The Others Türkiye'nin kabusu MC'ler...

Türkiye'nin kabusu MC'ler...

19.05.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türkiye'nin kabusu MC'ler...

Türkiyenin kabusu MCler...


DSP ve MHP arasındaki koalisyon temaslarının sekteye uğraması "Milliyetçi Cephe" seçeneğini akıllara getirdi. Oysa MC'ler 70'li yıllarda Türkiye'yi 12 Eylül darbesine götüren süreci başlatmışlardı

Erbil Tuşalp


Son siyasal gelişmelerden sonra, FP tarafından gündeme getirilen MHP - FP - ANAP - DYP'den oluşacak sağ blok hükümeti önerisi, Türkiye'ye tarihinin en ağır bunalımını yaşatan Milliyetçi Cephe (MC) hükümetlerini anımsattı. O dönemde, bir anlamda Ecevit - Erbakan çekişmesinin ürünü olarak ortaya çıkan Milliyetçi Cephe anlayışının faturası ağır olacak, Türkiye, yüzyılın sonuna doğru bir askeri darbeyle karşılaşacaktı.
1969 Kanlı Pazar'ından beri tek yanlı olarak sürdürülen saldırılar, Milliyetçi Cephe Hükümetleri'nin ilk denemesinin yaşandığı Mart 1975'te somuta indirgeniyordu. O yıl kasım başında Ankara'da Ülkü Ocakları üyesi Alpaslan Gümüş öldürüldü. Bu olay 12 Mart döneminden sonra sağ görüşlü bir öğrencinin ölümüyle sonuçlanan ilk olaydı. Oysa bu olaya kadar 22 sol görüşlü öğrenci öldürümüştü.
1974 yılında ülkenin sadece altı ilinde siyasi çatışma yaşanıyordu. AP, MSP, CGP, MHP'den oluşan 1. MC'nin kurulmasıyla birlikte bu sayı 23'e yükseldi. İktidarda kaldıkları sürece MC'lerden güç ve destek alan sağ şiddet eylemcileri karşıt görüşlülere iki seçenek bırakacaktı. Ya boyun eğip sessizce teslim olmak ya da vurup öldürülmekle sınırlanan yaşam, 1990'lı yıllara "Ya sev, ya terk et" sloganıyla taşındı.
31 Mart 1975 - 21 Haziran 1977 tarihleri arasında işbaşında kalan 1. MC Hükümeti, ödenecek ağır bedelin ipuçlarını verdi. Eğitim kurumları MHP'nin işgaline uğradı. 1975 yılında eğitim ensititülerinin müdürlüklerine MHP'liler atandı. Benzer gelişmeler Tariş, Aliağa, Seydişehir, İsdemir gibi kamu işletmelerinde de gözlendi. 1976 acıların öfkeye dönüştüğü bir yıl oldu.
1977 yılının ilk beş ayında öldürülen 157 yurttaştan 100'ü sol, 27'si sağ görüşlüydü. Çatışmaların bir ucundaki önemli imza MHP kontrolündeki ülkücü kuruluşlardı. Öteki ucunda uzun bir süredir kendini korumak için çaba harcayan ve bunu başaramayan sol siyasetler vardı. 1. MC döneminde 339 yurttaş siyasal nedenlerle yaşamını yitirdi. Bunlardan 197'si sol, 59'u sağ görüşlüydü.
1977 yılının 1 Mayıs'ı bir dönüm noktası oldu. Taksim alanı hıncahınç doluydu. Tören dağılmak üzereyken Sular İdaresi'nin duvarından ve Intercontinental Oteli'nden alandakilerin üstüne kurşun yağmaya başladı. Taksim bir şölen alanından, 34 kişinin öldüğü kanlı bir meydana dönüştü.
21 Temmuz 1977 - 5 Ocak 1978 yılları arasında işbaşında kalan 2. MC hükümeti döneminde de birçok kanlı olay yaşandı.
1977'nin ilk aylarında ekonomik yaşam son yılların en büyük çaresizliğini yaşıyordu. Hükümet kaynak bulmakta zorluk çekiyor, Hazine "70 cente muhtaç" duruma düşüyordu. Erken seçim çağrıları yanıt buldu. TBMM Ekim 1977'de yapılması gereken genel seçimin 5 Haziran'da yapılmasını kararlaştırdı. Karar terörün fitilini ateşledi. Örneğin seçim kararının alındığı nisan ayından önceki son üç ayda toplam 59 yurttaş öldürülmüşken, kararın alınmasından sonraki üç ayda ölü sayısı 133'tü. Öldürülenlerden 89'u sol, 17'si sağ görüşlüydü. MC'ler Türkiye'yi hızla ve yeniden tam bir toplumsal kargaşanın içine sürükledi.
Seçim dönemi bir iç savaş ortamında yaşandı. Bülent Ecevit teröre Niksar, Şiran ve Erzincan seçim gezilerinde yakalandı. Güvenlik güçleri MHP binalarından yapılan saldırılara müdahele etmedi. 1 Mayıs katliamının acıları küllenmeden başka tertiplerle karşılaşıldı. Yeşilköy Hava Alanı'nda, Sirkeci Garı'nda patlayan bombalar daha zor günlerin, daha büyük acıların habercisi gibiydi. İstanbul korku dolu anlar yaşarken İzmir Çiğli Havaalanı'nda muhalefet lideri Ecevit'e suiksat girişiminde bulunuldu.
Dönemim başbakanı Süleyman Demirel, CHP'nin 3 Haziran 1977 günü Taksim'de yapacağı açıkahava toplantısında Ecevit'e silahlı bir saldırı yapılacağını duyurdu. Demirel'in mektubu kamuoyuna Ecevit tarafından açıklanınca, Türkiye'nin nasıl bir kargaşa içine sürüklendiği anlaşılmaya başladı.
5 Haziran 1977'de yapılan seçimlerde hiç bir parti çoğunluk kazanamadı. CHP 213, AP 189 milletvekili, CHP 28, AP 21 senatör çıkardı. Seçimden önce 40 milletvekili olan MSP 24 milletvekilinde kaldı. Ancak MC döneminde hükümet olanaklarından ustaca yararlanan ve TBMM'deki üç üyesine karşı Hükümette iki bakanlık verilen MHP 16 milletvekili kazandı. Demirel'in 2. MC Hükümeti 1 Ağustos 1977'de güvenouyu aldı. Hükümette MSP'ye sekiz, MHP'ye beş bakanlık verildi. Ekonomi yine tam bir iflas yaşıyordu. Terör nedeniyle ölenlerin günük hesabı yapılmaya başlandı. 1978 Eylül ayından başlayarak aylık ölüm sayısı 100'ün üstüne çıkmaya başladı. Kahramanmaraş soykırımı 2. MC'nin sonu oldu.
Maraş olaylarının en çarpıcı yorumu BBC'den geldi. BBC'ye göre, "Olaylar Pakistan, Afganistan ve İran'dan sonra, belki de kaos ve belirsiz içine düşme sırasının Türkiye'ye geldiğini gösteriyordu".
Yorum, 1980 darbesinden neredeyse bir yıl önce "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir kez daha kendisini müdahale zorunda hissetmesi olasılığı güçlü" sözleriyle noktalanıyordu.
Tıpkı bugün olduğu gibi, Türkiye kanlı sokaklardan 12 Eylül sabahına sürüklenirken, politikacılar yaşananlara bir ad koymaya yanaşmadı. Sonuçta tarihin tutanaklarına 5 bin 388 yurttaşın adının yer aldığı ölüm listesi yazıldı.

