Sosyal medya hayatımızı ele geçiriyor. Öyle böyle değil, bizi bizden alıp başka diyarlara götürüyor. Ancak son zamanlarda bu işin iyiden iyiye suyu çıkmaya başladı. Instagram, Facebook, Twitter dünyadan, arkadaşlarımızdan, tanıdıklarımızdan haber aldığımız mecralar olması gerektiğine inanıyorum. Elbette güzel anların paylaşıldığı gibi, kötü anların, haberlerin de paylaşılması gayet normal. Çünkü herkese her an ulaşabilmemiz mümkün değil ve toplu bir duyuruyu buralardan yapabiliyoruz. Buraya kadar her şey normal mamafih işler çığırından çıktı. Duyuru yapmanın ötesine geçmeye başladı bu paylaşımlar. Sosyal medyayı kullanmayı bilmeyen bu kişiler kötü anı 'like avcılığına' döndürmeye başladı. Özellikle de cenazelerde yaşanan anları gördükçe bunun ne kadar ileri boyuta gideceğini görebiliyoruz. Ünlü bir kişinin hayatını kaybetmesi bu like avcıları sürüsünü harekete geçirmeye yetiyor. Cenaze başına başsağlığına gitmek yerine oraya fotoğraf, video çekmeye, canlı yayın yapmaya gidiyorlar. Özellikle de tabutun başına geçip özçekim yapanları gördükçe dehşete düşmemek elde değil. İnsanların acıları üzerinden prim yapmanın manası nedir çözebilmiş değilim. Bana göre sosyolojik bir travma geçiriyor bunu yapanlar. Birilerine hava atma aracı olarak işi o kadar ileri boyuta götürüyorlar ki acı, üzüntü onların zerre umurunda olmuyor. Hadi gittiğiniz konseri, düğünü yayınlarsınız (o bile belirli sınırlarda olmalı. Bu yazıda o konuya da değindim) ama cenazede canlı yayın nedir? Acilen sosyal medyayı kullanma kılavuzu dağıtılmalı, nasıl ve nerede paylaşım yapılması gerektiği insanlara anlatılmalı. selcuk.bulut@milliyet.com.tr