The Others UMUT Tahran'da saklı

UMUT Tahran'da saklı

12.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

UMUT Tahran'da saklı

UMUT Tahranda saklı


Mumcu, Aksoy, Üçok ve Kışlalı cinayetleri çözüldü


       Türkiye'nin son 10 yıllık tarihine damgasını vuran faili meçhul siyasal cinayetlerin soruşturması tamamlandı. Gazeteci Yazar Uğur Mumcu, Prof. Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr. Bahriye Üçok ve Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'yı öldürdükleri öne sürülen sanıklardan dokuzunun idamı istendi.
       Ankara DGM Savcısı Hamza Keleş tarafından hazırlanan 61 sayfalık iddianamede, cinayetlerin, İran Gizli Servisi SAWAMA'nın yönlendirmesiyle Tevhid - Selam Örgütü ve İran'daki Devrim Muhafızları'nın bir alt birimi olan Kudüs Ordusu'nun Türkiye birimince gerçekleştirildiği belirtildi. Ancak Mumcu, Aksoy, Üçok ve Kışlalı cinayetlerinin kararlarının bizzat suikastları gerçekleştiren sanıklarca verildiği, sanıkların ayrı ayrı eylemler için talimat almadıkları vurgulandı. Böylece İran destekli oluşumun gizliliğini koruduğu ve deşifre olmadığı ifade edildi.
       İddianamede, örgüte SAWAMA'nın silahlı eğitimin yanısıra, lojistik destek gördüğü kaydedildi.

       SAWAMA CD'den çıktı
       İddianamede, Tevhid - Selam örgütü için, "Tevhid dergisi etrafında toplanan ve İran rejimine benzer bir rejimin Türkiye'de kurulmasını savunan İran referanslı kişilerin meydana getirdiği bir örgütlenmedir" tanımı yapıldı.
       Hizbullah ile yakın ilişkiler kuran örgütün türban gibi konuları kullanarak üniversite gençliği arasına sızdığı, Bosna ve Filistin temalarını işleyen Kudüs Gecesi gibi toplantılar düzenlediği ve bu toplantılara İranlı diplomatları da çağırdığı vurgulandı.
       Örgütü kuran isimlere, Hizbullah Lideri Hüseyin Velioğlu'nun öldürüldüğü evde bulunan CD ile ulaşıldı. CD'deki bilgilerle örgütün SAWAMA ile bağlantılı olduğu da tespit edildi.
       İddianamede, Tevhid - Selam örgütünün bağlantılı olduğu Kudüs Ordusu'nun amacı da şöyle anlatıldı:
       "Türkiye'de İslam dinini kullanarak önce toplumda karşıt gruplar oluşturmak, sonra bu gruplar arasında öldürme, bombalama, yaralama, adam kaçırma gibi olaylar yaratarak kin ve düşmanlığı körüklemek, böylece toplumda bir kaos ortamı, güvensizlik oluşturmak, daha sonra da bu ortamdan yararlanarak silah zoru ile mevcut anayasal düzeni değiştirip yerine İran rejimine benzer bir İslam devleti kurmak."
       İddianamede, bu ordunun propaganda amaçlı kültürel ve askeri çalışmaları için oluşturulan birimleri bulunduğu dile getirildi. Ordunun kültürel birimlerini İran İrşat Bakanlığı bünyesindeki Tebligat teşkilatı, komşu ülkelere yönelik yayın yapan İslam Çağrısı Dergisi ve dini lider Hamaney'in denetiminde olduğu bilinen ülkenin resmi yayın organı Keyhan Gazetesi'nin oluşturduğu anlatıldı.
       Askeri birimlerinin amacının da İran rejimini yaymak için dış ülkelerdeki örgütlere destek sağlamak ve rejim muhaliflerini ortadan kaldırmak olduğu tespiti yapıldı.
       İddianamede, ordu içinde her ülke için bir masa olduğu, Türkiye masasını da önce Ahmet Vahidi Ferdi, daha sonra sırasıyla Nasır ve Muhammed Tahiri'nin yönettiği bildirildi. Ordunun sanıklara çeşitli yayın organları kurdurduğu ve İran yanlısı örgüt üyelerinin Tevhid Dergisi, Akademi Tercüme Bürosu ile Selam Gazetesi etrafında toplandıkları ifade edildi.
       Siyasal cinayetlerin işlenmesinden önce örgüt militanlarına İran'da askeri ve dini eğitim verildiği belirtildi. Militanların Tahran, Kum, Meşhad, Şiraz bölgelerindeki kamplarda, Sawama ve Kudüs Ordusu görevlilerince silah, patlayıcı, sabotaj, adam kaçırma, gizlenme konularında eğitildikleri vurgulandı.
       İddianamede, 1990 - 96 yılları arasında diplomat kimliğiyle Türkiye'de bulunan Muavin Konsolos Muhsin Karger Azat, İdari Ataşe Macit Shadkar, Muavin Konsolos Muhammed Reza Behreuz Manasch adlı İranlıların Sawama ajanı oldukları ve örgüt üyeleriyle sürekli temasta bulundukları kaydedildi.

