Gündem Üniversiteye girişte ‘kanaat’ tartışması

Üniversiteye girişte ‘kanaat’ tartışması

15.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yeni üniversiteye giriş sistemini anlatan YÖK Başkanı’nın ‘150 puanı aldığına kanaat getiren aday ikinci oturuma girmeyebilir’ ifadesi tartışma başlattı. Sendikalar yaklaşıma tepki gösteriyor

Üniversiteye girişte ‘kanaat’ tartışması

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın yeni üniversiteye giriş sistemini anlatırken “150 puanı aldığına kanaat getiren aday ikinci oturuma girmeyebilir” ifadesini kullanması tartışma yarattı. Sendikalar, “öğrencilerin kanaati ile sınav kararı” yaklaşımına tepki gösterirken, yeni sistemi eleştirdi.
Prof. Dr. Saraç, yeni sistemde Temel Yeterlilik Testi’ne (TYT) giren bir adayın, TYT puanı belli olmadan ikinci oturuma nasıl gireceğine yönelik soruya “Daha önceki yıllara baktığımızda bu tür bir sınavın ara verilmeden oluşturulduğunu görüyoruz. Aynı durum onlar için de söz konusuydu. Biz sadece araya bir fasıla koyuyoruz. Eğer aday, 150 puanı aldığına kanaat getirirse, ki aşılması çok zor bir baraj değil, ikinci oturuma girmeyebilir, kendisi karar verebilir. Ama o kanaatinin aksine düşük ise puanı hesaplanmaz” diye yanıt vermişti. Açıklamaya sendikalar tepki gösterdi. Sendikaların görüşleri özetle şöyle:
‘Belirsizlik olur’
Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım: TEOG’un kaldırılması ve üniversiteye giriş sisteminin aynı yıl değiştirilmesi zamanlama açısından çok hatalı bir adım. Yeni sistemlerin alelacele, hazırlıksız ve bilimsel çalışmalar yapılmadan sunulması doğru değil. Her yıl üniversite sınavına 2 milyonu aşkın aday katılıyor. Bu yıl, bir anda bu kadar öğrenciyi bir belirsizliğe itmiş oldular. Eski sistemde 2 milyonu aşkın adayın girdiği YGS’nin ardından açıklanan puanlarla, 2. sınava giren aday sayısı 1 milyonlara iniyordu. Ön lisans talebiyle sınava girenler LYS’ye girmiyordu, buna gerek duymuyordu. Şimdi aynı gün öğleden sonra yapılacak sınava girip girmemesine ilişkin öğrencinin kendi kanaatiyle hareket etmesini istemek anlaşılabilir birşey değil. Bu, ‘adayların tamamı 2. sınava da girecek’ demek. Bu da aday sayısının yanı sıra salon sayısı, gözetmen sayısı vs gibi konularda ciddi bir kalabalık ve karmaşaya neden olacak.
‘2. plana düşecek’
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi: YÖK Başkanı Saraç’ın da ifade ettiği gibi hiçbir sistem mükemmel değil. Bu bir eleme sınavı değil düzey belirleme sınavı olsaydı, sistemin herhangi bir handikapı olmazdı ama eleme sınavı olması, yerleştirme gibi süreçler tartışmalara konu oluyor. Puan türlerinin 5’e düşürülmesi ile bazı öğrenciler kendi geleceklerine dair tasarrufta bulunduklarında lisede pek çok ders ikinci plana düşmüş olacak. Örneğin sayısalcı bir aday için tarih, coğrafya artık anlam ifade etmeyecek. Soru sayısında da azaltmaya gidildiğini görüyoruz bu da sorun oluşturabilir çünkü bu soruların seçici nitelikte olması şart. 200 ve üzeri puan alan adaylar, bir sonraki yıl da aynı puanı kullanabilecek ancak bu kez de ‘geçen yıl sorular kolaydı bu yıl daha zor’ gibi eleştiriler gündeme gelebilecek.
Sabah sınavı iyi geçmeyen aday, öğleden sonraki sınava demoralize bir şekilde gelecektir. Arada biraz zaman olsa aday hem zihnen daha rahatlayabilir hem de en azından önündeki gerçekliğe göre hareket etmesi mümkün olur. Bugüne kadarki tecrübelerimize göre öğrencilerimiz sınava girdiklerinde barajı aşamaması düşük ihtimal.

‘Kanaat ile planlanamaz’

Eğitim-Sen Başkanı Feray Aytekin Aydoğan: Sade, anlaşılır, yalın bir sınav sistemi açıklaması, YÖK Başkanı’nın son yaptığı açıklama ile tamamen boşa çıktı. Bu yeni sistem açıklaması, ciddi soru işaretleri taşıyor. Değişikliğin, plansız, programsız, hızlıca yapıldığına dair kesin net veriler var. Temel Yeterlilik Testi’ne giren ve 150 barajını geçtiğine dair kanaati olan öğrencilerin ikinci oturuma gireceği söylendi.
Bir öğrencinin kanaatine dayandırılarak bir sınav sistemi planlaması olamaz. 2010 yılında pek çok intihar vakaları olmuştu. Yine bir sınav sistemi tartışması yaşanmıştı ve ‘öğrencilerin geleceği 1 günlük sınavla belirlenemez’ denilerek sistem değiştirilmişti. Şimdi 2010’da terk edilen sisteme ne oldu da geri dönüldü?

‘Önünü görmesi lazım’

Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk: Sistem değişebilir ama bizim endişemiz şu: önceki sistemde 18 puan türü vardı. Bu da öğrencilerin önünde çok fazla seçenek olduğu anlamına geliyordu. Sınav sistemlerinin öğrenci merkezli olması gerekir. Yeni sistemle puan türü 4’e düşüyor, seçenekler çok daralıyor. Acaba öğrenci merkezli olmaktan uzaklaşıyor muyuz endişemiz var.
Eski sistemi daha iyisiyle değiştirdiğiniz zaman anlamlı olur. Biz üniversiteye giriş sistemlerinde de çok tecrübeli bir ülkeyiz. Ama hala deneme yanılma yöntemi ile yol almaya çalışıyoruz. Öğrencinin 2. oturuma kendi kanaatine göre girmeye karar vermesi doğru bir endişe noktası. Çünkü öğrencinin 2. adımı atabilmesi için önünü görebilmesi lazım.