İLK YARI KARNESİ
2) BEŞİKTAŞ

Beşiktaş’ın 2014-2015 sezonu ilk yarısında oynadığı futbolla alakalı hemen herkes mutlu. Sonuçlar ne olursa olsun, genç ve iştahlı bir kadroları var, yürekten oynuyorlar, hep daha fazlasını istiyorlar.

Süper Lig’de geçen sezonun başından beri görevini sürdürebilen 3 hocadan biri olan Biliç, artık turnuvanın tecrübelilerinden! Üstelik de Biliç’le Beşiktaş arasında eşit bir birliktelik sağlandı: Ne Biliç’in kariyeri Beşiktaş’tan, ne Beşiktaş’ın CV’si Biliç’ten çok üstün. Güzel adam-güzel kadın evliliği gibi, dengeli bir ilişki bu. Bu denge hem Biliç’e özgürlük, hem de ekibine çalışma disiplini getirdi. Ve bu birliktelikten hem Beşiktaş hem Biliç kazandı daha şimdiden.

Haberin Devamı

Beşiktaş’ın iyi futbolunu tam anlamıyla puan tablosuna yansıtamamasının altında ise iki güçlü neden yatıyor: Birincisi, 1-0’lık-2-0’lık galibiyeti oynama becerisindeki eksiklik. Özellikle Mourinho’nun Chelseasi’nin uzmanlık alanı olan, azami kontrollü hücum anlayışı. 2014-2015’in ilk 5 ayında Beşiktaş tam 11 maçta galip durumdayken gol yedi: Eskişehir, Sivas, Erciyes, Karabük, Akhisar, Konya, Feyenoord (2 maç), Asteras(2 maç) ve Partizan’dan...

İkincisi ise mağlup duruma düşüldüğünde soğukkanlılığın kaybedilmesi. Beşiktaş ilk yarıda kaybettiği 3 maçın tamamında golü yedikten sonra bir de kırmızı kart gördü: Olcay Fenerbahçe, Gökhan Töre Erciyes, Veli de Galatasaray maçlarında takımları golü yedikten sonra gördükleri kartlarla esas fişi çeken adamlar oldular. Biliç’in takımı durum 0-0’ken ligin en iyisi. Ama skor değiştiğinde ritimleri bozulabiliyor.

Birinci hastalık tabii ki tamamen olmasa da kısmen tedavi edilebilir. Biliç, nasıl bir A planı ile öne geçmeyi biliyorsa, bir B planı ile skor korumayı da öğrenebilir, öğretebilir. Tecrübe satın alınabilir, Beşiktaş son yarım saatlerde oyuna koyabileceği, skoru tutabilecek bir adam katabilir kadrosuna. Bazen bir oyuncuyu bir-iki sezon için kadronuza katarsınız, bazen onu sadece yarım saat kullanmayı planlarsınız. Bu sezon Lampard’ın City’ye, Drogba’nın Chelsea’ye kattıkları ortada. Beşiktaş’sa her transferden 10 yıl katkı almaya çalışıyor. Bu tabii ki harika bir hedef. Ama kadro mühendisliği, bazen sadece 25 kusursuz yıldız almak değil, belki de hepsi yıldız sayılmayacak 25 kişiden bütüncül bir takım yapmak galiba.

Haberin Devamı

İlk yarının yıldızı Demba Ba

Sadece istatistiğinden dolayı değil, büyük maçların büyük oyuncusu olduğu için de Demba Ba bu kürsüde. Geçen sezon Chelsea ile çok az maç oynamasına rağmen iki kritik dönemeç, PSG ve Liverpool maçları onun sayesinde dönülmüştü. Eğer sağlığını korumayı becerirse, Beşiktaş’ın önündeki Liverpool maçları da dahil ikinci devrede kritik anlarda kritik katkısı olacağına inanıyorum Ba’nın.

En iyi transfer Jose Sosa

Biliç’in hemen her transferde olduğu gibi Sosa’da da nokta atışı yaptığını söylemek gerek. Sakin, realist, sadeci bir yıldız. Evet spektaküler işlere girişmiyor, sağa bakıp sola vermiyor; ama doğru zamanda doğru açıyla doğru hedefe vermeyi biliyor. İlk yarının sonuna doğru skor yapmaya başlaması da önemli avantaj.

Haberin Devamı

En kötü transfer Jermaine Jones

Beşiktaş’ın neredeyse kötü transferi yok ama gidenler içinde hiç olmazsa Jones’un tutulabileceğini düşünüyorum ben. Tecrübesiyle son dakikalarda kullanılabilecek, oyunu tutabilecek bir isim olabilirdi. Bu yıl New England ile MLS’te final oynadıklarını, 3 gol 6 asistlik performansını da ekleyeyim.

En iyi çıkış Veli Kavlak

Hiç şüphesiz ki Adana Demir maçındaki jestiyle hepimizin kalbini kazandı. Ama futbolunda da pas kalitesi anlamında, dikine oynama noktasında, öne gitme arzusunda gelişim var. Keşke ilk yarıyı o gereksiz kırmızı kartla bitirmeseydi...

En büyük düşüş Oğuzhan Özyakup

Oğuzhan gelişmemekte direniyor, durmakta direniyor, bu doğru. Ama Biliç’in de onu Sosa ile tercih darboğazına sokması tartışılabilir. Oysa Oğuzhan pekala Sosa ile yan yana, ya da Sosa’nın arkasında daha sık oynayabilirdi diye düşünüyorum ben. Son Galatasaray maçındaki hali, küskün gibi.

Anahtar sayı 16

Olcay Şahan, geçen sezon 21 kez oyundan çıkarılmıştı. Bu sezon da ilk 11’de başladığı 25 maçın 16’sında yine 90 dakikayı tamamlayamadı. Atletik kapasitesi yüksek, skor ihtimali yüksek. Biliç’in böyle bir oyuncuyu neden ısrarla çıkardığını anlayamıyorum doğrusu.