Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ak Parti ve MHP nihayet anayasa değişiklik paketi konusunda el sıkıştılar ve paketi Meclis’e sundular. Haftalardır üzerinde konuşuluyordu ve önemli oranda netleşmişti gerçi ama son haline bakarak şunları söyleyebiliriz:
1) Cumhurbaşkanı ve partisi: Böyle bir pakete gidilmesinin ardındaki temel motivasyon buydu, yani halkın seçtiği ama partisiz olması gereken bir cumhurbaşkanlığı absürtlüğünü gidermek. Tabii gönül isterdi ki bu vesileyle tam anlamıyla bir başkanlık sistemine geçebilelim ama matematik ortada. Öte yandan, başbakanın olmadığı, bakanları cumhurbaşkanının atadığı sistem zaten daha çok başkanlık sistemine yakın. Yüzde 60 başkanlık sistemine geçiliyor diyebiliriz.
2) Cumhurbaşkanına kararname yetkisi: En çok tartışılan başlıklardan biriydi. Birkaç hafta önce bu maddeyi açan bir yazı yazmıştım. O yazıda da anlattığım gibi Cumhurbaşkanı yalnızca yürütmenin alanına giren konularda ve şayet kanuni bir boşluk varsa KHK çıkarabilecek. Eğer Meclis çalışıp o boşluğu dolduran bir kanun çıkarırsa KHK hükümsüz olacak.
3) Karşılıklı fesih yetkisi: Bu madde de çok tartışma çıkardı. Cumhurbaşkanı ve Meclis karşılıklı olarak birbirini feshedebilecek. Böyle bir durumda ikisi de seçime gitmek zorunda kalacak.
4) 600 milletvekili ve yedek milletvekilliği: Meclis genişliyor ve bakanlar Meclis’ten seçildiği takdirde vekillikleri düşeceği için ve olası vefat durumları göz önüne alınarak yedek vekillik getiriliyor.
5) Seçilme yaşı 18’e düşüyor: Meclis’in gençleşmesi, siyasetin gençlere açılması son derece olumlu.
6) Askeri yargı kalkıyor: Askeri vesayetin son kalelerinden olan askeri yargının kalkması çok önemli bir adım.
7) HSYK: Mevcut seçim sistemini değiştirme söz konusu olmazsa bu madde ciddi tartışmalara yol açacaktır.

Seçim kanunu değişecek mi?

Yapılan değişikliklerin demokratik bir düzeni tesis edebilmesi için seçim kanununda değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Mevcut sistem lidere bağlı, gücünü halktan değil liderden alan milletvekilleri yaratıyor. Dar ya da daraltılmış bölge ve 2 turlu seçim sistemi ise milletvekilinin muhakkak bir tabana dayanmasını gerektireceğinden parti hiyerarşisinden kurtaracaktır.
Ak Parti seçim kanununda değişiklik istiyor. Zaten bu isteğini daha önce muhalefetin önüne getirmiş ancak karşılık bulamamıştı. Duyduğum kadarıyla, MHP hala buna soğuk bakıyor. Kendi vekil sayısının düşebileceğini düşünüp seçim sisteminin aynen devamından yana. Halbuki kuvvetler ayrılığını tesis etmek istiyorsanız bu değişikliği yapmak şart...

Orta Asya’nın incisine yolculuk

Siz bu satırları okurken biz Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyetle birlikte Kazakistan’a doğru yola çıkmak üzere olacağız. Dünyanın en büyük 9. ülkesine, eksi 10’lara gidiyoruz. Eski Sovyet ülkeleri arasında ekonomik olarak en gelişmişi Kazakistan. Bu da Orta Asya’daki en yüksek standartlar anlamına geliyor. Ülkenin en büyük kenti Almatı. Almatı’nın Avrupa’daki şehirlerin bir reprodüksiyonu olduğunu duydum. Büyük meydanlar, şık kafeler ve canlı bir gece hayatı varmış. Başkent Astana ise mimariyi alabildiğine özgür bırakmasıyla meşhur. Mimari denince akla ilk gelen ise temelini Nazarbayev’in 2006’da attığı ve 2010 yılında inşaatı tamamlanan Han Şatır. Dünyanın en büyük çadırı olarak tanımlanan bir alışveriş ve eğlence merkezi burası. İnşaatını da bir Türk firması yapmıştı. Vaktimiz olursa görmeye çalışacağım...

Lahanadan lazanya

Beslenme meselesi önemli. Son yıllarda bu konu üzerine epey düşünür ve konuşur olduk. Bu köşeyi takip edenler benim yemek merakımı bilir. Yemek üzerine okumak, yemek programları izlemek, yemek için seyahat etmek ve yemek pişirmek benim terapim. 1.5 yıldır bu merakım üzerine televizyon programı da yapıyorum.
Geçenlerde kapıya hazır yemek gönderen yeni bir yer keşfettim . Evet, böyle şirketlerin sayısı son yıllarda çok arttı ve epey bir kısmını denemiş biri olarak pek de gönderdiklerinden etkilendiğimi söyleyemem. Ama ‘habit’i beğendim. İlker Çağlayan kurmuş, kendi de o yemeklerden yiyor ve beslenme danışmanlığı yapıyor. Onun sayesinde bal kabağı çorbasının içine hindistan cevizi sütü eklemeyi keşfettim mesela. İnanılmaz... Bir de lahana yapraklarını makarna niyetine kullanıp lazanya yapmışlar. Bayıldım... Teşvik etmek gerek diye düşündüm... En azından glütensiz ve laktozsuz beslenmeyi birkaç günlüğüne deneyin derim, insan uçuyor gibi hissediyor...

Ve Tanrı Marion’u yarattı

Brad Pitt ve Marion Cotillard’ın başrollerini paylaştığı ‘Allied’ (Müttefik) adlı filmi cuma akşamı izleyebildim. Malum, Angelina Jolie&Brad Pitt evliliği bu film yüzünden bitmiş, Cotillard, Pitt’in hayatının da başrolüne yerleşmişti.
Yönetmenliğini, başta ona Oscar’ı getiren Forrest Gump olmak üzere birçok filmden tanıdığımız Robert Zemeckis’in yaptığı film başladığı andan itibaren insanı kendine mıknatıs gibi çekiyor. Ama bu, yapımın kendisi kusursuz ya da kurgu mükemmel olduğu için olmuyor. Marion Cotillard’ın tılsımı sayesinde oluyor. Bir de ikilinin arasındaki çekim öyle gerçek, öyle seyirciye geçiyor ki...
Marion Cotillard’ı Edith Piaf’ı canlandırdığı ‘La Vie en Rose’ filminde keşfetmiş, ‘Nine’da hayranlıkla izlemiş, ‘Midnight in Paris’te onu görünce filme daha çok ısınmıştım. Ancak ‘Allied’ta adeta büyülendim. Bir insanın havasının neden kaynaklandığını açıklamak çok zor. Yıldız kumaşı demek gerek herhalde... Filmi muhakkak izleyin...