27.02.2016 - 18:29 | Son Güncellenme:
AP seçimleri olduğunda Avrupalı seçmenler sandığa gitmezler. Neden mi? Çünkü AP’yi ciddiye almazlar. Sık, sık “bu parlamento vergilerimizin çar çur edilmesi dışında ne işe yarar?” sorarlar. Bunun sebebi de bazı AP milletvekillerinin sorumsuz, kalitesiz ve kendi kamuoyuyla çelişen marifetleridir!
İşte şimdi AP’de yeni bir “oyun sahnelenmekte”. Aslında AP bu haliyle tam bir “kabare”.
Her yıl olduğu gibi yine AP bir Türkiye Raporu oylayacak.
Raportör Kati Piri “evlere şenlik bir zat”. Türkiye raportörü mü yoksa PKK terör örgütünü destekleyen HDP’nin Brüksel ofisi mi belli değil. Gerçi Yeşiler Eş Başkanı Rebecca Harms’ın hakkını yemeyelim. Her yerde böbürlene, böbürlene “Selahattin Demirtaş ile yakın arkadaş olduğunu” anlatmakta. Artık ne anlama geliyorsa. Detaya girmek bizim işimiz değil. Ancak onun ofisinin “Sur’da Türkiye Cumhuriyeti ile savaştıklarını iddia edenlerin” karargahı haline geldiğinin şahidiyiz.
Bu yılki Türkiye Raporu’na yönelik değişiklik önerileri için son tarih 23 Şubat 2016 idi. Karara yönelik verilen önerilerin çoğunluğu da AP’yi seçmeyen seçmenin “yüzde yüz haklı olduğunu kanıtlayacak” cinsten. Bırakın bu milletvekillerinin vatandaşı oldukları devletlerin yöneticilerini, sokaktaki vatandaşları bile sığınmacı sorununun çözümü için Türkiye ile işbirliği talep ederken, AP’deki bir grup vekil “bu işbirliğini nasıl sabote ederiz” diye canla, başla didinmekteler.
Dostumuz Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri için her Türk vatandaşının gönlünden geçeni dillendirdi geçen gün. Ağzına sağlık!
“AB gibi, II. Dünya Savaşı’nda birbirine kıymış, birbirini katletmiş devletlerin ‘ortak bir barış dünyası kuralım, küresel değerler üzerinden bir entegrasyon sağlayalım, terörü ve şiddeti dışlayalım, şiddetin her türlüsünü kendi siyasal alanımızın dışına atalım’ diye kurulmuş bir organizasyonun, bir barış projesinin kurumlarını temsil eden bir raportörün, Türkiye’ye gelip de terör örgütü üyeleriyle vakit harcaması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni suçlaması en hafif tabirle, tarafsızlığını yitirmesinin ötesinde, haddini bilmezliktir.” diyen AK Parti sözcüsü Ömer Çelik sonuna kadar haklı. “Hadsizlik” AP’de bazı vekillerin günlük yaşamının bir parçası.
Ömer Çelik,”Hiçbir AB kurumunun Türkiye’yi ya da Macaristan’ı insanların depolandığı bir yer olarak görmemesi gerekir.Biz AK Parti olarak AB üyeliğini en önemli konular arasında görüyoruz. Bizim dönemimizde tam müzakere gündeme alındı. Türkiye’nin AB’ye üyeliği bir devlet politikasıdır.”dedi.
Türkiye bir yandan bu “hadsizlere had bildirirken” diğer yandan da bir çok sorunla başa çıkmakta. Ne de olsa büyük ülke. Bunu Türkiye’nin bir kasanası kadar nufusa sahip AB üyesi ülkelerin bazı AP milletvekillerinin anlaması elbette zor.
İşte Kıbrıslı Rum vekiller. AP’yi hala Güney Rum Meclisi ve iç politik arena olarak kullanmak için yırtınıyorlar. Dertleri Kıbrıs’ta çözüm değil. Asıl dertleri haklarında örneğin Fileleftheros gazetesinde ne yazılacağı. “Ufak hesap” politikacıları olarak ufukları yok. Dünyayı Güney Kıbrıs’tan ibaret sanmaktalar.
Örneğin Takis Hadjigeorgiou her gün bir başka “PKK’ya destek karar tasarısı” imzalamaktan bence tuvalete bile gidecek vakit bulamamakta. Olanak verseler PKK saflarında savaşacak!
Diğerleri de bu yılki Türkiye Raporuna yönelik en “saçma değişiklik önerileri” verme yarışmasındalar sanki. Bu şekilde Rum Liyakat Nişanı almaya aday olduklarını ve günün birinde Limasol’da heykelerinin dikileceğinin rüyasını görüyor olmalılar. AP üyeleri Dimitris Papadakis ve Kostas Mavridis’in, Türkiye’nin AP Raporu ön taslağı için 8 değişiklik önerisi sundular. Zaten Kati Piri tarafından “Türkiye değil Türkiye hakkında palavralar raporu” haline getirilen rapordaki palavralar yetersizmiş. Türkiye’nin sömürgeci politikası kınanmalıymış. Ne diyelim “Allah akıl, fikir versin”.
Bu arada AP’de Rumlar saçmalarken Türkiye hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar için hayırlı çabalarını sürdürmekte.
Bakın dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AA Editör Masası'nda yaptığı açıklamalarda Kıbrıs konusundaki gelişmelere de değindi. Bu yıl Kıbrıs'ta çözüme kavuşulacağını ümit ettiğini belirten Çavuşoğlu, iki tarafın müzakerelerde önemli mesafeler aldığını ancak hala çetrefilli sorunların da olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, KKTC'de çözüm konusunda konsensüs olduğunu belirterek, "Umarım Kıbrıs sorununda bu sene kalıcı bir çözüm olur" dedi.
Gördüğünüz gibi Türkiye ve Kıbrıslı Türkler çözüm için canla, başla çalışırken AP’de bu işe en fazla katkı sunabilecek olanlar da “çözümü sabote etme amaçlı çırpınmaktalar”.
Önümüzdeki günlerde AP’de “Türkiye Raporu Kabaresi” başlıyor. Merak etmeyin biz de sizi haberdar edeceğiz bu kabarede olup, bitenlerden.