Fenerbahçe 8’de 7 galibiyetle bir kazanma alışkanlığı elde etti. Üstelik rakiplerin biri Şampiyonlar Ligi, üçü Avrupa Ligi temsilcisiydi. Pereira bolca sistem denedi, ama Shakhtar’a karşı 4-3-3’ü tercih edecek gibi... 3 resmi maçını penaltı dışında gol yemeden kazanan, son 10 dakikalarda 4 gol atan Shakhtar, Fenerbahçe’yi uyutup son çeyrekte indirmeye çalışacak. Bu maçta Pereira’nın hedefi 1-0 olmalı. Lucescu’ya karşı hiçbir maç 75’te bitmez, son düdüğe kadar uyanık olunmalı.

Son iki sezondur Fenerbahçe’nin hazırlık kamplarının çok faydalı olmadığını biliyoruz. 2013 yazında Ersun Yanal ismi çok geç açıklanmış, kamp programı yetersiz kalmıştı. İsmail Kartal’ın 2014 yazındaki talihsizliğiyse şampiyon bir takım teslim alması ve ekibe kendi imzasını atma adına ayarları bir süre bozmuş olmasıydı. Bu sezonsa, planlama mükemmele yakın. 8 ciddi transfer çok erken bitirildi, hazırlık maçlarına 7’si yetiştirildi. Müsabaka vitesi yavaş yavaş arttı, 3 hafif, 1 orta seviyenin ardından 4 ciddi rakiple oynandı. Şampiyonlar Ligi temsilcisi Olympiakos, sakatları Maniatis ve Botia dışında aslarını kullandı. Dnipro, iki ay önce Avrupa Ligi finalinde ilk 11 oynayan 8 oyuncuyla sahaya çıktı. Bu yılın Avrupa Ligi yarışçılarından Marsilya, Thauvin ve Batshuayi dışında ideal 11’iyle oynadı. Portekiz’in baş altı büyüğü Guimaraes de aslarla sahadaydı. Sonuçta 4 ciddi rakibe karşı alınan 3 galibiyet, bir özgüven enjeksiyonu demek. Olympiakos ve Marsilya gibi iki ciddi rakibe bir an bile kazanma umudu verilmemesi, önemli bir mental kazanç. Ama Dnipro’nun rakibi uyutan ve kontra atak arayan anlayışıyla kazandığı maçı da yabana atmamalı, çünkü Lucescu muhtemelen Fenerbahçe’nin bu yarasını kaşımaya çalışacak.

Haberin Devamı

Pereira, aynı Pereira

Guimaraes maçının 15’inci dakikasıydı... Müsabakaya Diego göbekte başlamıştı, hazırlık kampında ilk kez on numara değil, merkez orta saha oynuyordu. Savunmaya yardım etmeye çalışıyor, çırpınıyor, sinirleniyor fauller yapıyordu. Pereira, oyunun bir an durmasını fırsat bilerek Diego’yu yanına çağırdı, uzun uzun konuştu. Sonrası, Diego için yeni bir dönemdi gerçekten. Daha sakin, daha olgun. Geriden top aldı, oyun kurdu. Top kazandı, ama kendini yerden yere atarak değil, ayakta kalarak. Fenerbahçe’nin 8 maçlık kamp programını yıldız olarak tamamlamasında, Pereira’nın ona yıldız olduğunu hatırlatmasının faydası olduğu kanaatindeyim. Zaten o maçın ikinci yarısında sahada 3 Brezilyalı (Diego, Fernandao, Souza), 3 de Portekizli (Alves, Meireles, Nani) olmak üzere anadili Portekizce olan 6 adam vardı. Pereira’nın aynı dili konuştuğu adamlara enerjisini geçirdiği çok net. Bu konuda bir başka güzel örnek de Olympiakos maçında yaşandı: Bir ara geriye yardımda yetersiz kalan Nani’nin 15’inci dakikadaki korner dönüşü kontra atağa ilk yetişen adam olup Pardo’yu durdurması, hocayla arasındaki iletişimin bir sonucuydu yine.

Haberin Devamı

Pereira, aynen Porto’daki gibi, Olympiakos’taki gibi enerjik, coşkulu. Saha kenarında yerinde duramıyor, gollere en çok o seviniyor. Ketum bir karakter değil, özellikle basın açıklamalarını Portekizce yapmaya başladığından beri çok şey söylüyor, kamuoyuyla bilgi paylaşmaktan çekinmiyor. 13-14 adamla değil, 20-21 adamla sezonu götürmek istiyor. Geçen yıl Olympiakos’un başında sahaya çıktığı 18 lig maçında sadece bir kez, Asteras’a karşı önceki haftanın 11’ini korumuş. Fenerbahçe’de de hazırlık maçlarında, 4-4-2, 4-2-3-1, 4-3-3, her şeyi denedi. Maçtan maça ve maç içinde çok sayıda formasyonu, çok sayıda oyuncuyla test etti. Sadece son iki maçta, Olympiakos ve Marsilya önünde Shakhtar provasına döndü. Göbekte sağdan sola Meireles-Mehmet-Diego, ileride de Nani-Fernandao-Sow ile 4-3-3’ü keskinleştirdi. Zaman zaman Diego ortanın soluna geçip Sow’la forvet ikilense de, ana plan galiba 4-3-3...

