The Others ÜSKÜP'TEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR

ÜSKÜP'TEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR

23.05.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

ÜSKÜP'TEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR

ÜSKÜPTEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR
Emir Kusturica'nın yeni filmi "Ak Kedi Kara Kedi" sinemalarda yine "çingene fırtınası" estiriyor. Filmde torun, hastanede yatan dedesini ziyarete gidiyor. Ama nasıl? Arkasına minik bir çingene bandosu takarak... Koğuşa girince çingeneler çalmaya başlıyor, derin uykuda olan dedenin gözleri açılıyor ve arkasını dönmeden haykırıyor:
- Müzik!
Hastanın "ilacı" bulunmuştur. Dede yataktan oynayarak fırlar, torunuyla birlikte orkestra eşliğinde hastaneden kaçar...
* * *
ÜSKÜPTEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR
Kusturica'nın konu aldığı Balkan çingenelerinin cenneti olan Üsküp'te filmdeki şenliklerin birine mutlaka rastlarsınız. Hafta sonlarında çingene mahalleleri Tophane ve Şutka'da birden fazla düğüne tanık olabilirsiniz.
Çingene müziğinin temel özelliği, karamsar bir tema ile başlayıp sonra çılgınca bir ritme ulaşarak herkese göbek attıracak canlılığa ve neşeye dönüşmesidir.
Bunun da en çok ortaya çıktığı yer düğünlerdir. Çingene düğünleri üç günden aşağı olmaz. Tophane'deki sünnet düğünü de öyle oldu. Çingene kadınları nefesli sazlardan oluşan orkestra eşliğinde üç gün üç gece yorulmadan oynadılar. Giysileri bir düğünden çok, sahne için dikilmiş gibiydi. Burada gizli bir yarışma da söz konusu: Kimin elbisesi daha güzel?
Sünnet düğününde gelinlikli kızları görünce insanın kafası biraz karışmıyor değil. Durum sonradan anlaşılıyor. Bir hafta önce evlenen genç kızlar, gelinlikleriyle düğünlere katılıyorlar. Böylece kendi evlenme törenleri biraz daha uzamış oluyor!
* * *
ÜSKÜPTEKİ ÇİNGENE DÜĞÜNLERİNDE İZDİHAM YAŞANIYOR
Düğün evinin önünde toplanan davetli kitlesi eğlencenin orta yerinde birden toplanıp kortej oluşturuyor. En önde kadınlar, arkalarında orkestra, onların arkasında da erkekler olduğu halde mahalle turuna çıkıyorlar. Bu sırada evlerden alkışlarla onlara destek veriliyor. Kadınların elinde içki bardakları dolup dolup boşalıyor. İçki servisini de yaşlı kadınlar yapıyor.
Düğün alayı turu tamamlayıp evin önüne gelince, her şey yeniden başlıyor. Düğünün masrafları ise davetlilerden çıkıyor. Çünkü her gelen mutlaka para getiriyor. İyi örgütlenmiş bir çingene düğününde, düğün sahibinin kara geçmesi bile mümkün... Çingene Partisi Başkanı Dr. Berat Bayram
'Türkçeyi biz yaşatıyoruz' Makedonya'da çingenelerin üç partisi var. Bunların en eskisi Rom Partisi (PCER) 1992'de Faik Apti tarafından kuruldu. Partinin son kongresinde başkanlığına Berat Bayram isimli bir çingene doktor getirildi. Şutka mahallesindeki Çingene Tıp Merkezi isimli polikliniğinde yaptığımız söyleşide Berat Bayram şunları söyledi:

  • Biz dünyada müziğimizle biliniriz ama gerçekte müziğimizle kaderimize ağlıyoruz.
  • Balkanlar'da ana dilleri ve eğitimleri olmamasına karşın Türkçeyi yaşatan tek ulus Romlardır. Kendi aramızda özlü bir söz bulduğumuz zaman bunu önce Türkçe telaffuz eder, sonra Romcasını söyleriz. Bu Osmanlı İmparatorluğu döneminde bize verilen imtiyazların bir izdüşümüdür. Ama Cumhuriyet Türkiyesi, Balkanlar'daki Romları unuttu. Oysa biz Romlar hiçbir zaman Osmanlı'ya başkaldırmadık.
  • Makedonya'da kendi dilimizde eğitim hakkımız var. Dilimizi kültürümüzü devam ettirecek anayasal haklara sahibiz. Ama bunların ne kadarını kullanabileceğimiz mücadelemize bağlı.
  • Bazıları çocuklarına bizim (çingenelerin) hırsız, yalancı olduğumuzu anlatıyorlar. Oysa bizden artık doktorlar, mühendisler, akademisyenler çıkığını görmemezlikten geliyorlar.
  • Saraybosna'da yazılan bir kitapta çingenelerin dini imanı olmadığı belirtiliyordu. Bugün Şutka'da 5 tane Rom imamımız var. Üç çocuğumuz da ilahiyat okuyor. İkisi İstanbul'da, biri Medine'de...
  • Dünyanın en eski uygarlıklarından birçok şey bizim genetik kodumuzda var. Birçok uygarlığın beşiği Hindistan'dan geliyoruz. Diğer ulusların dili yokken bizim Sanskritçemiz vardı. Onlar taşa yazarken, biz parşömene yazıyorduk. Onlar savaşırken, biz tanrıları gökten yere indiriyorduk.
  • Bir gün gelecek insanlar kendilerini Amerikalı, Türk, Rom diye tanımlamayacak. Sadece "insanım" diyecek. Daha iyi bir yaşama kavuşmak için insanların "vize" denilen bir kağıt parcasına bağlı olmadığı günler gelecek. Biz bu umutla yaşıyor ve mücade ediyoruz.
    (Not: Rom, çingene dilinde insan anlamına geliyor. Makedonya'da çingeneler kendilerini "Rom" olarak ifade etmeye başladıktan sonra daha çok Rom kendi kimliğini açıklıyor olmuş.)