Gündem Tıp eğitimi ama nasıl

Tıp eğitimi ama nasıl

05.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Tıp fakültelerine girişte başarı sıralaması uygulaması getirilirken, üniversitelerde tıp eğitiminin nasıl olması gerektiği de sorgulanıyor

Tıp eğitimi ama nasıl

ANTAL ve öğrenci sayısı yüksek tıp fakültelerinde birebir klinik eğitim yapılamadığına dikkat çeken İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, “Bu nedenle bilgiler yeni gelecek hekimlerde kolayca oturmuyor. Tıp fakültelerinde öğretim üyesi kadrosu çok önemli. Bazı fakültelerde her bölümden hekim olmaması ve birkaç bölüme aynı hekimin bakması gibi bir durum bulunuyor. Bu doğru değil. Tıp eğitimi hekimlerle usta çırak ilişkisini gerektirir. Hocasından birebir eğitim alan bir öğrenci kendini çok daha iyi geliştirir” dedi.
Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, tıp öğrenimi yapmak isteyen gençler için sorularımızı cevaplandırdı:

Haberin Devamı

Özel tıp fakültelerine karşı bir ön yargı var. Bunun nedeni nedir?

Özel tıp fakültesi denildiğinde bu işlerin düzgün yapılmadığına yönelik yapısal bir algı yanlışlığı oluyor. Ama aynı ön yargı, yıllar önce hastanelerde de yaşandı. Bundan 10 yıl kadar önce özel hastane deyince hastaların oraya tesadüfen gittiklerinde sadece para amaçlı tedavi yapıldığı gibi bir önyargı vardı fakat şimdi bunun tam tersi olduğu anlaşılmaya başlandı.
Özel tıp fakülteleri için de yıllar geçtikçe TUS, USMLE başarıları gibi türlü başarılarla ve sonuçlarıyla önyargı kaldırılabilecektir. Şu an denenen hantallaşmış sistemlerden ziyade, özel fakülteler gün geçtikçe yenilenen ve kendini geliştiren yapısıyla hızlıca ilerleyecektir.

Haberin Devamı

Öğrenci sayısı eğitimi nasıl etkiliyor?

Genel olarak bilinen tıp fakültelerinde her dönem 100’ün üzerinde öğrenci var. Genelde oluşturulan gruplar 10-15 kişiden aşağı olmuyor. Örneğin fakültemizde 2’şer 3’er kişilik gruplar halinde hastayla kontağa geçiriliyor ve bu çok daha sağlıklı ve verimli oluyor.
Hantallaşmış tıp fakültelerinde bir takım yenilikler yapılabilmesi zor ve bunlar ancak uzun zaman içinde yapılabiliyor. Yeni cihazlar alınması, eğitimde bir takım değişiklikler yapılıp eksik karşılanması gibi. Kendim de eski fakültede dekanlık yaptığım dönemde bu konuda çok zorlanmıştım.

Özel bir tıp fakültesi seçilirken dikkat edilmesi gereken faktörler nelerdir?

Afiliasyon (işbirliği) yapılan hastaneler güçlü bir grup mu diye bakılmalı. Yine hastanenin hasta profiline, öğretim üyesi statüsüne, her branştan hekim olup olmadığına, laboratuvarlarda kaç öğrenciye kaç tane ekipman düştüğüne de bakılmalıdır.

Tıp eğitimi İngilizce mi Türkçe mi olmalı?

Türkçe basılan materyaller yeterli değil. Dolayısıyla bugünün en güncel lisanı İngilizcedir ve geniş bilgi kaynaklarına İngilizce ulaştığımızda bunları anlıyor olabilmemiz lazım. Yalnız İngilizce anlayabilmemiz de yeterli değil, ‘Tıp İngilizcesi’ denilen bir kavram var. Her kelime İngilizce bilen birinin anlayacağı gibi değil. Bir İngiliz bile bir Tıp İngilizce terimini anlamayabilir. Dolayısıyla evrensel bir doktor olmak istiyorsak sadece Türkiye için değil tüm dünya için tıp eğitim dili güncel dil olan İngilizce olmalıdır.
Ayrıca Türkiye tıp hizmeti veren önemli ülkelerden biri haline geldi ve gün geçtikçe yabancı hasta profili de artıyor. Ortak dil İngilizce ve bu da İngilizce tıp eğitimi almanın önemli nedenlerinden birisi.

