Zonguldak Türkiye'nin Konuştuğu Doğukan İha'ya Konuştu

Türkiye'nin Konuştuğu Doğukan İha'ya Konuştu

23.11.2016 - 11:03 | Son Güncellenme:

.

Türkiyenin Konuştuğu Doğukan İhaya Konuştu

Zonguldak’ta önceki gece tavan göçmesi sonucu göçükte kalarak ölen 41 yaşındaki Mustafa Sarı’nın oğlu Doğukan, “Göçüğün yaşandığı gün sobanın yanına bile gidemedim. Madenden çıkacaktı, beraber ısınacaktık” dedi.
Türkiye, 16 yaşındaki Doğukan Sarı’yı 8 Ocak 2013 günü yaşanan maden faciasıyla tanıdı. TTK Kozlu Müessesesi’nde galeri açma işi için taşeron firmada çalışan Mustafa Sarı, maden faciasından sağ kurtuldu. Patlama haberini alınca madene gelen Doğukan Sarı, “Babam nerede, O’nu görmek istiyorum” diye feryat etmişti.
3 yıl önce madenden sağ kurtulan Mustafa Sarı, iki çocuğu ve eşine bakmak için bir süre inşaatlarda çalıştı. Ancak emekliliğine 1.5 yıl kaldığı için yeniden maden sektörüne girmek istedi. 1 ay önce Gelik beldesindeki özel maden ocağına giren Sarı, tavan göçmesi sonucu göçükte kalarak yaşamını yitirdi.
9.5 saat sonra göçükten cansız bedeni çıkartılan Mustafa Sarı, Kozlu ilçesindeki köyünde defnedildi.
“Evin direği ben oldum”
8 işçinin öldüğü maden patlaması sonrası çalıştığı taşeron firmadan babasına çıkış verildiğini anlatan 16 yaşındaki Doğukan Sarı, 3 yıl önce yaşadıklarını anlattı. İHA’ya konuşan Doğukan Sarı, şöyle devam etti:
“2013 yılında daha çok korktum. Çünkü daha çok küçüktüm. O zaman Allah yardım etti. Eve bakacak durumda değildim. Şimdi biraz büyüdüm. Allah yardım ediyor. Büyüdük, evin direği ben oldum. Normalde orada kaldığı zaman çıkışını verdiler. Babam ölüm riskine girdi. Tekrardan eve bakmak için yeraltına girdi. TTK’ya arkadaşlarını aldılar. Babamlar kaldı. Bir hafta önce de davanın sonucu geldi. İşe alınması kabul edilmemiş. TTK’ya başvurmuştu. Herkes ocağa girdi. Babam kalmıştı. İşe giremeyen çok fazla kimse kalmamıştı. Babam da vardı onların arasında. Babam işe girseydi belki orada bir şey olmayacaktı. Bu saatten sonra herşey bana emanet babamdan.”
“Sağ çıkacak, beraber ısınacaktık”
Göçüğün meydana geldiği gün ısınmak için sobanın yanına dahi gitmediğini anlatan Doğukan Sarı, 2013 yılında yaşadığı gibi önceki gün de ümitle beklediğini anlattı. Ailesinin kendisine emanet olduğunu da sözlerine ekleyen Sarı, şöyle dedi:
“Ondan daha güzel bir şey yoktu ki. Bir ümit çıkar diye o akşam da öyle yaptım. Bekledim. Orada aşağıda soğukta kaldı diye hiç sobanın yanına bile gitmedim. Çıkacaktı, beraber ısınacaktık. Nasip olmadı, ölüsü çıktı. Kardeşim var. O da bana emanet. O benim herşeyim. Annem de öyle. İki tane pırlanta bıraktı bana babam. Onlar bana emanet. Babam en son 1 ay önce bu işe başlamıştı. 1 ay önce de inşaatta çalışıyordu. Ocakta kalan arkadaşıyla beraber çalışıyorlardı. Beraber girdiler o işe. Paşa abi çıkmış, babam ocakta kalmış. Maaşı ocakta kaldığı gece yattı. Çekmek nasip olmadı. Benim canım yandı, başka canlar yanmasın.”
“Bir hafta önce gelen mahkeme kararıyla yıkıldı”
Küçük oğlu Emre ve büyük oğlu Doğukan ile yaşama tutunmaya çalışan 34 yaşındaki Ayten Sarı ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi. TTK’ya işe girebilmek için eşinin mahkemeye başvurduğunu ancak bir hafta önce ellerine ulaşan karar ile yıkılan Ayten Sarı, şöyle konuştu:
“O zaman da böyle bir ümitle gittik. Eşimi sağ salim eve götürdüm. Bu sefer getiremedim. Bu seferki benim içimi yaktı. Bu sefer çok kötü geldi bana. Her şeyden acı geldi. Ben onu nasıl kaldıracağım bilmiyorum. Benim ayakta duracak halim yok. Ben Cumhurbaşkanımızı buraya bekliyorum. İki evladımla ortada kaldım. Cumhurbaşkanımın mutlaka buraya gelmesini istiyorum. Mutlaka bizi bulsun. Ben iki yavrumla ortada kaldım. Bu kağıdı gönderdiler. TTK’ya işe almadılar. Arkadaşlarından bazıları işe girebildi. Ama benim işe giremedi. Çok mücadele verdi. Mahkemeye verdi ama kabul edilmedi. O haberle de yıkılmıştı. Bu mahkeme kağıdı eşim ölmeden bir hafta önce gelmişti. Eşim öldü, eşim gitti. Beni bıraktı gitti. Daha ben ne söyleyeyim. TTK’ya girmeyi çok bekledi. Emekliliğine bir buçuk senesi vardı. İnşaatlarda çalış dedim, ocaklara gitme dedim. Ocak çok akıyormuş. İşinize gelirse çalışın diyorlarmış. Ben yandım. Evlatlarımın babası geri gelmeyecek.”