The Others UBP-DP’ye çok sert eleştiri: 'Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor'

UBP-DP’ye çok sert eleştiri: 'Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor'

01.09.2016 - 11:53 | Son Güncellenme:

Birikim Özgür, "Buzdağının üstünde bazı kesimler memnun edilmeye çalışılıyor ancak buzdağının altında halkımız fakirleştiriliyor, Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor" dedi.

UBP-DP’ye çok sert eleştiri: Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor

UBP-DP’ye çok sert eleştiri: Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor

Haberin Devamı

SEFA KARAHASAN
Eski Maliye Bakanı ve CTP Lefkoşa Milletvekili Birikim Özgür, "UBP-DP koalisyon hükümetinin ülkede seçim ekonomisi uyguladığını" kaydetti ve "Dış kaynak ihtiyacı arttıkça Türkiye de bedel ödeyecek" dedi. Milliyet Kıbrıs'a açıklamalar yapan Birikim Özgür, "Ekonomik gidişatın kötü olduğuna" dikkat çekti. Ülke koşullarının göz ardı edilerek yürünemeyeceğini ifade eden CTP Milletvekili Özgür, "Toplam devlet giderleri için iç ve dış kaynak ihtiyacımız sürdürülebilir bir yapıda değil. Sürekli bütçe açıkları ve kamu borç yükünün artması ülke ekonomisinin gelişmesini engelliyor. Her yıl 500 milyon TL’nin üzerinde borç faizi yükü oluşuyor" dedi. Özgür şöyle devam etti; "Nakit durumuna bakılıp kamu kaynakları üzerinden olabildiğince mavi boncuk dağıtan bir anlayış gelişti. Reformlar geciktirildiği gibi mali hedefleri zora sokacak ilave harcamalar da söz konusu. Örneğin Sayıştay başkanı ve üyelerinin tahsisatları durup dururken artırıldı. Burada bir al-ver var. Devletin mali denetim organına güven kalmadı. Birtakım yanlış harcamalar Sayıştay eliyle meşrulaştırılıyor. Bunun sonucunda siyasi ortam kötüleşiyor ve haliyle tüm kesimler kamudan daha fazla kaynak talebi için meşru zemin kazanıyor. Bu koşullarda ilave iç ve dış kaynak ihtiyacı oluşuyor. Dolaylı vergilere sürekli zam yapılıyor. Bir süre sonra Ankara’dan protokol dışı ilave kaynak talebi gündeme gelecek. Buzdağının üstünde bazı kesimler memnun edilmeye çalışılıyor ancak buzdağının altında halkımız fakirleştiriliyor, Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor."

Haberin Devamı

Program süreci yürütülemiyor

"Türkiye ile imzalanan protokolün odağında reformlarla ulaşılabilecek mali hedefler var" diye devam eden Eski Maliye Bakanı Özgür, "Geçtiğimiz Haziran’da Muhasebe Denetim Meslek Yasası çıkarılarak kayıtdışı ekonomi ile mücadelede yeni bir safhaya geçilecekti. Hükümet tatilde. Gündemleri yeni makam araçları. Yine Haziran’da yeni burs kriterleri değiştirilecekti, Ağustos’ta norm kadroya geçilerek öğretmen istihdamı ihtiyacı giderilecekti. Eğitim sistemi çökmüş durumda iken bırakınız programdaki hedeflere ulaşmayı, personel harcamalarını artıracak adımlar atıldı. Yine Ağustos itibariyle 2017-2020 Tarım Master Planı’nın yayınlanması gerekiyordu. Bunu yapmak yerine yasadışı bir şekilde Toprak Ürünleri Kurumu’na gelir sağlamak için 109 ürüne yüzde 3 fon uygulaması başlatıldı. Ekonomistler bunu cinayet olarak tanımlıyor. Kurumu yaşatmak üzere programda yer verilen yasa değişikliğine dair ise hiçbir hazırlık yapılmadı. Başbakan yapısal dönüşüm üzerine hiç kafa patlatmamış. Program sürecini yönetemiyor. Gelecek nesillere karşı sorumluluk hissetmeyen vasat bir yönetim var" dedi.

Haberin Devamı

Türkiye'nin durumu suistimal mi ediliyor?

Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini de kaydeden Özgür, "Darbe girişiminde ve terör eylemlerinde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum. Eğer mesele hükümetin kapasite sorunundan öte Türkiye’nin şu anki durumunun suiistimal edilmesi ise bu utanç vericidir. Darbe girişiminin ertesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan “mali disiplinden taviz yok” dedi. Türkiye zor koşullarda kendi için mali disiplinin önemini ortaya koyarken bizim bütçe gelirlerinin dörtte birini Türkiye’den sağlayan bir yapıda seçim ekonomisi uygulamamız ayıptır. "Reformlar bizim geleceğimizi doğrudan ilgilendirir ve bundan biz sorumluyuz" şeklinde devam eden Özhür, şunları söyledi; "Elbette bize bir yılda 1,4 milyar TL hibe ve kredi sunan ülke kendi kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını izleyebilir. Bu hak bugünlerde saklı tutuluyor gibi bir görüntü var. Kıbrıs özelinde mali disiplin ön plana çıkarılmıyor. Mevcut sürdürülemez yapı Türkiye’nin bu mantığa dayalı yanlış Kıbrıs politikalarının bir sonucudur. Türkiye’ye mali açıdan bağımlı bir KKTC yaratıldı. Hedef kendi ayakları üzerinde durabilen bir sistem yaratmak olmalı. Protokolde reform şartına bağlı 200 milyon TL var. Ankara bu enstrümanı doğru kullanmalı. Acaba bu kaynak şartsız kullandırılır mı diye kuşkular varsa burada reform siyasetini ileriye taşımak mümkün olmaz. Muhtemelen Ankara da buradaki kapasite sorununun farkındadır ve Kıbrıs sorununda kritik dönemece girilirken Kıbrıslı Türklerle gergin ilişkilerden imtina ediyordur. Eğer bu iyi niyetli tahmin doğru ise Ankara’nın programa ilişkin yaklaşımları müzakerelerdeki gidişata göre şekillenecektir. Ankara’nın iç siyasetimize ilişkin tarafgir bir tutum içerisinde olduğunu düşünmek dahi istemiyorum. Bu tecrübeler yaşandığı için burada ciddi önyargılar oluştuğunu bilmek gerekiyor. Ankara’nın tüm hükümetlere eşit mesafede durduğunu ispatlama gibi bir sorumluluğu var."

Haberin Devamı

UBP-DP’ye çok sert eleştiri: Türkiye ile ilişkiler zehirleniyor

'Bedeli Türkiye ödeyecek'

Özgür, "Böyle devam ederse bedeli kim öder? KKTC Maliyesini bekleyen bir tehlike var mı?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi; "Reformların geciktirildiği her gün sistemi kurtarmak için atılacak adımlar zorlaşıyor. Bugün kemer sıkma politikasından söz etmezken yakın gelecekte 2009'daki gibi ciddi tedbirler kaçınılmaz olacak. Kısa vadede tarımda reformlar gecikirse ciddi nakit açığı oluşacak. Yılsonuna kadar Reform Destek Ödeneği’nden kaynak temin edilemezse 13. maaş ödemeleriyle ilgili sıkıntı doğacak. 8 ay içerisinde üçüncü kez borçlanma yoluna gidilecek veya 2016’nın 13. maaşları 2017’nin gelirleriyle ödenebilecek. Dış kaynak ihtiyacı arttıkça Türkiye de bedel ödeyecek."

Haberin Devamı

'Gidişatın sonu hüsran'

"Dünya örnekleri gösterdi ki popülizm her zaman gözyaşlarıyla biter. Bu gidişatın sonu hüsrandır" şeklinde konuşan Özgür, "Son bir ayda kamuya memuriyet görevi yürütecek 14 işçi statüsünde personel istihdamı yapıldı. Kıbrıs Türk halkı bu popülizmin bedelini çok ağır ödüyor. Kamu hizmetleri çöktü. Özel yatırımların önü açılamıyor. Türkiye’de bir ayda 2 köprü açılışı yapılırken burada kamu-özel yatırımı yok. Kamu yatırımları neredeyse durdu. Nasıl büyüyecek bu ekonomi? Sadece kamu kaynaklarını üleşerek gemiyi yüzdüremeyiz. Bu hükümet dönemi ağır bir hastanın son nefesini vermeden önce hissettiği huzur ve rahatlama evresini anımsatıyor. Temennim federal çözümle milli gelirimizin hızla aratacağı müsait koşullarda değişimin gerçekleşmesidir" eleştirilerini yaptı.