Sarı-lacivertli taraftarların bir sloganı var, Fenerbahçe Cumhuriyeti diye. Basketbolda bu iş krallığa doğru gidiyor. Art arda 3. kez şampiyonluğunu kucakladı Fenerbahçe, bu mutluluğu son 5 sezonda 4 kez yaşadı. Daha önce de böyle seri şampiyonluklar yaşanmıştı ligimizde ama belki de zirve ile rakipler arasında makas hiç bu kadar açılmamıştı. Final serisinde kazandığı 4 maçta TOFAŞ’a toplamda 96, yani ortalama 24 sayı fark attı Fenerbahçe. Bu TOFAŞ ki, normal sezonu 2. bitirmiş, play-off yarı finalinde Efes gibi bir Euroleague takımını devirmişti. Finalde de farklı skorlarla mağlup olduğu maçlar yaşadı ama kısıtlı kadrosuyla sergilediği mücadele gerçekten takdire değerdi. Orhun Ene’nin duruşu, genç oyuncuları oynatarak takımı bu noktaya çıkarması, bu takıma büyük bir sempati ile bakılmasının nedeni. Ama şunu da kabul edelim ki, bu seviyedeki Fenerbahçe’nin finalde rakibi kim olursa olsun, büyük olasılıkla sezon böyle bir kaderle bitecekti.
Obradovic öğrencilerini yine sezon sonunda öyle bir duruma getirdi ki, şampiyonluk maçında 30 asist yapıp, pas trafiği ile baş döndürmek, Euroleague’de final oynadığı bir şampiyonluk yaşadığı 3 sezonda ligin zirvesinden hiç inmemek, bu müthiş form durumunun getirisiydi.
Fenerbahçe Doğuş’ta, ana sponsorun çekilme olasılığı konuşuluyor, umarız bu birliktelik devam eder ve sarı-lacivertli ekip Türk Basketbolu’nu Avrupa’da böyle temsil etmeyi sürdürür. Ama aksi yaşansa da, eminim ki Aziz Yıldırım’ın bu seviyeye yükselttiği basketbola yeni başkan Ali Koç da aynı desteği verecektir. Salonda taraftar gibi tezahürat yapan coşkusunu en samimi şekilde yaşayan bir isimden de zaten bu beklenir.
Fenerbahçe ve TOFAŞ’ı tebrik etmemiz gereken bir konu da taraftarları. İki salonda da çok güzel görüntüler vardı. Fenerbahçe taraftarının TOFAŞ oyuncularını tek tek alkışlaması, aynı şekilde karşılık görmeleri mest etti. Bir tek şeye üzüldüm, İzmir Marşı’yla hepimizin duygularına tercüman olan taraftarlar, ne yazık ki Hidayet Türkoğlu’na ‘bence’ hiç hak etmediği bir tepki gösterdi. İşin siyaset kısmını bir yana bırakıp düşünürsek, herkes bu ismin Türk Basketbolu için bir şans olduğunu kabul edecektir. Hidayet Türkoğlu Türk Basketbolu’nun bu seviyelere çıkma nedenlerinden biridir ve bence sırf bunun için bile alkışı hak etmiştir.
