Ümit Avcı

Ümit Avcı

umit.avci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

A Milli Basketbol Takımımız, Litvanya yenilgisi ile Dünya Kupası macerasını noktaladı. Bu şartlar altında oynanan çeyrek final ‘net şekilde’ başarıdır, herkes bu ekibi alkışlamalı.
‘Dünya Kupası yerine Avrupa Şampiyonası elemeleri mi oynasak’ düşüncesiyle kurulan, geçiş jenerasyonuna denk geldiği için kadro çeşitliliği olmayan, Ersan, Birkan, Kenan gibi isimlerin sakatlığı ile eksik kadro ile İspanya’ya gelen, yeni bir coach ve teknik ekibe emanet edilen bir takımdı Türk Milli Takımı.
Buna rağmen, son ana kadar mücadeleden ödün vermedi 17, 14 ve 12 sayı geriye düştüğü üç maçı, yürek farkıyla kazanarak, buralara kadar geldi. Çünkü herşeyden önce ‘takım’ olunabilmişti.
Litvanya maçını da kazanabilirdik aslında, üç sayı yüzdemiz biraz daha yükseğe çıkabilseydi. Tüm rakipler gibi Litvanya da ilk opsiyonumuz boyalı alan olduğu için, 5. dakikadan itibaren dış şutumuzu riske etti, sürekli içeriye yardım getirdi. Yani aslında görüntü Avustralya maçındaki gibiydi. Dışarıdan gelecek katkı kaderimizi belirleyecekti ve yazık ki dış şut isabetimiz sadece yüzde 17’ydi.
Biz de savunmada gerekli önlemleri almıştık. Turnuvanın şu ana kadarki yıldızları Valanciunas ile Motiejunas’ı boyalı alanda etkisiz hale getirmiştik. Hücum ribauntları olmasa, ilk çeyrek potayı bile göstermeyecektik. Ancak korktuğumuz başımıza geldi, iki sene Fenerbahçe Ülker’in o şutları atsın diye beklediği Lavrinovic, bir anlık savunma hatamızdan yararlanıp, potamıza 3 üçlük birden gönderdi. O andan itibaren de kontrol rakibe geçti. Geriden gelip rakibi yakalamaya alışkın milliler, öndeyken yakalanınca panikledi, panik anında iyice düşen yüzdemiz de sonumuzu getirdi. Maç sonu istatistik kağıdına baktığımızda zaten iki takım arasındaki tek fark da üç sayı yüzdesiydi.
Bir de kadro derinliği sıkıntısı var tabi. Rakip takım benchten 28 sayılık katkı alırken, bizim skorumuz 6’da kaldı. İlk çeyrekte tıkır tıkır işleyen düzen, ilk rotasyonda sekteye uğradı. Kenardan gelenler ortalamalarının da çok altında katkı verince yapacak bir şey kalmamıştı.
Oyun kurucu sıkıntısı olan Litvanya ise bu sorunu yeni Galatasaray’lı Pocius ve Daçka’lı Seibutis ikilisiyle aştı. Madem topu iyi yönlendiremiyoruz, bari şut atalım diyen Kazlauskas aldığı riskte haklı çıktı, maçı da böyle kazandı.