Haberin Devamı

Medyada kadın olmak

Türkiye’de kadın olmayı tek kelimeyle “meşakkatli” olarak tanımlayan Defne Samyeli, toplum kalıplarından sıyrılmaya çalışıldığında meşakkatin daha da arttığını söyledi

HABERCİLİĞİN ardından müzik ve drama üzerine projeler gerçekleştiren Defne Samyeli, “Türk Medyası’nda Kadın Olmak” konulu konferans verdi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta görsel olmadığı iddia edilen tüm işlerin görsel olduğunu belirten Samyeli, “Kişilerle ilişkide bulunduğunuz yerlerde göze hoş görünen fizik elbette size kapıların açılmasını sağlıyor. Görsel anlamda göze hoş görünme bir kriter. Ancak, bunun dışında kendinizi yaptığınız iş için geliştirmemişseniz ve beceriniz, yeteneğiniz yoksa hiçbir alanda başarı göstermeniz mümkün değil” dedi.
Gençlerin, medya, kadın ve güzellik konusundaki sorularını yanıtlayan Samyeli, moda sektöründe dahi top modellerin, en güzel modellerin değil, en akıllı, işini en iyi şekilde yapan, ürünleri en iyi tanıtanların olduğunu söyledi.
İş yaşamında erkek yönetici baskısıyla her zaman karşılaştığını kaydeden Samyeli, kadınların iş yaşamında kendilerine biçilen roller kadar yer bulabildiğini söyleyerek, “Kadınlar nerede varlık gösterirlerse göstersinler, karar vericiler hep erkek oluyor. Türkiye’de kadına uygulanan cam tavan hiçbir zaman daha alçalmış ya da kırılmış değil. Evet, ben de yaşadım ama önemli değil. Bu, azim kaslarınızın gelişmesine neden oluyor” dedi.
Medya sektöründe iletişim fakültelerinin yerine de değinen Samyeli, şunları söyledi: “Medyada yer almak için alaylı olabilirsiniz. İletişim fakültesinde okuyan arkadaşlarımız, hocalarımız bozulmasınlar. İşimde ileri gitmemi sağlayan ne kadar eğitim almışsam bunu iletişim fakülteleri dışındaki derslerde edindiğim bilgilerden sağladım. Bugün televizyonda ya da basında kendine yer edinmek isteyenlere bir başka alanı okumasını tavsiye ederim. Psikoloji, sosyoloji, hukuk okusun. Yani bir başka uzmanlığı olsun. Ama bir yandan da gazetecilik yapsın. Web sitesini kursun.”

Haberin Devamı

Türkiye’den bilinmeyene yolculuk

Haberin Devamı

Erasmus’la yurtdışına giden öğrenciler ne yapıyor? Hiç bilmedikleri bir ülkede neler yaşıyor? Erasmus çerçevesinde yurtdışına giden gençlerle görüştük, programın neler kazandırdığını sorduk

