The Others Yılmaz: 28 Şubat depremi sürüyor

Yılmaz: 28 Şubat depremi sürüyor

23.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yılmaz: 28 Şubat depremi sürüyor

Yılmaz: 28 Şubat depremi sürüyor


Hakan Şanlıtürk Ankara


ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, "28 Şubat, Türkiye'ye yaklaşan rihter ölçeğinde sekiz şiddetinde bir deprem gibiydi. ANAP'ın iktidar olmasıyla depremin şiddeti beşe düştü. Bugün hala az da olsa bu deprem yaşanmaya devam ediyor. Din ve devlet ilişkilerini sağlıklı bir temele oturtmadıkça da devam edecek" dedi.
Yılmaz, partisinin grup toplantısında Fethullah Gülen'in devleti ele geçirmeye yönelik ifadelerinin yer aldığı kasetlerin iki üç gündür gündemi belirlediğini söyledi. Kasetlerle "korku yaratılmaya" çalışıldığını savunan Yılmaz şöyle konuştu:
"Eğer bunlar devletin bir kurumundan veriliyorsa, Emniyet'ten, MİT'ten şuradan buradan veriliyorsa, bunu basına veren kuruluş, kişi, eğer kendi tayin ettiği zamanlamaya göre basına sızdırıyorsa o zaman yaşadığımız olay çok vahim bir olaydır. İnsanlara tuzak kurmaya çalışılıyor demektir. Böyle bir devlete vatandaşın güven duyması beklenemez.
Devlet kimseye tuzak kuramaz. Bu konuda ciddi devlete yakışan bir incelemeye ihtiyaç vardır. Laik Cumhuriyet'e karşı suç varsa bunu izlemek devletin görevidir. Laik Cumhuriyet'i kimse değiştiremez. Açık, gizli bu emelde olanlar hüsrana uğrayacaklardır. Rejimi koruyacağım derken demokrasi, insan hakları bir kenara itilemez."
Gülen'in, gerçek niyetini bilmediğini de belirten Yılmaz, bu kişinin topluma verdiği mesajla imajının iyi etüd edilmesini istedi. Diyanet'i görevini yapamamakla suçlayan Yılmaz, vatandaşın, din adamlarının devletle mücadele etmemesini istediğini kaydetti.
Yılmaz, 28 Şubat sürecine değinirken de bu sürece partisinin neden olmadığını savundu. Yılmaz, "ANAP'ın haklılığını tarihin yazacağını" belirterek şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin temel nitelikleriyle, milletin temel değerlerini korumaya çalıştık. Zarar gördük, bedelini ödedik. MGK'da irticayla mücadele yapılırken samimi Müslümanların korunacağını ben söyledim. Din milletin can damarıdır. Bu damarın kopartılmasına izin veremeyiz."

Devlet karanlıkta

Dini grupların hiçbiriyle siyasi pazarlık yapmadıklarını belirterek, "Bu grupta tarikat adayı olan var mı?" diye soran Yılmaz, bunu kendisinden başka söyleyebilecek lider olmadığını keydetti. Yılmaz şunları söyledi:
"Susurluk, tele - kulak ve kasetle ortaya çıkan gerçek, aydınlatmamız gereken karanlık devlete de sirayet etmiş karanlıktır. Toplum bu karanlık yüzünden nereye gideceğini bilmemektedir. Devlet karanlığın içindedir, karanlık devletin içindedir. Devletin bütün fonksiyonlarıyla yenilenme ihtiyacı kaçınılmaz hale gelmiştir. Türkiye, meselelerini uçlarda değil ortada çözecektir."
Yılmaz, önceki günkü Başkanlık Divanı'nda da kaset olayının Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ecevit'i sıkıntıya sokacağını belirtirken, Demirel için, "Durumdan vazife çıkardı" yorumunu yaptı.

Rejime ince ayar yapılmıştı

Milli Güvenlik Kurulu'nun 28 Şubat 1997'deki toplantısı, alınan kararlar nedeniyle Cumhuriyet tarihindeki önemli günlerden birini oluşturdu. İrticayla mücadelenin siyasi ve toplumsal boyutu, 28 Şubat süreci kavramıyla büyük ölçüde özdeş hale geldi.
Bu sürece gelinmesindeki nedenlerden en önemlisini, 28 Haziran 1996'da kurulan Refahyol Hükümeti oluşturdu. Sincan'daki Kudüs gecesi, Başbakanlık konutunda tarikat liderlerine iftar yemeği verilmesinin ardından toplanan MGK, yayınladığı 18 maddelik bildiriyle dikkatleri irtica üzerine çekti. İşte bildirinin bazı maddeleri:
* Anayasa ile güvence altına alınan laiklik ilkesi, büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı.
* Tarikatlarla bağlantılı özel okul ve yurtlar, Tevhid - i Tedrisat Yasası gereği Milli Eğitim Bakanlığı'na devredilmeli.
* 8 yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitim tüm yurtta uygulanmalı, Kur'an kursları Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetimine alınmalı.
* Tarikat ve cemaatler faaliyetten men edilmeli.
* Laiklik karşıtı yayınlar kontrol altına alınmalı.
* İrticai faaliyetleri nedeniyle TSK'dan ihraç edilenler, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilmemeli.