The Others Yabancı sermayeye istikrar

Yabancı sermayeye istikrar

14.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yabancı sermayeye istikrar

Yabancı sermayeye istikrar

Yabancı yatırımcıları caydıran asıl etkenler yüksek kronik enflasyon, özelleştirmelerdeki tıkanıklık ve geri dönüşler, kamu yöneticilerinin sözlerinde durmamaları, siyasi istikrarsızlık gibi ana sorunlar.

Türkiye yabancı sermaye mevzuatı bakımından dünyanın en liberal ülkelerinden biri. Buna rağmen gelen sermaye çok sınırlı. Yeni hükümet ne yapabilir? ABD'nin Case Westen Reserve Üniversitesi öğretim üyesi, yurtdışındaki seçkin iktisatçılarımızdan Prof. Dr. Asım Erdilek yorumladı.

ANASOL - D hükümetinin ekonomi politikaları açıklandığında doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edileceği vurgulandı. Bunu takdirle karşılıyorum. Ancak hükümeti hangi somut politikalarla Türkiye'yi yabancı yatırımcılar için cazip bir ülke yapacak?
Yeni kanun ve kararnamelerle fazla bir şey yapılabileceğini sanmıyorum. 24 Ocak 1980'den beri, özellikle de 1990'larda yapılan ve gittikçe liberalleşen yasal ve kurumsal düzenlemeler incelendiğinde bugün Türkiye'nin bu açıdan dünyada yabancı yatırımcılara kapısı en açık ülkelerden biri olduğu görülür.
6224 sayılı Kanun ve özellikle 95 / 6990 sayılı Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı sayesinde bugün gelmek isteyen yabancı şirketlerin önünde hiçbir ciddi yasal engel yok. Avrupa Sanayiciler Birliği o yüzden Türkiye'nin bugünkü yabancı sermaye mevzuatının liberalliğini takdir edip diğer OECD ülkelerine örnek gösterdi.
Haziran ve Temmuz aylarında Ankara'da ve İstanbul'da yaptığım incelemelerden izlenimim, 1970 ve 80'lerdeki uygulamalara göre Hazine Müsteşarlığı'na bağlı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü (YSGM) yabancı yatırımcıların önündeki bürokratik engelleri oldukça azalttı. Bunun bir kanıtı olarak Eylül 1996'da Dünya Yatırım Geliştirme Ajansları Kongresi'nde, YSGM'nin Avrupa'nın en başarılısı seçilmesini gösterebiliriz.
Bugünkü uygulamada YSGM yapılan her yatırım başvurusunu, belirli teknik bilgileri ve dökümanları içerdiğini saptadıktan sonra, eğer milli güvenlik açısından bir sakınca yoksa, kabul etmekte. Yani başvurular belirli ekonomik kriterlere göre elemeye tabi tutulmamakta, sadece kayıtları yapılmakta. Bu süreç de bazen iş hacmine göre uzman kadrosunun yetersiz olması sebebiyle uzayabiliyor. YSGM'nin yurt dışında tanıtım / promosyon yapıp yabancı yatırımcıları çekmek için olanakları da çok sınırlı ve bu görevi yeterince yerine getiremiyor.
Bu yetersizlikleri gidermek için somut bir öneri şu: Yabancı sermayeli şirketlerin kuruluşları için YSGM'den izin alma zorunluluğu kalksın ve bu şirketler de yerli sermayeli şirketler gibi doğrudan ticaret siciline kaydedilerek kurulsun. YSGM yerini bürokrasi dışında, diğer birçok ülkelerde benzeri olan, özerk ve özel sektör ağırlıklı bir "Yabancı Sermaye Kurulu"na (YSK) bıraksın. YSK, devlet denetiminde fakat özel kesim, örneğin DEİK, YASED, TÜSİAD, İMKB gibi kuruluşlar tarafından finanse edilerek ve yönetilerek, Türkiye'nin yurt dışında tanıtımını ve promosyonunu yapsın.
YSK ayrıca, yabancı yatırımcılara ticaret siciline kaydolma, yabancı personeline oturma izni alma gibi bürokratik işlemleri tamamlamakta ücret karşılığı rehberlik etsin ve giderlerinin hiç olmazsa bir kısmını bu şekilde karşılaşın.
Yabancı sermayeye kapıyı daha fazla açacağı umulan yeni yasal ve kurumsal düzenlemeler dışında, yabancı sermayeyi kayırıcı cömert teşvikler çıkarılması hem sakıncalı hem de etkisiz olur. Şimdiye kadar yapılan bilimsel araştırmalar, yabancı sermayeye verilen özel teşviklerin etkin olmadığını gösterdi. Yabancı yatırımcıların teşviklerden daha çok gidecekleri ülkelerin politik ve ekonomik istikrarına önem verdikleri saptandı.
Bugün Türkiye'de yabancı sermayeli veya olmayan bütün şirketler alabilecekleri teşvikler açısından eşit ve öyle kalmalı. Yasal olarak yabancı yatırımcılara daha fazla teşvik verilebilmesi mümkün olabilse de, bu çeşit teşvikler getirdiğinden fazlasını götürür.
Ocak 1996'da "Yabancı Sermaye Derneği" (YASED) tarafından yapılan bir anket sonuçlarına göre, ülkemizdeki yabancı sermayeli şirketlerin en fazla şikayetçi oldukları sorunlar şunlardı: Yüksek Enflasyon (yüzde 51) ve kamu yöneticilerinin taahhütlerine sadık kalmaması (yüzde 15). Ankete katılan 100 şirket büyük oranda (yüzde 81) bu sorunların kısa vadede çözülemeyeceğini düşünüyordu.
Enflasyon oranı şimdi daha yüksek değil mi? Geçen yıl Refahyol hükümetinin doğrudan yabancı yatırımların yoğunlaştığı otomotiv sanayiine, Gümrük Birliği müzakerelerinde zorlukla alınan ödünlerden kısa vadeli döviz kaynağı bulmak için tek taraflı vazgeçerek, bedelsiz kullanılmış araba ithalatıyla vurdukları darbenin ve geçirdiğimiz son günlerde en üst kamu yöneticilerinin Türkiye'nin daha ikinci yılını doldurmayan GB'ni ulu orta eleştirip, mümkün olup olamayacağını araştırmadan, yeniden müzakereye tabi tutacaklarını söylemelerinin yabancı yatırımcılar üstündeki etkisi acaba ne oldu?
Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının gelmesi için hükümetlerin artık kanun veya kararnamelerle, çabucak yapabilecekleri ve sadece yabancı yatırımcıları etkileyecek fazla bir imkanları kalmadı. Yabancı yatırımcıları caydıran asıl etkenler yerli yatırımcıları da olumsuz etkileyen yüksek kronik enflasyon, özelleştirmelerdeki tıkanıklık ve geri dönüşler, kamu yöneticilerinin sözlerinde durmamaları, siyasi istikrarsızlık gibi ana sorunlar.
Bu sorunların çözülmeye başlamasıyla, GB'nin yerine oturmasıyla, Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye girişinde büyük bir patlama olacak ve şimdi yılda 1 milyar doları zor bulan güdük miktar kolayca 5 - 10 milyar dolara fırlayacak. Türkiye'de hiçbir ciddi sorunun şipşak çözümü yoktur. Aksini düşünmek ve yapmaya çalışmak hem boşunadır hem de milleti aldatmaktır.