Haberin Devamı

İlk 11’in 9’u belli

Fenerbahçe kalesinde Volkan, geçen yıldan bile rahat gözüküyor, çünkü Fabiano sarı-lacivert günlerine çok kötü başladı. Geçen yıl Porto’yla 27 lig, 9 Şampiyonlar Ligi maçı oynayıp bunların 24’ünde kalesini kapatan bir kaleciye kötü kaleci denmez. Ama Fenerbahçe’yle startı berbattı doğrusu. Zob Ahan maçında ayağında gevelediği top, Sivas’ta yediği birbirinden kötü 2 gol, Guimaraes’ten yediği basit frikik, ona en azından şimdilik güvenemeyeceğinizin göstergesi.

Evet, 8 hazırlık maçının 6’sında gol yenmesi endişe verici... Ama Kjaer-Alves uyumu da her geçen gün arttı. Alternatifler Kadlec’le Ba’nın bu ikiliyi zorlayamayacağı açık. Ba, 1,97 boyuyla hava topları için ciddi bir silah. Ama Batuhan karşısındaki perişan halini görünce, bu ligde işinin kolay olmadığı anlaşılıyordu. Fenerbahçe’nin şu anda en iyi pozisyonu bekleri. Takımın en rahatları sanılan Gökhan da Caner de rahat değiller artık. Şener, kulübenin en dişlisi. Hücuma çok etkili çıkıyor. Hasan Ali de Pereira’nın prensi. Ve doğrusu Shakhtar maçında 11’de o olursa şaşırmayacağız. Çünkü birçok maçta Gökhan geride kalırken, Hasan Ali bindirdi çizgiye. Caner’i gerileten ufak detaysa, bu yıl frikikleri çok paylaşmak zorunda kalması. Nani vurulacak her yere gidip vurmak istiyor. Diego da frikikten golle başladı. Doğal olarak Caner’e daha uzak mesafeli toplar kalıyor bu sene.

Orta alanda Mehmet Topal ve Diego’nun formaları garanti gibi. Sadece bu üçlünün sağ kolu Souza mı Meireles mi olacak, onu 28 Temmuz’da göreceğiz. Souza’nın kaliteli bir oyuncu olduğu ortada. Ama bu durağan ve sorumluluk almayan haliyle, Meireles’i kesmesi zor. Alper iyileşince, o pozisyonun güçlü bir adayı da o.

Bu Temmuz’da Sow’u orucun da durdurmadığını not etmek gerek. İnanılmaz faydalı, inanılmaz istekli. Diego’yla birlikte kampın yıldızı o. Fernandao ve Nani’yle birlikte Salı akşamı Kadıköy çimlerinde gol arayan onlar olacaklar. Sistem bazen Sow’un solda olduğu bir 4-3-3, bazen de Diego’nun dörtlünün soluna kaydığı bir 4-4-2 gibi gözüküyor. Ama her halükarda Diego da Sow da etkililer.

Son tahlilde Shakhtar önünde 11’in 9’u belli gibi. Pereira’nın sahaya Souza-Meireles ve Caner-Hasan Ali ikilililerinden hangileriyle çıkacağını sanırım Salı gecesi göreceğiz.

Kampın eksiği geride rekabet

Fenerbahçe’nin bu alternatifli kadrosunda rekabetin en eksik olacağı pozisyonlar kale ve savunma göbeği. Fabiano’nun bu kadar moralsiz başlaması, Volkan’ı Mert kadar bile tehdit edememesi demek. Kadlec bildiğiniz gibi, Ba da bu seviyenin oyuncusu olduğunu henüz ispat edemedi. Fenerbahçe, komple bir Şampiyonlar Ligi takımı olmak istiyorsa, Fabiano ve Ba’ya değil, samimiyetle rekabet edecek birer kaleci ve stopere ihtiyaç duyuyor.

Goller, Kadlec-Ba varken geldi

Aslında hazırlık döneminde Fenerbahçe’nin kötü gözüken savunma performansında, göbekteki denemelerin de etkisi var. Son 7 ciddi maçta engel olamadığı 7 golün 5’ini, yedek ikili Kadlec-Ba sahadayken yedi Fenerbahçe. Kulübe ikilisi sahadayken 32 dakikada bir gol gördüler filelerinde. As ikili Alves-Kjaer’in ise sahada bir aradayken verdikleri açık sayısı iki.

