Geçtiğimiz Haziran’da Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen Avrupa Ümitler Futbol Şampiyonası’nı takip edebildiniz mi bilmiyorum. Miloseviç’li İsveç’in şampiyon olduğu, Portekiz’in Almanya’nın harika jenerasyonunu beşlediği, Sporting’li Carvalho’nun yıldızlaştığı bir şampiyonaydı bu. Türkiye, eleme grubunda sondan ikinci olarak katılamamıştı bu turnuvaya. Daha acısı ise, 20 kez düzenlenen bu şampiyonaya sadece bir kez (2000’de) katılabilmiş olmamız. Oradan da tek bir puan almadan elenmemiz.

17 ve 19 yaş turnuvalarında nispeten iyi gözükmemize rağmen ümitler düzeyinde bu kadar silik olmamızın nedeni açık: Ümit milli takımlar bu turnuvalara (elemeler başlarken 21 yaşını doldurmamış olma koşulundan dolayı) 23 yaş altı oyuncularla gidiyorlar. Batı Avrupa’da 22-23 yaşındaki oyuncu, kendi takımında genelde şans bulan oyuncu. 2015 Avrupa Ümitler Şampiyonası’nda İsveç kadrosunda yer alan tam 11 futbolcu, A milli formayı da giymiş oyunculardı. Bu sayı Danimarka’da 10, Portekiz’de 8, Almanya’da 6 (Ter Stegen, Arnold, Günter, Volland, Ginter, Max Meyer), İngiltere’de 5 (Butland, Jenkinson, Stones, Harry Kane, Chambers) olarak gerçekleşti. Türkiye Ümit Milli Takımı’nın cuma akşamı Belarus’la karşılaşan kadrosunda daha önce A milli olmuş oyuncu sayısı yalnızca iki idi: Salih ve Enes. Bu arada ikisinin de A milli olma sayıları 1 (yazıyla bir).

Haberin Devamı

Sorun açık: 20-21 yaşlarında potansiyelini ispat etmiş oyuncu İngiltere’de-Almanya’da-Portekiz’de-İsveç’te kulübünde formayı erken alıyor. Kulübünde formayı alınca, milli takıma da seçiliyor doğal olarak. Türkiye’de bu yaşlarda forma alınamıyor maalesef.

***

Türkiye’de genç futbolcuların bu yaşta forma alamamasını bin farklı sebeple açıklayabilirsiniz: Başarı baskısı diyorlar genelde (Sanki bu baskı Almanya’da- İngiltere’de yokmuş gibi!)... Antrenörlerin vizyonsuzluğu diyebilirsiniz ya da yöneticilerin sabırsızlığı... Gençlerin çabuk havaya girmesi diyebilirsiniz ya da çok para kazanmaları. Hepsi de birkaç ölçü haklıdır şüphesiz. Ama esas mesele, bu gençleri birkaç yıllığına da olsa koruyup kollamayan sistemdir aslında.

Haberin Devamı

Meslek hayatım boyunca yabancı kısıtının karşısında durdum, her zaman serbest rekabet ortamı cephesinde oldum. Bana göre bu ligde yabancıyı alt edip formayı alamayan yerli, uluslararası müsabakada da o yabancıyı yenemez zaten.

Yalnız bir detayı da unutmamak gerektiğini yıllarca dilim döndüğünce ifade ettim: Genç oyuncuya en azından 22’sine kadar tecrübeli rakibiyle rekabet edebileceği koşulları da oluşturmak lazım. Süper Lig takımlarının 18 kişilik kadrolarına 21 yaş altı altyapı oyuncusu koyma zorunluluğunun kaldırılması büyük bir hata. Yeni düzene göre 28 kişilik kadroda 4 Türkiye altyapılı oyuncu (yaş sınırı olmaksızın) yeterli. Yani kulüpler 31 yaşındaki Sabri’yle de doldurabiliyor bu kontenjanı! Oysa 28 kişilik kadroda (22 yaş altı) 5, ilk 18’de de 2 oyuncu zorunluluğu koysaydınız, en azından Salih’leri, Enes’leri, Uygar’ları, Sinan’ları belli bir yaşa kadar kollamış, rekabete hazırlamış olurdunuz.

Bu konuda yapılabilecek bir başka basit rötuş da şu: Maç kadrolarını 18 kişiyle sınırlamaz, Serie A’da olduğu gibi 23 kişiye kadar artırabilirsiniz. Böylece genç oyuncular hiç olmazsa evde değil kulübede oturur, gerektiğinde de dakika alabilirler. Zaten Salih’in Roma’da asist yapabilmesinin altında da bu 23’lük kadro sırrı var.

Haberin Devamı

Bence Türk futbolunun Süper Lig ve 1. Lig maç kadrolarını 23’e çıkarması, kısa vadede yapılabilecek en büyük devrim olur.

Altınordu’da bir çılgın

Haftalık köşeyi altyapı yaramıza ayırmışken, yandaki tavsiyelere ihtiyacı olmayan çılgın bir kulübü de pas geçmemek gerek: Çılgın Seyit Mehmet Özkan’ın çılgın Altınordu’su! İzmir’de U7’den U19’a 67 okulda 6 bin gençlik dev bir altyapı ordusu yetiştiriyor Altınordu. Üstelik dertleri sadece yıldız futbolcu üretmek değil, mottoları “iyi birey, iyi vatandaş, iyi sporcu”.
PTT 1. Lig’deki üstyapı kulüpleri, iki senede iki lig yükseldi, yabancısız kadrolarıyla play-off’un eşiğinden döndü. 4 sezondur aynı hocayla, Hüseyin Eroğlu ile çalışıyorlar. U18 takımları, geçen yılın U19 liginin lideri. U17 takımları da şampiyon. Geçtiğimiz hafta Selçuk’ta “U15 Kalimerhaba Cup” organizasyonunu İbrahim Seten, Mehmet Arslan, Ömer Uzun dostlarımızla takip ettik; bir haftadır orada izlediğimiz çılgınlığı anlamaya çalışıyoruz sanırım!
Almanya’nın 2000’lerin başında yaptığı altyapı devriminin bugünkü sonuçları ortada. Brezilya’14’ü şampiyon bitirdiler, bence Fransa’16 ve Rusya’18’in de en büyük favorisi onlar. Türkiye’nin altyapı devrimi içinse sanırım Altınordu modelinin fark edilmesini ve ürün almasını bekleyeceğiz.