Üniversite öğrencileri için öğrenci değişim programı olan Erasmus büyük bir deneyim. Gençler bu programla belki de daha önce hiç görmedikleri bir ülkeye giderek, öğrenciliklerinin bir bölümünü bu ülkede geçiriyorlar. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde Erasmus’la yurtdışına giden arkadaşlarımızla konuştuk, neler yaptıklarını öğrendik.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji bölümü öğrencisi Eray Düz, Çek Cumhuriyeti’nin önemli üniversitelerinden birisi olan Masarky Üniversitesi‘nde Erasmus öğrencisi. Bulunduğu Brno şehrinin Avrupa’nın merkezinde bir kent olmasından oldukça memnun. Bu durumu, “Ulaşım açısından Avrupa turu için bulunmaz bir fırsat” şeklinde değerlendiriyor. Ayrıca ülkenin para biriminin Çek Kronu olması ve Euro kullanılmaması nedeniyle ülkenin ucuz olduğunu belirtiyor.
‘Çok iyi araştırmalı’
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nde Uluslararası Lojistik okuyan ve Erasmus’la Polonya’ya giden Sueda Salmaner, Varşova’nın güzelliğini anlatmakla bitiremiyor. Yaşadığı zorlukları sorduğumuzda ise “İnsan isteyince her şeyi yapabiliyor. Kuskustan kısır yapmak, tavada kek pişirmek gibi çok da yaratıcı olabiliyor” diyor.

Plastik Sanatlar

Amacı, plastik sanatlar alanlarında çağın kültürel, sanatsal, düşünsel ve teknik bilgisine vakıf, bu bilgi ve beceriyi özgün ve yetkin bir şekilde kullanabilen çağdaş sanatçılar yetiştirebilmektir.
Tercih edecek öğrencilerde görsel ve düşünsel algısı gelişime açık, çağın problemleriyle ilgili, çevresine duyarlı, kültürel birikimlere saygılı, görsel ifade biçimlerinde gözlemci ve yaratıcı olmak gibi özellikler beklenir.
Mezunlar serbest sanatçı olarak çalışabilecekleri gibi aynı zamanda eğitim kurumlarında akademisyenlik, görsel, tasarımsal ve estetik temele oturan her türlü iş kolunda organizatörlük, tasarımcılık ve danışmanlık görevlerini üstlenebilirler.
İKBU’nun ayrıcalıkları
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Plastik Sanatlar Bölümü Bologna süreci kapsamında teorik ve uygulamalı, araştırmaya dayalı çağdaş bir sanat eğitim programıdır. Kapsamlı, çağdaş ve disiplinlerarası iletişime olanak tanıyan, çağın, toplumun ve dünyanın dilini kavramalarına, görsel, düşünsel olarak ifade edebilmelerine olanak tanıyan, teknik ve teorik dersler açısından zengin bir ders programına; deneyimli ve kaliteli öğretim kadrosuna sahiptir.

Plastik Sanatlar yetenek sınavı

İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü’ne 26 Mayıs’ta yapılacak yetenek sınavı ile öğrenci alınacağını belirten Dekan Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin, sınavda adayların çizime yatkınlığının test edileceğini söyledi.
Öğrencilerin büyük bölümünde bu yatkınlığın bulunduğuna ve buna ham yetenek denildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Alptekin, yeteneğin doğuştan var olmadığını sonradan kazanıldığını belirtti. Çizim kurslarında şartlandırılmış öğrencilerin ileride çok başarılı olamadıklarını belirten Prof. Dr. Alptekin, “El yatkınlığı olan öğrencileri biz temel derslerle yeniden motive ediyoruz. Öğrenciler ben yetenekli değilim gibi düşüncelerle sınava girmemezlik yapmasınlar. Sınavlara giren öğrenci sayısı çok fazla olduğundan el yatkınlığı ölçüsünde bir sıralama yapmak zorundayız” dedi.
Plastik Sanatlar bölümünün 4 ana programdan oluştuğunu belirten Prof. Dr. Alptekin, şu bilgileri verdi: “Bunlar resim, heykel, seramik, cam ve plastik programlarıdır. Öğrenciler 2. yıldan itibaren bu programlardan birine yönlenebilirler. Bu açıdan plastik sanatlar bölümüne girecek öğrencilerin mezun olduktan sonra çok değişik çalışma alanlarına sahip olma avantajları bulunmaktadır. Bölüm hocalarımız ülke düzeyinde kendini kanıtlamış tanınmış sanatçı öğretim üyeleridir.”