The Others Zenne ruhu

Zenne ruhu

23.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zenne ruhu

Zenne ruhu

Zenne ruhu

İKİ Kere Kiki", Cem Davran ve Hande Ataizi’nin dizideki başarılarından dolayı sunucu olarak ödüllendirildiği program. Formatı ile "vur patlasın çal oynasın" türünden. Ama ne Cem Davran, ne de Hande Ataizi’nde buna uyan bir hava yok. "Kaşar fırlamalık" gerektiren (örneğin Mehmet Ali ve Seda Sayan biçilmiş kaftan) bir eğlence programında ikisi de kadük kalıyor. Zenne ruhu gerekiyor bu tarz işlere.

BOĞAZ’daki tekne turlarına Derviş "Bu mu batan Türkiye" diyerek tepki göstermiş. O tekneler ile yatları karıştırmamak lazım. Onlarca şirket var orta kesime bu hizmeti veren. Kesesine göre vatandaşlar ya da örneğin bir şirket çalışanları bir araya gelip, paraları denkleştirip bir boğaz turu yapıyorlar. Ya da mahalleli toplanıyor, çoluk çocuk binip, horon tepip geziyorlar. Her tekne bin dolara kiralanıp adam başı 40 dolar ödenerek gezilmiyor... Bu arada unutmadan, "onlar" bir kısım batarken hep vardılar zaten. Bugün ortaya çıkmış değiller ki! Onlar hep havai fişek atıp, yatlara bindiler zaten. Hem o güzelim yerlere giden medya mensupları da yok muydu? Ya da o yat gezilerinden nasiplenen?

"SAHİL Güvenlik" dizisini fazlaca izleyip bundan etkilenen vatandaşlarımız, "neden bizim de sahil korumamız olmasın" diyerek Zodiac botu elden geçirip böyle bir ekip kurmuşlar. Tabii Marmara Denizi kıyıları Miami olmadığı için öyle pek kahramanlık gerektirecek sayıda yat yok. Ama Miami sahillerinde rastlanılması mümkün olmadığını düşündüğüm bir görüntü izledik. "Sayın seyirciler, şimdi bir vatandaşın zor durumda olduğuna dair bilgi geldi" dedi haberi yapan muhabir arkadaş. Bir baktık, denizin ortasında bir adam, elini sallıyor. Bizim botumuz hemen yanaşarak vatandaşı kurtarıyor. Pekiyi o vatandaş nasıl olmuş da denizin ortasına kadar yüzmüş? Sonra denizde çalışan cep telefonu da yok bildiğim kadarıyla, nasıl haber vermişler? Olsun, yine de yerli "Sahil Güvenlik" imdada yetişti ya! Bir gün daha, huzur içinde insanlara yardım etmenin keyfi ve gururu ile bitmişti. Ama hâlâ aklımda, o adamın Marmara Denizi’nin ortasında ne işi var?