Skorer Sancılı değişim

Sancılı değişim

30.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Halil Altıntop, Zokora ve Celustka dışındaki oyuncuların gidenlerin yerini dolduramayacağı kısa sürede ortaya çıktı. Dolayısıyla dar bir kadro içinden geçen seneki gibi uyumlu, mücadele eden, yardımlaşan bir takım yaratmak güçleşti

Sancılı değişim

Geçen sezon nefes kesen bir yarıştan sonra averajla şampiyonluğu kaçırmak kolay atlatılacak bir travma değildi Trabzonspor için. Ardından Türk futbolunu sarsan şike ve teşvik süreci yaşandı. Ligin geç başlaması, tüm takımlar gibi bordo-mavili ekibin de hazırlık programını alt-üst etti.
Alt-üst olan sadece program değildi kuşkusuz. Geçen sezon ligin tozunu atan kadrodan önemli oyuncuların ayrılması deneyimli teknik direktör Şenol Güneş'i en çok düşündüren konuların başında geliyordu.
Selçuk İnan, Egemen, Engin Baytar, Ceyhun, Jaja, Umut Bulut gibi takımın iskeletini oluşturan isimlerin yerinin kolay kolay dolmayacağını biliyordu Güneş. Lakin çaresizdi. Yeni transferlerin kalitesi, uyum süreci ve verimliliği gibi soru işaretleri, beklentisini yükselten taraftarı tatmin edecek düzeyde değildi çünkü.
Zokora, Cech, Halil Altıntop, Henrique, Celustka, Adrian, Volkan Şen ile son dakika sürprizleri Vittek ve Sapara'yı harmanlayıp üç kulvarda birden mücadele edecek ve başarılı olacak bir takım oluşturmak için sihirli değnek bile yetmeyebilirdi.

Haberin Devamı

Güneş zorlandı
Nitekim bu sancılı değişim süreci teknik direktörü Şenol Güneş'i zaman zaman zorunlu tercihler yapmaya yöneltti. Örneğin UEFA Avrupa Ligi ön elemeleriyle başlayan, Şampiyonlar Ligi piyangosuyla boyut değiştiren kulvardaki mücadele, ligin ikinci plana düşmesine sebep oldu.
Şenol Güneş her fırsatta kadronun yetersizliğinden söz ederek yönetime göndermede bulunurken, başta Başkan Sadri Şener olmak üzere önde gelen yöneticiler, transfer politikasında topu teknik direktöre atarak belki de farkında olmadan (!) gizli bir savaşın fitilini ateşledi. Güneş'in yerinde bir başka teknik adam olsa bu gerilime dayanabilir miydi? Sanmıyorum. Trabzonspor yönetimi Güneş'i artık rakip değil, yol arkadaşı olarak görmek zorunda.

Haberin Devamı

Yeniler yanılttı
Yeni transferlerden Halil, Zokora ve Celustka dışındaki oyuncuların gidenlerin yerini dolduramayacağı kısa sürede ortaya çıktı. Dolayısıyla dar bir kadro içinden geçen seneki gibi uyumlu, mücadele eden, yardımlaşan bir takım yaratmak güçleşti. "Bugüne kadar hiç sakatlık yaşamadım" diyen Henrique'nin ligin hemen başında takımını yalnız bırakması ve toparlanma sürecinin uzaması, Cech'in gecikmeli olarak form tutması, Adrian ve Volkan'ın istikrarsızlığı, Sapara ve Vittek'in aslında doğru tercihler olmadığının anlaşılması, Trabzonspor'u rotasından çıkardı.
Buna bir de Serkan'ın geçen yılki performansından çok uzak kalması, orta sahanın beyni Colman'ın Selçuk'un yokluğunda sürekli aksaması, Alanzinho'nun tribüne oynama hastalığının nüksetmesi eklenince, doğru mesajları doğru adrese verme sorumluluğu Şenol Güneş'e düştü. Arada hata yapmadı mı? Kaçınılmaz biçimde evet. Ancak Güneş'deki beklenmedik patlamalar şaşkınlık yaratsa da, çoğu haklı gerekçelere dayanıyordu.

