09.01.2014 - 15:52 | Son Güncellenme:
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. Aşılama ile iki ayrı rahminde gebelik oluşan ve dünyada ilk kez sezeryan sonrası uygulanan yöntem (iki rahmin birleştirilip tek rahim haline getirilmesi ) ile 21 yaşındaki kadın, her iki rahminde bulunan bebeklerin sezaryen yöntemiyle alınmasıyla iki bebek sahibi oldu.
Ordu’nun Ünye ilçesine bağlı Pelitliyatak köyünde oturan inşaat işçisi 28 yaşındaki Ferda Gümüş ve 21 yaşındaki Hatice Gümüş çifti çocuk sahibi olamadıkları gerekçesiyle Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Kadın Doğum Hastalıkları Anabilim Dalı’nda sağlık kontrolünden geçti. Çift, aldığı haberle şoke oldu. Yapılan tetkiklerde kadının çift rahimli olduğu ortaya çıktı. Çift rahimli Hatice Gümüş’ün, hormonların yetersiz salgılanması nedeniyle çocuk sahibi olamadığı teşhisi anlaşıldı. Sonrasında OMÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde kurulan Tüp Bebek Merkezi’nde tedavi altına alındı. Çocuk sahibi olamayan Hatice Gümüş’ün tedavisinde IUI (aşılama) yöntemi uygulandı. Daha sonra gebeliği oluşan 21 yaşındaki Hatice Gümüş, OMÜ Tıp Fakültesi Kadın Doğum Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Davut Güven tarafından 34 hafta düzenli olarak kontrolleri gerçekleştirildi. Bugün sezaryen yöntemi ile iki rahimden alınan bebekler kuvözlere alındı. Hastaya normalde gese olmayan kadınlara uygulanabilen rahim birleştirme ameliyatı ilk kez sezeryan sırasında uygulandı. Ferda ve Hatice çiftinin doğum sonrası heyecanları yüzlerinden okunurken, kuvöze alınan bebeklerin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
Dünyada sayılı ve Türkiye’de ilk olan operasyonla ilgili bilgi veren OMÜ Tıp Fakültesi Kadın Doğum Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Davut Güven, hastanın iki rahmi bulunduğunu, rahim ağzının ise tek olduğunu söyledi. Hastanın gebe kalmasına engel olan ‘hipogonadotropik hipogonadizm’ denilen bir durumun söz konusu olduğunu belirten Güven, "Beyinde ‘hipofiz’ denen hormon salgılayan bir merkez var. Oradan yumurtalıkları uyaran bazı hormonlar salgılanıyor. Bizim hastamızda bu hormonların yetersiz salgılanması hali de mevcuttu. Bu nedenle hastamız evliliği süresince gebelik elde edememişti. Bize geldiğinde bu durumunu tespit ettik. Hastaya en az zarar verecek, en az uğraştıracak yöntem olarak IUI dediğimiz halk arasında ‘aşılama’ olarak bilinen yöntemi tercih ettik. Salgılanması gereken hormonları biz kendimiz tüp bebek merkezimizde verdik. Daha sonra arkasından ‘aşılama’ yöntemini uyguladık. Fakat bu yöntemi uyguladıktan sonra çok ilginç bir durum ortaya çıktı. Hastamızın iki ayrı rahminde iki ayrı gebelik oluştu. İkisi de belli bir gelişme sürecini tamamladılar" dedi.