Beşiktaş’ın son üç maçta Rize’ye kaybettiği puan sayısı 6. Geçen sene Antalya’ya ve Karabük’e de toplam 10 puan verilmişti. Hatta ligdeki iki Antalya-iki Karabük maçında gol dahi atılamamış, iki müsabaka golsüz biterken diğer ikisi Diarra ve Eneramo’nun golleriyle hiç birşey oynanmadan kaybedilmişti.
Beşiktaş bu maçlarda kötü mü oynadı? Hayır... Rakipler galibiyet hak edecek fantastik bir kalite mi sergiledi? Asla. Özellikle Aybaba’nın Antalya’sı ve Kafkas’ın Karabük’ünün büyük takımlara karşı oynadıkları klasikleşmiş bir top vardı sahada: Blok halinde muazzam bir savunma grubu. 8’li-9’lu bloğun içini neredeyse deliksiz olarak doldurma. Bloğun içinde 90 dakika tek bir boşluk vermeme, tek bir sızıntıya müsaade etmeme. Futbol yok, oyun yok, pozisyon yok. Yani aslında Türk futbolunda Ziya Doğan’la, Samet Aybaba’yla, Abdullah Avcı’yla başka birçok benzer mantalite ile onlarca defa, yüzlerce defa izlediğimiz sahneler.
Böyle bir futbol oynamak ayıp mı? Değil tabii ki. Ama bir büyük takım olarak böyle bir oyuna karşı bir değil, iki değil, üç değil, sekiz kere-on kere çare bulamıyorsanız; ısrarla ve defaatle aynı tuzağa düşüyorsanız o noktada bir sıkıntı var demektir. Bilic, böyle bir rakiple, böyle bir futbol anlayışıyla Premier Lig’de karşılaşmamış olabilir; Hırvatistan’ın başında böyle bir sınav vermemiş olabilir. Ama Spor-Toto Süper Lig, temas ligidir, mücadele ligidir, yıldırma ligidir. Büyük takımlar tarih boyunca bu oyuna karşı akıl ürünü çareler bulmaya çalışmışlardır. Bu çareler için maç öncesi çalışılır, kafa yorulur. Bir değişik duran top organizasyonu, rakibin bir zayıf halkasını önceden tespit edip üstüne gitme gibi çözümler üretilir. Ve maç, tek bir sihirle 1-0’la eve götürülebilir. Tabii ki öncesinde bir çalışma yapılırsa...
Belli ki Bilic’in Türkiye Ligi’ni tanıyan, Aybaba’yı tanıyan, Avcı’yı tanıyan bir arkadaşa, bir dosta, ön çalışma ve analiz yapacak bir Türk antrenöre ihtiyacı var. Bu isim İlhan Mansız mı bilemiyorum. Ama bir analist yardımcıya ihtiyacı olduğu kesin.
Ve son vuruşlar...
Beşiktaş’ın son iki yılda kronikleşen bir başka mühim sorunu da son vuruş kalitesizliği. Gökhan Töre’nin son vuruşları felaket. Olcay, yüzde 30’larda. Pektemek’in, Cenk’in, Kerim’in hepsinin son vuruş konusunda gelişmeye ihtiyacı var. Üstelik yeterli çalışmayla, çok tekrarla pekala son vuruşlar da geliştirilebilir. Belki yetenek artırılamaz, ama çok tekrarla meleke kazanılabilir.
Zamanında böyle bir problem yaşayan Lyon da, efsanevi golcüsü Sony Anderson’u sırf forvetleriyle çalıştırmak için teknik kadroya katmıştı. Evet Bilic önemli bir futbolcuydu ama savunmacıydı. Belki onun da teknik kadrosunda bir gol vuruşu ustası olsa, şimdiye kadar Gökhan’ı-Olcay’ı-Pektemek’i bu konuda geliştirebilirdi.
İlhan Mansız, bu işe de yarayabilir pekâlâ... Ya da başka bir isim, Feyyaz olur, Ali olur, ne bileyim belki Tümer olur. Ama bir son vuruş ustası, Gökhan’ı-Olcay’ı yüzde 20 geliştirse, Beşiktaş’ın hanesinde sezon sonunda 15-20 gol fazla yazabilir. Bu da şampiyonluk demektir belki, belki de Avrupa Ligi yarı finali demektir.
Bilic’e bir yardımcı gerekli. Ve bence yönetimin bu konuda hızlı davranmasında, vakit kaybetmemesinde fayda var.

Haberin Devamı

Kaan Ayhan
Daha 19 yaşında. 10 Kasım’da 20 olacak... Bu sezon Schalke ile 4 Bundesliga, 1 Şampiyonlar Ligi maçının tamamında 11’de oynadı. Hannover ve Bayern Münih önünde sağ bek, Gladbach, Chelsea ve Frankfurt’a karşı stoperdi. Geçtiğimiz Mart’ta Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’e karşı da ön libero, Mayıs’ta Freiburg’da sol bek oynamıştı! Yani son derece çok yönlü, son derece güvenilir bir genç... Savunmanın göbeğinde ayağına top yakışan adam bulmanın çok zor olduğu bu dönemde, cesaretiyle ve kalitesiyle dikkat çekiyor.
Halen Türkiye Ümit Milli Takımı’nın da
formasını giyiyor ve ben çok kısa zamanda
A Milli Takımı’nda da Ozan Tufan gibi ekstra bir etki bırakacağına
inanıyorum doğrusu.

Haberin Devamı


Ve Levin Öztunalı
Haftanın bir başka heyecanlandıran gurbetçisi de, Levin Mete Öztunalı idi. Uwe Seeler'in torunu, Leverkusen’de iki haftadır sol açık başlıyor ve sadece 18’inde olmasına rağmen Roger Schmidt’in gözdelerinden. O, Almanya alt yaş grubu milli takımlarında yer alıyor ama henüz A Milli olmadığı için Türkiye’yi seçmesi de söz konusu olabilir tabii.
Hangi ulusal formayı seçerse seçsin, belli ki ilerleyen yıllarda zevkle izleyeceğimiz ve gururlanacağımız bir genç de Levin olacak.

Haberin Devamı