The Others Trump rüzgarı nereye kadar

Trump rüzgarı nereye kadar

16.11.2016 - 14:38 | Son Güncellenme:

Tüm beklentiler Trump’un, geleneksel anlayış ve davranışları terk ederek Clinton’un başkanlık döneminde ulaşılan siyasi, sosyal ve ekonomik huzura Amerika’yı taşımasıdır.

Trump rüzgarı nereye kadar

Milliyet Kıbrıs yazarı Prof. Dr. Osman Köse-Polis Akademisi / Ankara

Haberin Devamı

ABD’li seçmenler, 8 Kasım 2016 tarihinde sandık başına gittiler ve Cumhuriyetçi parti adayı Donald Trump’u 58.Başkanları olarak seçtiler.
Amerikan siyasetinde gelenekler önem arz etmektedir. Demokratik Partinin kurularak seçime katıldığı tarih olan 1828’den beri ABD’de seçimler her dört yılda bir 2-8 Kasım tarihleri arasında yapılır ve müteakiben 20 Ocak’ta da seçilen Başkan görevine başlar.
Bu nedenle, renkli kişiliği ile siyaset ve iş dünyasında popüler bir yer edinen 70 yaşındaki Trump da, Cumhuriyetçi partili 19. Başkan olarak 20 Ocak 2017’de Obama’dan görevi devralacak.
Cumhuriyetçi Parti, Demokratların Güneyde köleliği yayma çabalarına bir tepki olarak 1854 yılında kurulmuştu. Donald Trump da, mensubu olduğu partinin ortaya çıkış serüvenine uygun olarak, aykırı söylemleri ve yerleşmiş siyasi anlayışlara meydan okuyan diliyle seçmen tercihini kendi tarafına çekmeyi başardı.
Amerikan siyasetinin sembolleşen yönetim merkezi “Beyaz sarayın” Afrika kökenli bir başkandan sonra, bu seferki sakini Alman kökenli Donald Trump olacak.
Her ne kadar onun başkan seçilmesinden sonra “çocukken Amerika’ya getirilen bir Pakistanlı” veya “iyi bir Müslüman” olduğu yakıştırmaları yazılıp çizilse de, 1880’lerde Almanya’dan göç eden bir aileye mensup olduğu bilinmektedir.
Zira bu yüzyıl, nüfusunu artırmak için Amerikan yönetimlerinin ilanlar ile dış dünyadan göçmenleri “yeni bir dünya” ve “ zengin olma” vaatleriyle ülkelerine davet ettikleri bir dönemdir.
Aileden gelme birikintiler olsa da kendi becerileriyle iş dünyasında büyük başarılara imzalar atan Trump, Amerikan toplumunca bilinen popüler bir kişiliğe sahipti.
İş dünyasındaki tecrübeleri ve sosyal hayattaki becerilerini siyasi yolculuğunda başarıyla değerlendirerek, sivri çıkışlı ve aykırı söylemli görüntülerle Beyazsaray’a ulaşmayı başardı.
Amerikan siyasi mahfilleri kadar, dış dünya da yeni başkanın yerleşik Amerikan siyasi anlayışını devam mı ettireceği yoksa sergilediği söylemler ve çıkışlara uygun icraatlar mı ortaya koyacağını merak etmektedir.
Zira benzer aykırı söylemlerle ortaya çıkan ve büyük umutlar beslenen Obama’nın 8 yıllık başkanlığının hayal kırıklığı ile sona yaklaşması yeni Başkan Trump’a mesafeli bir yaklaşımın sergilenmesine sebep oluyor.