Kanlı dönemeç: 1 Mayıs 1977

İlk Milliyetçi Cephe Hükümeti'nin kurulmasının ardından, MHP üyesi ve sempatizanı 'ülkücü komandolar'ın saldırıları arttı. Hükümet kurulduktan hemen sonra, MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Alparslan Türkeş, komandoların güvenlik güçlerinin yardımcısı olduğunu açıkladı. Ağırlıklı olarak üniversiteler ve yurtlarda egemen olmayı hedefleyen saldırılar sonucunda, 1975'te 43 silahlı baskın düzenlendi, 34 siyasal nitelikli cinayet işlendi. Bunlardan ancak üçünün faili bulunabildi.
1976'ya girildiğinde, Ecevit katillerin başında bazı ülkücülerin bulunduğunu açıkladı. Yıl sonuna kadar 92 şiddet olayında, 109 kişi yaşamını yitirdi. Öldürülenler arasında Nuray Erenler, Şükrü Bulut, İlker Akman, Hasan Basri Temizalp, Semih Erberk, Hakan Yurdakuler, Sami Ovalıoğlu, Burhan Barın, Eşari Oran vardı.
Ve 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda Türkiye tarihinin en büyük dramlarından biri yaşandı. 1 Mayıs gösterilerine katılanların üzerine "kimliği belirlenemeyen" kişilerce ateş açılınca, 34 kişi ya kurşun yaralarıyla ya da ezilerek öldü.
1977 boyunca meydana gelen çatışmalar ve saldırılarda ölenlerin toplam sayısı ise 231'e ulaştı. Öldürülenler arasında Doç. Orhan Yavuz, Zeki Şerit, Ozan Dadaloğlu, Hüseyin yavuz ve Baki Ünlü gibi adlar vardı. MC hükümetleri döneminde kıvılcımlanan terör, 1978'de Ecevit'in Başbakanlığa gelmesinden sonra artarak sürdü.
Türkiye kan ve acıyla sınanan günlerden geçerek 12 Eylül'e doğru koşar adım giderken, 1980'lerin Başbakanı Süleyman Demirel'in şu sözleri belleklerden kolay kolay silinmeyecekti: Bana milliyetçiler kan döküyor dedirtemezsiniz