The Others Yaz kampında kışı yaşıyorlar

Yaz kampında kışı yaşıyorlar

22.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yaz kampında kışı yaşıyorlar

Yaz kampında kışı yaşıyorlar


Üzerinden sekiz ay geçti. Enkazdan çıkıp yaz kamplarında kışı geçirdiler. Okula giden çocuğu olan 52 aile hala Antalya'da. Ama iki ay sonrasını düşünmek bile istemiyorlar


       Başlangıçta, olması gerektiği gibi davranıyormuş. İyi bir komşu, çocuklarını toparlamaya çalışan sıradan bir anne gibi.
       Sonra bir geceyarısı dışarı çıkıp ulumaya başlamış.
       Tek katlı evlerden sese uyanıp, kaynağını merak edenler olmuş.
       Bir de bakmışlar, "normal" komşu kadın, köpeklerin yanına çökmüş, ses tellerini yırta yırta uluyor.
       Kadını evine sokup, yataklarına dönmüşler.
       Ama hiçbir şey normale dönmemiş.
       Ertesi sabah tek katlı evlerdeki herkes pijama, terlik plaja koşmuş. Çünkü kocası cezaevinde olan aynı kadın, bu kez 10 çocuğunun her birini denize atıp boğmaya çalışıyormuş. Komşular, en küçük bebeği ölümden zor kurtarmışlar.
       Bu, Antalya'da depremzedelerin kaldığı Sarısu Orman Kampı'nda yaşanan sıradan ve gerçek bir hikaye. Aylardır, Antalya'da birbirine komşu olan depremzedelerde benzer hikayeler çok.
       Depremzedelere göre tüm bu olaylar, kampların kötülüğünden kaynaklanmıyor. Aksine üç öğün yemeklerini alabiliyorlar. Deprem korkusu yaşamadan tek katlı, deniz ve orman kokulu evlerde kalıyorlar.
       Ama bir kez ruhları darmadağın olmuş. Bir de gelecek korkusu yok mu?
       Sarısu Kampı'nda artık tek bir depremzede bile kalmıyor. Tüm kamplardaki depremzedeleri Lara'daki Bayındırlık Kampı'nda toplamışlar. Tabii yalnızca Antalya'da okula devam eden çocukları olanları. Diğerlerinin ellerine 25'er milyon lira verip bilinmeze çoktan yolcu etmişler.
       Bayındırlık Kampı'nda şimdi 52 aile, toplam 232 kişi kalıyor. Mis gibi bir hava, denize nazır küçük daireler. Bir yanda oyun parkı, bir yanda basketbol sahası ve upuzun bir plaj.
       Ve çok şükür ki, ailede okula giden bir çocuk var.

Çocuklar cennette

       Merve Motor, kampın keyfini en çok çıkaranlardan. Güneşi önce doğuruyor. Batırıncaya kadar plajdan ayrılmıyor. Bazen kumlarda, bazen denizde kaybolup gidiyor. Mayosu yok, ama olsun, denize donla giriyor.
       Depremden bu yana da gazetecilere çok alışmış. Islak donu, uzun sarı saçları ve koyu mavi gözleriyle kumlara uzanıp poz vermeye bayılıyor. Hatta bazen abartıyor:
       "Şu palmiyenin önünde de beni çeker misin?"
       Çıplak ayaklarıyla palmiyenin önüne koşup, pozunu veriyor. Bacaklar çapraz olarak önde, göğüsler dışarı itilmiş.
       Annesi kızıyor:
       "Kendin güzelsin, ama inşallah huyun da güzel olur!"
       Merve 5 yaşında. Annesini umursamıyor.
       Merve'nin dedesi Nafiz Bey:
       "Yalova'daki evimiz, ağır hasarlı. Şimdi iki odada 10 kişi kalıyoruz. Oğullarım, gelinlerim, torunlarımla. Bir odada iki kişilik yatak, diğerinde de iki tane tek kişilik yatak var."
       "Hepiniz, nasıl sığıyorsunuz?"
       "Sığıyoruz, sığıyoruz. İyi ki okula giden torunlarımız varmış. Yoksa biz de gitmek zorunda kalsaydık, ne yapardık?"
       Nafiz Bey de diğerleri de ne yapacaklarını düşünmek bile istemiyor. Kaybettikleri her dakika aleyhlerine işliyor.
       İki ay sonra okullar kapanacak ve onlar da kamplardan yollanacak.
       Gidecek yerleri olanlar, gidecekleri yere, olmayanlar bilinmeyene.
       İki ay sonrasını ne konuşmak, ne de düşünmek istiyorlar.