünü çevre gecekondulardan gelen vatandaşlar oluşturdu. Klasik müzik konserlerinde görmeye pek alışık olmadığımız bu insanlar belki de hayatlarında ilk kez bir senfoni orkestrasının kendileri için çaldığı klasik müziği dinlemenin heyecanını yaşadı.
Akustik özelliklerinden dolayı taş ocağının klasik müzik için ideal bir mekan olacağını düşündüklerini söyleyen etkinliğin yaratıcıları, konserin en güzel şekilde gerçekleşmesi için ellerinden geleni yapmışlardı. Kayalar rengarenk ışıklandırılmış, mekana uyumlu bir ses düzeni kurulmuş ve taş ocağının orta yerine kurulan platformun arkasına bir de kepçe yerleştirilmişti.
Taş Ocağında Rapsodi iki saat sürdü ancak müzikseverlerin belleğinde, ilginç mekanıyla, yer etti. Alkışların ardından boşalan taş ocağında ertesi gün işe gelen işçiler ise rapsodinin hoş tınılarını kayalarda hala yankılanır buldu.





Yazarlar