Haberin Devamı

Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla Donald Trump’un, geleneksel Amerikan siyaseti ve dış politikasına temelden aykırı gelebilecek düşüncelerinden bazıları:
• Rusya devlet başkanı Putin’e hayrandır. Zira Putin, ABD başkanı Obama’dan çok daha iyi bir liderdir.
• Yasadışı göçmenlerin tamamı sınır dışı edilmelidir.
• Amerikalı Araplar, 11 Eylül saldırılarını kutlamıştır.
• Müslümanlar, güvenlik güçleri tarafından sürekli takip altında tutulmalıdır.
• Su işkencesi gibi güçlü sorgulama yöntemleri kullanılmalıdır.
• Yaşananları tersine çevirdiği için Tayyip Erdoğan’ı takdir etmektedir. Bazılarının dediği gibi bu bir tertip değil, darbedir.
• NATO, para tuzağı ve köhne bir yapıdır.
• Saddam Hüseyin kötüdür fakat teröristleri öldürmesi güzeldir.
• Saddam ve Kaddafi dönemleri şimdikilerden çok daha iyidir.
• IŞİD’i Obama ve Bayan Clinton kurdurmuştur. Kendisi bu örgüte katı tutum takınacaktır.
• Kürt güçlerine hayrandır.
• Meksika sınırına duvar örecektir.
• Terör Örgütü Lideri Gülen’in iadesinden yanadır. Başdanışmanının ifadesiyle F. Gülen, Türkiye’nin Usame bin Ladin’idir.

Haberin Devamı

Dikkat çeken bu çıkışlara sahip olan Trump’un seçimi kazanacağına pek ihtimal verilmiyordu. Tüm siyasi tahminler bayan Clinton’un bu yarışı göğüsleyeceği yönündeydi.
Beklentilerin aksine başkanlık koltuğuna ulaşması, hem Amerika’da ve hem de dış dünyada tepkilerle karşılandı.
Amerika’da bazı çevreler sokaklara dökülerek taşkınlık yaparken, Papa daha farklı bir çıkış yaptı ve söylemlerinden yola çıkarak Trump’ın “iyi bir Hristiyan olmadığını” söyledi.
Usta siyasetçi Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi “tepki gösterenlerin Trump ile görüşmek için kısa zaman sonra kuyruğa gireceğini” ve davranışları “hazımsızlık” olarak düşünen siyasi çevreler ve dünya kamuoyu, yeni başkanın gelecek dönemde takip edeceği politikanın ipuçlarını yakalamaya çalışmaktadırlar.
Trump’ın iç ve dış politikada yeni ve dikkat çeken bir yol izlemeye çalışacağı muhtemeldir.
Altı yıldır devam eden Suriye meselesi, “huzur getirmek için” yola çıkılan fakat kaos içine yuvarlanan Irak’ın durumu başta olmak üzere dünyanın değişik noktalarında katmerleşen siyasi sorunlar güçlü ve sihirli bir elin yolunu gözlemektedir.
Amerikan toplumu da Obama’nın çözüm bulamadığı sağlık sorunu başta olmak üzere, ekonomik sıkıntılar ve sosyal huzursuzluklara neşter vurulmasını beklemektedir.
Tüm beklentiler Trump’un, geleneksel anlayış ve davranışları terk ederek Clinton’un başkanlık döneminde ulaşılan siyasi, sosyal ve ekonomik huzura Amerika’yı taşımasıdır.
Trump bunu başarabilir mi bunu elbette zaman gösterecektir. Onun iç politikada biriken sorunlara çözüm bulması nispeten kolayken, dış dünyada aynı şeyleri söylemek biraz zordur.
Geleneksel Amerikan siyasetinin ve derin devletinin şimdiye kadar takındığı belirleyici tavır iyi bilindiğinden, Trump’un seçim süresince özellikle dış politikada ortaya koyduğu davranışların seçmenin dikkatini çekmekle kalacağı muhtemeldir.
Aksine, Suriye, Irak, Libya, Yemen, Afganistan velhasıl tüm kriz bölgelerinde kanayan yaraların artarak devam edeceği ve kriz bölgelerinin gittikçe daha da yaşanılmaz hale geleceği kaçınılmaz görünmektedir.
Empeyal devletlerin geleneksel politikalarına bakıldığında, Trump’un bu çizgiden sapamayacağı tahmin edilmektedir. Zira, Trump’un zorlamalarının ABD’nin dış politikasının yönü ve şeklini belirleyen “üst aklı” aşması zordur.
Yeni başkan, geleneksel ABD yönetim anlayışını temelden değiştirecek böylesi bir mücadeleye girer mi bunu da zaman gösterecektir.
Mevcut politikanın devamı halinde, dünyanın doğusunda kan, gözyaşı ve sefaletin devam etmesi kaçınılmazdır. Çünkü dünyanın batısının huzur ve refahı dünyanın doğusunda istikrasız ve karanlık havanın hakim olmasına bağlıdır.
Trump rüzgarı nereye ve ne yönde esecek hep beraber göreceğiz.