En yeni ayakkabım 4 senelik

Londra'nın Hyde Park'ında,
Hayır yok ayaklarımda,
Senin aklın dükkanlarda...

Bu satırların yazarı pop müziğin ustası Kayahan.
Ünlü sanatçının yeni albümü "Beni Azad Et" için yaptığı şarkıda "Senin aklın dükkanlarda" deyip, serzenişte bulunduğu kişi ise genç sevgilisi İpek Tüter.
Çok az seyahate çıktığını söyleyen Kayahan, son olarak gittiği Londra'da alışveriş için mağaza mağaza dolaşan sevgilisine neden şarkı yaktığını ise şu sözlerle dile getiriyor:
"Londra'da Nilüfer'le beraberdik. Hanımların alışveriş merakı malum. Hele hele yurtdışında. Nilüfer'le `Kedi' alışverişe gitmişlerdi. Ben, öyle mağaza mağaza dolaşıp, alışveriş yapmayı sevmediğim için İngiliz bir arkadaşla birlikte Hyde Park'a doğru gezintiye çıkmıştım. Ancak, belimde ve boynumda kireçlenme olduğu için biraz yürüyünce yoruldum. Kendimi Hyde Park'ın banklarından birine attım. İngiliz arkadaşa da, istersen sen dolaş, sonra gel beni buradan al, dedim. O gidince banka uzandım, bu sözleri kaleme aldım. Ardından otele dönüp, melodisini yazdım. Bir yandan da, inşallah onlar gelmez de, şarkıyı bitiririm diye düşünüyorum. Çünkü, gelirlerse yalnızlığım bitecek, şarkı yarım kalacaktı.
Bir müddet sonra Nilüfer'le Kedi, alışverişten döndü. Parçayı çaldım. Nilüfer hayret etti. Siz alışveriş yaparken, sıkıldım, oturdum bu parçayı yazdım, dedim."
Kayahan, "Hanımlar genelde, mağaza mağaza dolaşır, almak yerine bakarlar kıyafetlere. Kedi de öyle. Bense, vitrinlere uzaktan bakarım. Şunu şunu istiyorum der, kasaya gider, parayı öder çıkarım," diyor.

'Sevgilimle de çıkmam'
Peki, Kayahan 4.5 yıllık sevgilisi İpek Tüter'le hiç el ele tutuşup, mağaza mağaza dolaşıp alışveriş yapmaz mı?
İşte, Kayahan'ın yanıtı:
"Sevgilimle el ele tutuşup, alışverişe çıkmam. Benim alışverişim büyük. Ben alışveriş meselesini şarkıyla izah ediyorum. Şarkılarımla milyonlara bir şey söylüyorum. Onlar da kasetlerimi satın alarak ya da konserlerimde şarkılarımı hep bir ağızdan söyleyerek, alışverişi tamamlıyorlar. Bu güzel bir alışveriş."
Kayahan kıyafet sorununu ise bakın nasıl hallediyor:
"Alışverişlerle zaman kaybedemem. En son Silivri'de Maxi mağazasına gittim. O da şöyle oldu. Klassis Otel'in sahibi Ahmet Hamoğlu'yla birlikte havuza gidecektik. O nedenle bir şort almam gerekiyordu. Maxi'nin önünden geçerken, bana 54 beden bir şort lazım, dedim. Getirdiler. Parasını verip aldım ve gittim. Ne rengine, ne de modeline baktım...
Çünkü, kıyafet için alışverişe ayıracak zamanım yok benim. Zamanının büyük bir bölümünü müziğe ayıran, arta kalan zamanının da en ekonomik ve iyi geçmesini isteyen bir insanım. Alışverişle uğraşamam. Sıkıntı gelir bana. Altımda bir eşofman, üstümde bir penye ile dolaşırım çoğu zaman. En yeni ayakkabım 4 senelik. Dolaşmadığım için eskimiyor. Bir de neyi beğenirsem ondan 3 - 4 tane alır, senelerce giyerim. 10 sene önce aldığım pantolonları hala giyerim.
Bazen giyemiyorum. O da insanlara kızdığım zaman gaz oluyor midemde. Şişiyor. O zaman bir beden büyük giyiyorum.
Mutlu olduğum zaman 52 beden pantolon giyiyorum. 54 bedeni de mutsuz olduğum zamanlarda...
Alışveriş yaptığım bazı mağazalar var. Sağolsunlar eve değişik modeller getirirler. Şöyle bir bakar, bazen de giyerim. Beğendiğimden birkaç adet alır, birkaç yıllık alışveriş defterini kapatırım.

'Gezmeyi de sevmem'
Bu karmaşık ve kopuk alışveriş alışkanlığıma rağmen, ayakkabımdan çorabıma, tişörtümden çeketime kadar bütün kıyafetlerimde hep bir renk uyumu vardır. Zaten kıyafetlerimin çoğu da siyahtır.
Ne alışverişi severim ne de gezmeyi... Gezdiğim ülke sayısı bile sınırlıdır. Bugüne kadar Almanya, İngiltere, İsviçre ve Yugoslavya'ya gittim. Bu seyahatlerim de iş, yani müzik nedeniyledir. Çok fazla dolaşmayı sevmem. Uzun süreli konakladığım otellerde restorana bile inmem. Yemeği odamda yerim."