Nesin'den vazgeçtiler

       İddianamenin önemli bir bölümünü, kamuoyunu uzun yıllar meşgul eden önemli siyasal cinayetlerin nasıl gerçekleştiğini içeren bilgiler oluşturdu. Cinayetler anlatılırken, başka bir suikast girişimi de ortaya çıktı. İddianameyle, sanıkların Yazar Aziz Nesin'i öldürmek için planlar yaptığı, polis korumasında olduğu için eylemden vazgeçtikleri saptandı.
       İddianamede yer alan bilgilere göre, bazı önemli cinayetler şöyle gerçekleşti:

       * Aksoy'a kendi arabasıyla gitti: Prof. Aksoy'un yazılarını uzun süre izleyen Ferhan Özmen, cinayet kararını verdi. Aksoy'u 15 - 20 gün izledi ve eylem günü kendi arabasıyla evin yakınına giderek susturucu takılı tabancayla cinayeti gerçekleştirdi. Bu silahın daha sonra Sincan'da bulunan silahlardan biri olduğu belirtildi.

       * Üçok cinayetine yazılı teşhis: Cinayette kullanılan bombalı paketin üzerindeki el yazılarıyla Ferhan Özmen'in el yazılarının aynı olduğu tespit edildi. İddianameye göre, Özmen, Bühriye Üçok cinayetini de tek başına gerçekleştirdi.

       * Mumcu'ya sekiz ay takip: İddianamede, Mumcu cinayetinin tamamen sanıklar tarafından planlandığı savunuldu. Buna göre Ferhan Özmen, Oğuz Demir ve Necdet Yüksel, Mumcu'yu dini değerlere saldırdığı gerekçesiyle öldürmeye karar verdiler. Yüksel, Mumcu'yu yedi - sekiz ay boyunca izledi. Özmen'in hazırladığı bomba, Yüksel tarafından araca konuldu. Özmen'in kullandığı özel araçla olay yerine gelen sanıklar Yüksel ve Demir, olaydan sonra ticari taksiyle Özmen'in evine gittiler.

       * Kışlalı kararı 92'de alındı: Geçen yıl işlenen Ahmet Taner Kışlalı cinayetinin de yurtdışı bağlantısı tespit edilemedi. Buna göre Kışlalı'yı öldürmeye, sanıklar Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Oğuz Demir ve Rüştü Aytufan karar verdiler. Sanıkların Kışlalı'yı öldürmeye 1992 - 93 yıllarında karar verdikleri ve bu tarihlerden itibaren izledikleri belirtildi. Özmen'in son ayarını yaptığı bombayı, Yüksel gözcülük yaparken Aytufan'ın koyduğu kaydedildi.

       Dokuz idam
       Önce Mumcu cinayetini işledikleri söylenen ancak daha sonra Ankara Emniyet Müdürü Kemal İskender'in "Hiçbir bağlantıları yok" açıklamasıyla Umut Operasyonu'nun tartışılmasına neden Yusuf Karakuş'un durumu, iddianamede detaylarıyla tartışıldı.
       Karakuş'un, ifadelerinde sürekli İranlılar'dan bahsederek kendisini çemberin dışına çıkarttığını anlatan Savcı Keleş, bu nedenle, Mumcu cinayeti konusunda ihtiyatlı davrandığını belirtti. Keleş, Karakuş'un, cezaevinde bir kez daha ifadesinin alındığını ve bununla gerçeğin ortaya çıktığını vurguladı.
       Keleş, iddianamede "Karakuş kendisini İstanbul Emniyeti'ndeki görevlilerin yönlendirdiğini, onların dediği şekilde ifade verdiğini, kendisine baskı yapıldığını ve gerçekten olaya katılmadığını anlatmıştır" cümlesine yer verirken; Karakuş'un ifadelerinin Arena Programı'nda yayınlanmasıyla bu beyanın doğruluğunun da gözlemlendiğini kaydetti. İddianamede, Karakuş'un diğer cinayetlerle ilgili olduğu tespit edildi ve idam istemi buna dayandırıldı.
       İddianamede, Mumcu suikastının gerçek sorumlusunun Ferhan Özmen ile Necdet Yüksel olduğu belirtilirken, sanıkların gösterdikleri yerlerde C - 4, TNT patlayıcıları ve silahların ele geçirilmesi ve anlatımların olaya katıldıklarını gösterdiği vurgulandı.
       İddianamenin sonunda, sanıklardan Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Hakkı Selçuk Şanlı, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç ve Mehmet Şahin hakkında "laik anayasal düzeni yıkarak yerine İslam Devleti kurmaya kalkışmak" suçundan TCK 146 / 1 maddesi uyarınca idam cezası istendi.
       Mehmet Ali Tekin, Talip Özçelik hakkında yasadışı silahlı çete içinde yöneticilik yaparak özel görev üstlenmekten 22 yıl 6'şar aya; Mehmet Kasap, Mehmet Gürova, Adil Aydın ve Murat Nazlı hakkında örgüt üyesi olmaktan; Arif Tarı ve Musa Koca hakkında da yasadışı örgüte yardım ve yataklıktan yedi yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep edildi.
       İddianamenin içinde yer alan takipsizlik kararında, aralarında İslami Hareket Örgütü'nün lideri İrfan Çağırıcı gibi isimlerin de bulunduğu 128 sanık hakkında takipsizlik kararı verildi. Kararda, bugüne kadar yürütülen soruşturmalarda ismi geçen Cengiz Ayhan, Necmi Aslan, Mehmet Ali Yaprak ve Murat Filiz gibi önemli isimler de yer aldı. İddianamede, soruşturulan 22 olayın 18'inde Ferhan Özmen'in ismi geçti.