Üslup popülizm ve gergin siyaset

Ağızdan çıkan söz yaydan çıkan ok gibidir. Yaydan çıkan okun geri dönüşü nasıl olmazsa, düşünülmeden, öfke ile söylenen sözlerin de geri dönüşü olmaz.

Halkımızın ve siyasilerimizin üslubu konusunda paralel bir durum söz konusudur. Her ikisinin de kullandığı dil ve üslup, sahip olduğumuz demokrasimizin düzeyi ile doğrudan orantılıdır.

Herkesin bu anlamda üslup, söz, davranış, tutum ve yargılarında daha insaflı ve ölçülü olması esastır.

Geçtiğimiz haftaya ''Gençlik ve Spor Koordinasyon Ofisi'' konusunda yaşanılan tartışmalar damgasını vurdu. Mecliste Milletvekillerine yönelik olarak “hoşt köpek” şeklinde sloganlarla hakaret edildiğine üzülerek şahit olduk.

Yaşanılan bu olaylar neticesinde dikkatler yeniden siyasetteki üslup konusuna çevrildi.

İnsanlarımız geçmişte birbirlerini acımasızca eleştirir, kızar, sinirlenir, ancak üsluplarını hiç bir zaman bozmazlardı. İnce zeka ürünü espri ve göndermeler ile rakiplerini nezaketli bir şekilde eleştirirlerdi!

Nazik, kibar, demokratik, sevgi, saygı ve hoşgörülü insanlarımıza ne oldu böyle?

Kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir. Siyasilerin geçmişte ortaya koydukları hatalı tavır, tutum ve davranışlar gün gelip karşılarına çıkmaktadır.

Bugün siyasilerin geçmişte yapmış oldukları yanlışlar ileri sürülerek, Milletvekillerine yapılan hakaretler sıradan bir olaymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır!

Bu noktada özellikle Cumhuriyet Meclisi'ne büyük görevler düşüyor. Mecliste izleyici bölümünde kurallara uymayanların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Var olan yasa ve tüzükler uygulanmazsa, bunun neticesinde her önüne gelen Meclise gelip beğenmediği yasa görüşmeleri esnasında slogan atacak, hakaretler savuracak ve Meclis iç kısmına geçerek milletvekillerine fiili saldırıya teşebbüs edebilecektir.

Umarım Meclis Başkanlığı daha ciddi problemler yaşanmadan gerekli tedbirleri bir an evvel alır.

***

Rahmetli Demirel ''Dün dündür, bugün bugündür'' demişti bir zamanlar.

CTP'nin özellikle son dönemlerde iktidarda iken farklı, muhalefette iken farklı iradeler ortaya koymakta olduğu açıkça görülmektedir.

Bu yaklaşım bana “makyavelist” anlayışı hatırlatıyor.

Kalyonucu Hükümeti'nin son döneminde ekonomik protokol konusunda Türkiye dayatma yapıyor denilmişti! Ancak durumun öyle olmadığını, gazeteci arkadaşımız Vatan Mehmet belgeleri ile yazınca kamuoyu tüm gerçekleri öğrenmiş oldu.

Muhalefetin eleştiri dozajını giderek artırması ile birlikte gerginlik ve kutuplaşmalar baş göstermiştir. Ülke, koordinasyonu savunanlar ve reddedenler olarak ikiye bölündü.

Bazı kesimler popülist ve gerginliğe dayalı bir yaklaşımla olayları özünden saptırarak Türkiye karşıtlığına dönüştürmeye çabalamaktadır!

Ülkemizin geleceğini ilgilendiren her konuda gerek iktidar, gerekse muhalefet partilerimizin her zaman için sağduyulu bir şekilde, ortak akıl ile birlik ve beraberlik içinde bize yakışan bir üslupta hareket etme sorumlulukları bulunduğunu son söz olarak hatırlatmak isterim...