Shakhtar’ın kod adı istikrar

Lucescu’nun Shakhtar’ı da Fenerbahçe gibi sezonu erken açtı. Haziran sonunda Avusturya’da başlayan, Polonya ve İsviçre’de devam eden kamp ve 7 hazırlık maçı sonrası hazır gözüküyorlar. Süper Kupa’da Dinamo Kiev’i, ligde de Oleksandriya ve Volyn’i devirerek transferde sessiz kalmalarının istikrarlarını bozmayacağının sinyalini de net bir biçimde verdiler.

Yaz transfer döneminde takımdan ayrılan santrfor Luiz Adriano’nun yerinde artık Gladkiy var. Yeni takımı Bayern Münih’le muhteşem bir Valencia maçı oynayan Douglas Costa’nın boşluğunda Marlos da sezona çok iyi başladı. Ama Shakhtar’ın bu yılki en büyük skor silahı, Gladkiy’in boşalttığı alanlara giren Alex Teixeira. Hazırlık kampında Sion’a, ligde Oleksandriya ve Volyn’e ikişer gol atan Brezilyalı, Mehmet Topal’ın göz hapsinde olmak zorunda. Lucescu’nun vazgeçilmezi Alex Teixeira, ilk 3 resmi maçın tamamında 90 dakika sahada kalan tek ofansif oyuncu.

Lucescu’nun bu tür maçlardaki planıysa tanıdık... Rumen teknik adamı Galatasaray’la Şampiyonlar Ligi’ndeki Monaco, Sturm Graz, ya da Beşiktaş’la Lazio, Sparta Prag maçlarından hatırlayanlar onunla karşılaşmanın avantajlarını-dezavantajlarını bileceklerdir. Deplasmanda ciddi bir rakibe karşı, kontrol oyununu tercih eder, son 10-15’lerde tehlikeli bir takıma dönüşür. Bu sezon kaybettiği yıldızların etkisiyle sabrı daha da derinleşmiş, Dinamo’ya 2, Oleksandriya ve Volyn’e birer golü son 10 dakikalarda attılar. Fenerbahçe’nin de son dakikalara 1 farklı galibiyetle girmesi halinde çok dikkatli olması, bir çuval inciri berbat edecek bir kontra gole müsaade etmemesi gerek.

Lucescu’nun zayıf karnı sol çizgi

Mircea Lucescu’nun Shakhtar’ı bu yıl 3 resmi maça da 4-2-3-1 düzeniyle çıktı. As kalecisi Pyatov Dinamo önünde yoktu ama Kanibolotsiky de onu aratmadı. Savunma dörtlüsünde sağda hafif hastalığı bulunan Srna, göbekte Rakitskiy ve Ordets favori gözüküyor. Ama sol bekte Lucescu da ideali bulabilmiş değil. Şu ana kadar oynanan 3 resmi maçta 3 farklı sol bek kullandı: Ismaily, Azevedo ve Shevchuk...

Orta üçlünün defansif rollerinden biri Fred’in. Fred’in partner adaylarından Stepanenko biraz daha defansif, Kovalenko ise ofansif seçenek. On numara pozisyonunun bankosu, takımın beyni Alex Teixeira. Sağ açıkta Marlos favori, Türk sporseverlerin yakından tanıdığı Dentinho’ya Lucescu genelde son çeyrekte şans veriyor. Sol açıkta, aynen sol bekte olduğu gibi net bir kararı yok henüz. Taison favori, Bernard plase.

Bu yıl Luiz Adriano’nun yokluğunda birinci santrfor Gladkiy, alternatifiyse yeni transfer Eduardo olacak. Lucescu takıma geri getirdiği Eduardo’ya maksimum dakika vermeye çalışıyor, dolayısıyla Kadıköy’de ikinci yarıda oyuna girme ihtimali onun da Dentinho ve Bernard gibi kuvvvetli.

Anahtar detay

Shakhtar’ın geçen yılki Şampiyonlar Ligi istatistikleri, Fenerbahçe’ye karşı nasıl oynayacaklarının da göstergesi gibi: OPTA verilerine göre Lucescu’nun ekibi geçtiğimiz sezon Devler Ligi’nin en az pas yapan (3374) ve en az şut atan (56) takımı. Üstelik pres alışkanlıkları da yok, topları geri kazanma bölgesi, 32’nci metreye, yani kendi sahalarının ortalarına tekabül ediyor. Ama 2014-15 Devler Ligi temsilcisi 32 takım içinde en yüksek gol yüzdesine (%27) onlar sahipler: 56 şut, 15 gol...

Bu film 75te bitmez