Brezilya’daki tutucu görüntülerinden sonra Hiddink’le birlikte hücum futboluna geçtiler,
sonuç hüsran oldu: Elemelerde en az faul yapan ve en yüksek pas isabetiyle oynayan takım Hollanda. Ama ülke, takımın kalitesinin bu oyuna uygun olmadığını, Hiddink’in yerine
Koeman’ın gelmesi gerektiğini düşünüyor. Koeman baskısı altındaki Hiddink de çok huzursuz...

Koemanın laneti var2010 Dünya Kupası elemelerinde 10’da 10 yaptılar. Güney Afrika’da final oynadılar.
Euro 2012 elemelerinde 9’da 9 yaptılar, son prestij maçını ihtiyacı olan İsveç’e verdiler sadece.
2014 Dünya Kupası elemelerinde 10 maçta 9 galibiyet, tek beraberlik aldılar.
Brezilya’da sükseli bir dünya üçüncülüğü kazandılar.
Son sükseli turnuvanın kahramanı Louis Van Gaal, Manchester’ın yolunu tuttu; kamuoyu Koeman’ı istediği halde takımın başına 70’ine merdiven dayamış Hiddink geldi... Dünya Kupası’nda 5’li savunmayla kontra atak anlayışını benimseyen, deyim yerindeyse haddini bilen bir görüntü sergileyen Hollanda’nın yerini büyük takım davranışı gösteren bir Hollanda aldı. Ve sonra küçük çaplı bir felaket başladı...

Hiddink’in ilk maçında, Bari’de İtalya’ya karşı 10 dakikada 2-0 geriye düşülmesi çok önemsenmemişti. Ama 5 gün sonra Çekler’e 2-1 kaybedince meselenin ciddiyeti anlaşıldı. Bir geçiş süreci yaşanıyordu ve Hollanda futbolunun bu geçişe ihtiyacı olup olmadığı tartışılıyordu. 10 Ekim’de Kazaklar’a karşı 1-0 geriye düşüp kazanabilen Hollanda, gazetelerdeki sert uyarılara rağmen 13 Ekim’de de aynı 11’le sahaya çıkıp İzlanda’ya kaybedince homurdanmalar arttı. Kamuoyu Hiddink’i istemiyordu; tecrübeli teknik adam da resti çekti: “Beni kovmanıza gerek yok, Letonya’ya yenilirsek istifa edeceğim” dedi.

Hücum gerekiyor
Korkulan olmadı. 12 Kasım’da Meksika’ya hazırlık maçında 3-2 kaybettiler ama dört gün sonra 6 dakikada gardını düşürdükleri Letonya’ya altı gol atınca yalancı bahar geldi Hollanda’ya... Son iki maçta Sneijder’ı orta üçlünün solunda oynatan Hiddink, Letonya’ya karşı yetenekli virtüözü 10 numaraya kaydırdı; çift santrforlu düzene döndü. Son dünya üçüncüsü, yarım düzine golle moral buldu Amsterdam’da. Türkiye’ye karşı da Letonya düzenini uygulayacaklarını tahmin ediyorum ben.

Altı gollü Letonya galibiyetine rağmen sorunlar büyük: Meksika karşısında yenen üçüncü golde savunmanın düştüğü komik durumun üstüne Hiddink, defans oyuncularının yetersiz olduğunu savundu: “Elimizde iyi savunmacılar yok. Malzemenin harika olmadığını kabul etmemiz lazım”
Arjen Robben de takımda arkadaşlığın çok üst düzey olmadığını itiraf etti: “Her başarısızlıktan sonra birbirimize parmak sallamaktan vazgeçmemiz lazım. Takım duygusunu kaybediyoruz”
Bugünün her iki antrenör için özeti şu: Hem Hiddink hem de Terim, çok kırılgan bir noktadalar. Türk Milli Takımı gibi Hollanda da takım görüntüsünden uzak ve bir erken golle dağılabilecek noktada. O yüzden bu maça milli takımın hücum ederek başlaması gerekiyor bence.

Haberin Devamı

Caner Erkin ortalayacak veya uzaktan vuracağız

Haberin Devamı

Kalecileri Cillessen, uzaktan şutlarda hata yapabilen bir isim. İlk 4 maçta hiç iyi değildik ama en azından uzaktan şut atabiliyoruz. Bu alanda 28 uzaktan şutla Almanya’yı takip ediyoruz elemelerde. Orta üçlüde oynamalarını beklediğim Mehmet Topal, Ozan Tufan, Selçuk İnan ve Hakan Çalhanoğlu, zaten klasik şut silahları. Özellikle Hakan’ın şut özelliğinden faydalanacağımızı umuyorum. Son bölümde bir başka şut silahı Mehmet Ekici’yi de kullanabiliriz pekala.
4 maçlık görüntümüze bakılırsa genellikle soldan hücum ediyoruz ve Caner’in ortalarından medet umuyoruz. Caner, elemelerde Srna’dan sonra en fazla orta yapan oyuncu.
Caner’in en güzel özelliklerinden biri de sıfıra indiğinde kafasını kaldırması ve gerekirse geriye yerden paslar atabilmesi. Hatta bu konuda Mehmet Topal’la da iyi bir telepatileri mevcut. Caner kenardan girdiğinde Mehmet’in, Ozan’ın, Hakan’ın, Selçuk’un, kim oynuyorsa onun yay üzerinde fırsat araması gerek.

Haberin Devamı

Golleri erken yiyorlar

Elemelerde yedikleri 5 golün dördü ilk yarıda geldi. 10’uncu dakikada İzlanda, 17’de Kazakistan, 22’de Çek Cumhuriyeti çözdü Hollanda savunmasını. Bizim de tarihi klişelerden, ilk 30’u gol yemeden bitirelim ezberinden kopmamız gerek. Hücum ederek başlamamız lazım.
Arjen Robben sakat. OPTA verilerine göre elemelerde 4 maçta yaptıkları 75 hücumun 30’u onun üstünden gelişti. Son 7 golün 4’ünü ya attı, ya pasını verdi. Onun yokluğu önemli eksiklik. Ama aynen Dünya Kupası elemelerinde eşleştiğimiz gün olduğu gibi hava üstünlükleri inanılmaz. Hâlâ çok rahat kafa golleri atıyorlar. Bu elemelerde Van Persie’nin, Huntelaar’ın ve De Vrij’ın kafa golleri var. Wolfsburg’da müthiş bir çıkış yakalayan Bas Dost da Van Persie’nin yerine oynarsa önemli bir hava silahı. Terim’in elindeki stoper havuzu çok kısıtlı ve tercihlerini hava üstünlüğü olanlardan yana kullanması gerek. Terim, Ömer Toprak’ı göz göre göre yok ettiğine göre şu anda Serdar Aziz ve Ersan favoriler gibi.
Dünya Kupası’ndaki karşılayan görüntülerinden çok uzaklar, artık topla çok oynuyorlar. Dört eleme maçında yüzde 91,1 gibi fantastik bir pas isabetleri var. Ama kaybedince sert değiller. Dört maçta 9 faul ortalamasıyla oynuyorlar ve bu alanda son sıradalar. Eğer Hollanda’dan hücum halinde top kazanabilirsek, faulle kesmeme ihtimalleri yüksek. Gökhan Töre’nin hep uyanık kalması ve en uçta kontra atak fırsatlarını kullanması lazım.