Sancılı değişim

Tolga dümende
Geçen yılın büyük bölümünü Onur'un yedeği olarak geçiren, genç meslektaşının sakatlığından sonra kaleyi devir alan Tolga bordo-mavili takım için gerçekten büyük şans. Gerek Avrupa'da gerek ligde yaptığı kurtarışlar ile öyle kritik puanların altına imzasını attı ki, tam anlamıyla "gemisini kurtaran kaptan" oldu genç file bekçisi. Çok maçı çevirdi, çok puan kazandırdı. Ve 17 maçlık genel performansıyla alkışı hak edenlerin başında yer aldı. Kaptanlık bandının hakkını da vermeyi bildi.
İstikrardan söz açılmışken, başta Giray olmak üzere, eski formunu aratan Serkan, Zokora, Colman, Celustka ve Halil, aldıkları süre ve oynadıkları maç sayısı ile Güneş'in vazgeçilmezleri arasına girdiler.

Haberin Devamı

Kritik dönem
Trabzonspor'u Ocak ve Şubat aylarında birbirinden zor sınavlar bekliyor. Lig için ilk dört maçın önemi büyük. Manisaspor, Belediyespor, Samsunspor ve Karabükspor maçlarını kayıpsız atlatması şart. Arada Avrupa Ligi’nde çok önemli iki PSV karşılaşması da var ki, bordo-mavili ekibin iki kulvardaki rotasını belirleyecek kritik bir süreç olacak bu dönem. Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı PSV maçları için iyi birer referans.
Trabzonspor, Avrupa'da zorluk derecesi yüksek maçlara daha iyi motive olduğu bir gerçek. Avni Aker'deki ilk maçta gol yemeden alacağı bir galibiyet, rövanş için büyük avantaj sağlayabilir. PSV çok gol atan, ancak savunmasında aynı dikkati gösteremeyen bir takım. Unutmayalım, Hollanda'daki ikinci maç Avrupa'da yaşayan Trabzonspor taraftarının coşkulu katılımı ile deplasman olmaktan çıkıp tam bir görsel şova dönüşebilir.

Haberin Devamı

TEK TESELLİ AVRUPA
İlk yarı sonunda lider Galatasaray'ın 13, Fenerbahçe'nin 11, Beşiktaş'ın 8 puan gerisinde kalan bordo-mavili takımın Şampiyonlar Ligi grafiği ise çok farklı oldu. Grup kuraları çekildiğinde "Acaba kaç puan alır?" diye papatya falı açılan Trabzonspor, deplasmandaki İnter galibiyetiyle siftah edince hedefler ve stratejiler yeniden gözden geçirilmeye başlandı.
Açılan para musluğundan gelen Euro sesleri yönetimin iştahını kabartırken, teknik heyet ve futbolcular için bambaşka hesaplar yapılmaya başlandı.
Güneş ve öğrencileri sadece Trabzonspor'un değil Türk futbolunun geleceği üzerine heyecan yaşadı. Ortada bir başarı varsa, ki bunu kime inkar edemez, sırrı kesinlikle duygusallık değildi!

Haberin Devamı

ARA TRANSFER
Ara transferler sıkıntılı olduğu kadar sakıncalıdır.
Bu dönemde Trabzonspor'a gerçek katkı sağlayacak oyuncular bulmak güçtür. Özellikle her iki kanatta forvete servis yapacak takviyeler, orta alanda göbeği tutacak ve Colman'ın yükünü hafifletecek nitelikte futbolcu almak şart. Araya bir de Türkiye Kupası maçları girecek. Forvette Burak'a alternatif olmasa da gol yollarını zorlayacak, bireysel yetenekleri ile kapalı savunmaları aşacak bir oyuncuya kimse hayır demez. Problemlerinden arınmış bir Jaja iyi bir tercih sayılabilir. Olcan'ın katılımı önemli bir güç gibi görünse de, Volkan'ın kaderini paylaşmaması için özel önlemler alınması şart. Bu arada Zokora'nın Afrika Uluslar Kupası için milli takıma gideceği ve 7 maç takımını yalnız bırakacağı da
göz önünde bulundurulmalı.

Üç büyüklere kayıp
Trabzonspor'un ligden ne kadar kopuk olduğu ve tamamen Şampiyonlar Ligi’ne odaklandığının göstergesi, üç büyükler ile oynadığı maçların tümünü kaybetmesi oldu. Geçen sezon deplasmanda rakiplerine sahayı dar eden takım, önce kendi sahasında Beşiktaş'a boyun eğdi. Ardından Galatasaray'a yine Avni Aker'de eski oyuncularının kurşunlarıyla teslim oldu. Son dönemlerin tansiyonu en yüksek sınavında ise Fenerbahçe'ye Saracoğlu Stadı’nda tek golle yenildi. Bu üç yenilginin ardında yatan gerçek, öz güven zaafı ve takım oyunundan uzak görüntü çizilmesiydi. Hesapta olmayan Belediyespor ve Gençlerbirliği yenilgileri ile Manisaspor, Samsunspor, Mersin İ.Y. ve Sivasspor beraberlikleri de ortaya çıkan tablonun tuzu-bireri oldu.

PLAY-OFF DARBESİ
Ligin geç başlamasının yanı sıra sıkışan trafiğini hafta içi maçlarla rahatlatmaya çalışan Futbol Federasyonu'nun play-off kararı ligdeki tüm takımları etkiledi.
Ancak süreç Beşiktaş ile birlikte Avrupa'da yoluna devam eden Trabzonspor için tam bir kâbusa dönüştü. 3 ay içinde 17 lig, 9 Avrupa maçı oynamak zorunda kalan bordo-mavili ekip, özellikle Şampiyonlar Ligi dönüşü ligde ciddi sıkıntılar yaşadı. Puan kayıpları hep bu dönüşler ertesinde yaşandı.
Hiç de alışık olmadıkları bu tempoda futbolcuları hem fiziksel, hem zihinsel olarak üç günde bir maç oynamaya hazırlamak gerçekten kolay değildi.
Nitekim Güneş ve ekibinin çabası, bu çizgiyi yakalamak için yeterli olamadı.

HEDEF PLAY-OFF İSE
Ligin ilk yarısını 24 puanla sekizinci sırada tamamlayan Trabzonspor'un hedefi elbette play-off grubuna kalmak olacak. Eskişehirspor, Gençlerbirliği, Kayserispor ve Mersin İdman Yurdu gibi sezonun sürpriz takımlarını yakalayıp üç büyüklere kafa tutmanın yolu, özellikle sahasında oynayacağı maçlarda puan kaybetmemek. Tabii Beşiktaş ile Galatasaray'a rövanşta yenilmemek ve Fenerbahçe sınavına soğukkanlı biçimde hazırlanıp belki de play-off'un çehresini değiştirecek doksan dakikadan galibiyetle çıkmak olacak. Kolay gibi görünmese de, şike soruşturmasıyla ilgili sezon içinde yaşanacak bazı gelişmeler bordo-mavili ekibe ekstra bir güç sağlayabilir.

Alkışlar taraftara
Geçmiş yıllarda agresif tavırları yüzünden takımlarının çeşitli cezalar almasına yol açan bordo-mavili taraftar bu yıl inanılmaz bir değişim gösterdi. Coşkulu desteğinin yanı sıra,
gerek Avni Aker'de gerek deplasman ve Avrupa
maçlarında takımlarını yalnız bırakmayan
12. adam, ligin ikinci yarısında da
Trabzonspor'un en önemli itici gücü olacak.

Ya Burak olmasaydı?
Karadeniz temsilcisinin bu sezon en büyük kazancı kuşkusuz Burak'ın olağanüstü performansı. Geçen yıl 18 gol atan Burak, ilk yarının sonunda 16 gole ulaştı. Üstelik yanında Selçuk ve Umut gibi asist yapacak isimlerin yokluğunda. Ancak Burak'ın tek başına bu takımı sırtlamasını ve alınacak her puanda katkısını beklemek büyük insafsızlık olur. Her futbolcu gibi duraklama dönemi yaşayan ve 6 lig maçında suskun kalan Burak'a alternatif bulunmadığı takdirde, bordo-mavililer ikinci yarıda hedeflerinin peşinde koşan takım hüviyetini yitirebilir.

Sancılı değişim