Ankara Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu:

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu:

16.12.2017 - 09:16 | Son Güncellenme:

.

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu:

Uluslararası Üniversiteler Konseyi (IUC) Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, liderliğiyle ve diplomatik saygınlığıyla tüm İslam ülkelerine Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan ederek, ‘şer’ olan ABD kararını ‘hayra’ çevirmeyi başardı. Önemli olan şuan da İslam ülkelerinin bu kararın arkasında cesaretle bulunabilmesidir” dedi.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmesini değerlendiren Azizoğlu, 100 yıl önce İslam coğrafyasında Osmanlı topraklarının başta İngiltere ve Fransa olmak üzere sömürge alanı ilan edildiği zaman emperyalist güçlerin içlerinde yaşayan Musevi ve Yahudi vatandaşların şerrinden kurtulmak için onlara bir devlet vaat ettiklerini ve bu devleti ise İslamin kalbi Filistin toprakları ve İslam’ın kutsal toprakları Kudüs olduğunu söyledi.
Özellikle Avrupa’da, ABD’de yaşayan o ülkenin Musevi vatandaşlarının iktisadi ve finans olarak yazılı ve görsel basında güçlü birey ve kuruluşlar olduğunu kaydeden Azizoğlu, “Ülkelerin politikalarını etkiliyorlardı. Bunlardan kurtulmaları gerekiyordu. 100 yıl öncesinden bahsediyorum. Osmanlı imparatorluğunu yıkıp İslam’ın koruyucusu olan bu büyük devleti 100 yıla yakın bir uğraştan sonra yıkmayı başardılar. Emperyalist güçlerin temel ana etkenlerinden projelerinden biriydi. Emperyalist güçlerin kapital kazanımlarına yol hartası olacak sömürge alanları oluşturmaktı. Buda İslam’ın kalbi Filistin topraklarıydı. Temel öyle atıldı” değerlendirmesini yaptı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası İsrail’in Filistin topraklarını işgal ettiğini hatırlatan Azizoğlu, 1967 yılında Arap-İsrail savaşında Suriye, Irak, Mısır ve Ürdün savaş uçaklarının ABD’nin körfeze gönderdiği gemiler tarafından kalkışına izin verilmeden İsrail, ABD ve İngiltere uçakları tarafından Müslüman ülkelerin uçaklarını birkaç saat içinde yok ettiklerini belirterek şunları söyledi:
“Bunlara baktıktan sonra ancak Kudüs’ü anlayabiliriz. Anlık bakarsak detaylarını incelemeden çok bir şey anlayamayız. Kudüs için ABD’nin aldığı kararın ana ekseninde bu vardır. ABD, içindeki Yahudi vatandaşlarını meşgul etmek için İslam coğrafyasının tam kalbinde İsrail devletiyle sömürge alanı ederek, tüm İslam ülkelerinde daha rahat hareket etmek istemektedir. Bu gayri meşru kararı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle ve diplomatik saygınlığıyla tüm İslam ülkelerine Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan ederek ‘şer’ olan ABD kararını ‘hayra’ çevirmeyi başardı. Önemli olan şuan da İslam ülkelerinin bu kararın arkasında cesaretle bulunabilmesidir. İsrail Başbakan’ı yaptığı açıklamalarda bu kararı onaylamamaktadır. Neye güveniyor, acaba sömürge alanları yapay taşeron sistemler oluşturdukları kendilerine tamamen mahkum olan İslam ülkelerindeki liderlerine mi güveniyor.”
Azizoğlu, şöyle devam etti:
“İslam toplumlarını sosyolojik olarak emperyalist güçler çok uzun yıllardır evrim derecesinde değişim ve dönüşüme tabi tuttular. Kültürel, teknolojik ve medya ile farkında olmadan bizler kendi değer, inanç ve kültürlerimizden uzaklaşıyoruz. Çok farkında olmadan başkalaşıyoruz. Türkiye’yi ele aldığımızdan Anadolu kültür ve kavramlarından uzaklaşıyoruz. İslam ülkelerine baktığımızda batı değerlerine tamamen asimile olmuş toplumlar olmaya başladık. Biz biz olmaktan çıktığımız için İslam kültürünü, imanı şehadeti ya da birlikte yaşama kültürünü çok algılamadan bir yaşamsal değişime ve dönüşüme tabi tutulduk. Bu değişim ve dönüşüm maalesef ABD, İsrail ve diğer Avrupa ülkelerinin İslam coğrafyasını kendi sömürge alanı gibi görmelerini vesile oluyor. Türkiye gibi cesur bir lider ve güçlü bir ülke İslam değerlerine mazlum haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Bunun sonucunda tabi beden de ödüyoruz. 15 Temmuz da ödediğimiz bedel batı toplumlar için güçlü ülke ve lider istemezler. Zayıf, aciz, kendilerine mahkum ülke ve liderler istediklerinde 15 Temmuz darbesine muhatap kaldık. İslam ülkeleri Türkiye’nin bu yiğit, dik, onurlu sahiplenmesini algılarlar. Aldığımız bu kararlara sahip çıkarlar. Ya hep birlikte var olup güçlü olup geleceğe emin adımlarla ilerleyeceğiz, ya da batı toplumlarının sinsi ve alçak projeleriyle yok olup gideceğiz.”