The Others Yakasında FP rozeti kulağında küpesi...

Yakasında FP rozeti kulağında küpesi...

19.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yakasında FP rozeti kulağında küpesi...

Yakasında FP rozeti kulağında küpesi...


Ahmet Tulgar


Cem marka kırmızı- beyaz davulları, yine kırmızı - beyaz yün kaşkollarıyla taraftar aynı taraftar:
"Fazilet'im benim, biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim."
Kolkola girip arabesk ile disko arasındaki geniş alanı tek şarkıda tarayan müziğin ritmine uyarak dans eden, kıpır kıpır genç kızlar, İbo ya da Türüt Şov'un konuklarından farksız.
Ve protokol:
Önlerinde ve etraflarında yavaş yavaş biriken ve aslında sadece evden seçim sandığına kadar gitmeye yarayan zorunlu hareketleri bekledikleri kitlenin hayati karmaşasından rahatsız, izlemekten yorulmuş.
Protokol sıralarının önündeki saray mobilyası tarzında koltuklar ve mermer yüzeyli sehpalarla oluşturulmuş bir iktidar vahasından altlarındaki 50 - 60 erkekle daha da kırılgan görünen iki kadın milletvekili adayı Nazlı Ilıcak ve Merve Kavakçı, bu denetimsiz kalabalığa bakıyor.
Hemcminsleri soldaki tribünde toplanmış. Önlerinde "fırsat eşitliği istiyoruz" yazılı bir pankart, sımsıkı kavradıkları bayrakları, İslamcı kesimin Ahmet Kaya'sı ya da Fatih Kısaparmak'ı denecek Ömer Çelik'in şarkısına uyarak sallıyorlar ve bedenler, sık sık müziğin kaydırağıyla dansın sevincine geçiveriyor.
Milan Kundera, "Varolmanın Dayanılmaz Hafiflilği" romanında kitle gösterilerinden nasıl ürküntüye kapıldığını anlatırken, Fazilet Partisi'nin "iktidar şölenindeki" kitleye ilk saatlerde hakim olan ruh hali, izleyenlere ürküntü verecek gibi değil.
Şimdilik burası, bir düğün salonu ya da dolu bir diskodan farksız derken... Mikrofondaki ses konuşuyor:
"Sol taraftaki arkadaşlar, imam hatipler kapatılamaz diyor, siz ne diyorsunuz?"
Ve ilçe ilçe fragmanlara ayrılmış kitle, dev bir kitleye dönüşüyor. Islıklar başlıyor.
Bağcılar'dan gelen birkaç partili ise yakasında FP rozeti, kulağında küpesiyle dolanan gence bakıyorlar. İçlerinden biri şöyle diyor:
Bir dahaki sefere ben de şortla geleceğim. Ne de olsa değişim zamanı.
FP, RP'nin devamı değil.
Mikrofondaki ses, bu kez "Yiğidini ufka bakmaya çağırırken" Genel Başkan Recai Kutan'ın girişi anons ediliyor. Tribündekilerin "Başbakan Kutan" sloganları atması isteniyor. Ama kitle, "Mücahit Erbakan" sloganı atıyor.
Yüzyılın başında politik gösterilerin estetik öğeleri, çelik ve betondan üretiliyordu. Yüzyıl sonunda estetik plastikleşti. Burada da balonlar, plastik bayraklar, flamalar. Yüzyıl başında totaliter rejimler yıkılırken, vinç gerekti. Şimdi ise, miting meydanlarına süpürge yetiyor. Politika artık böylesine hafif. Kundera'nın bir kez daha kulakları çınlasın. Bu yüzden artık marşlar falan da tutmuyor. Bunu bilen FP'liler, salona Sulukule ekibi bile getirmiş.
Ve biz bu kez, Carmina Burana'yı beklerken, Kutan da salona Ömer Çelik'in özgün müzik denemesiyle giriyor.
Ne nefesli çalgıların ti sesi, ne de koronun yükselen haykırışı, düpedüz elektronik bağlama. Elektronik bağlama sustuğunda mikrofondaki ses, şiirden çok maniyi andıran dizelerine başlıyor. Daha çok Kırkpınar cazgırlarını andırıyor.
İl Başkanı Numan Kurtulmuş'un konuşmasının ardından birer birer podyuma çağrılan ilçe belediye başkan adaylarına futbol taraftarı kaşkollarının aynısı takılıyor. Belediye başkan adayları da, podyum merdivenlerini Tansu Çiller'den bu yana dinamizm göstergesi olmuş tarzda çıkınca, manzara iyice sportifleşiyor. Numan Kurtulmuş, protokolün ana sırasındaki yerini alıp aynı çizgili kuumaştan bir takım giydirdiği 7- 8 yaşlarındaki oğlunu koltuğun kenarına oturtunca, salondaki bir küçük çocuk gıptayla onlara bakıyor. Genç partililer, Kurtulmuş'un oğluna balon taşıyarak babanın sempatisini kazanmaya çalışırken, kimse onunla ilgilenmiyor.
Genel Başkan toplu fotoğraf için podyuma çağrıldığında konfeti yağmuru başlıyor.
Ancak, içinde balonlar saklı tavana asılı dev bohça bir türlü açılmıyor.
Abdi İpekçi'de ister bir maç, ister bir halk müziği konseri izleyin, isterse bir partinin toplantısını, aynı estetik kalıplara o zaman da rastlarsınız.
Bu anlamda FP, iddia ettiği gibi bu toplumun bir partisi ve istendiği gibi sisteme entegre olmuş görünüyor.