Vitrin Leoparın gözleri bizde kaldı

Leoparın gözleri bizde kaldı

07.08.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Leoparın gözleri bizde kaldı

Leoparın gözleri bizde kaldı
Kenya'daki safari maceramız yorucu ama çok zevkli geçti. Bir leoparla bakıştık, aslanlarla yakınlaştık. İşte bu yolculuğun notları... Efes Pilsen'in Dark birasının promosyonu için düzenlediği kampanya Kenya'da yapılan safariyle son buldu. Nairobi'ye varınca ilk durak Nairobi Safari Club oldu. Gece otelde konakladıktan sonra sabah saat 7'de kalktık. Kahvaltının ardından safari için harekete geçtik.

25 Temmuz

Saat 7.30'da otelin önünde bizi bekleyen iki minibüse iki grup halinde biniyoruz. Bizim minibüsün şoförü Peter, Samburu Milli Parkı'na doğru yola koyuluyor. Önce asfalt yola giriyor, çevreye baka baka gidiyoruz. Bir süre sonra yol bozuluyor ve sürekli hoplayıp zıplıyoruz.
Yaklaşık 5 saatlik yolculuktan sonra Samburu Milli Parkı'na varıyoruz. Kapıdan girince parkın dört ayaklı sakinlerini görmeye başlıyoruz. Geyikler, zebralar, antiloplar, impalalar...
Konaklayacağımız Samburu Intrepids Club, Uwaso Ngiro Nehri'nin kıyısında ahşap kazıklar üzerinde kurulmuş. Dikkatimizi önce masaların üzerinde dolaşan maymunlar, daha sonra da nehrin karşı kıyısında yatan timsah çekiyor.
Kalacağımız 'oda'ları görüyoruz: Nehrin 10 metre uzağında taş döşeme üzerine kurulmuş çadır evler. Fermuarını açıp yerleşiyoruz. Çıkarken fermuarı dibine kadar çektikten sonra önüne sehpa koymamız konusunda uyarılıyoruz. Aksi takdirde maymunlar fermuarı açıp çadıra girebilirmiş.
Saat 16.00'da safariye çıkıyoruz. Safari eskiden avlanmak için yapılan yolculuk demekmiş. Zamanla anlamı değişmiş, vahşi hayvanları doğal ortamlarında görmek ve fotoğraflarını çekmek için yapılan yolculuk olmuş.
Filler, geyikler, zürafalar sürü halinde çevremizde dolaşıyor. Arzumuz yırtıcı hayvanları görmek. Nihayet üçü dişi, ikisi yavru beş aslanla karşılaşıyoruz. Tembel tembel güneşleniyorlar. Yanlarından ayrıldıktan kısa süre sonra bu kez üç çitayla karşılaşıyoruz. Bunların da keyif çatmakta aslanlardan geri kalır yanı yok.
Intrepids Club'da 10.30'da çadır evlerimize çekiliyoruz. 24.00'te elektrik kesiliyor ve sabah 5'e kadar gelmiyor. Çadırın önünde oturup karanlığa bakıyorum. 'Ürpertici güzellik' diye buna deniyor herhalde!

26 Temmuz

Sabah 6.30'da uyanıp safariye çıkıyoruz. Bir erkek aslan görmeyi umuyoruz. Ama çalıların arasından bize doğru yaklaşan kuyruğun sahibi bir aslan değil, leopar. Onu yavrusu izliyor. Ağır ağır ilerleyip minibüslerin arasından geçiyorlar. Peter minibüsü çalıştırıp biraz ileri gidiyor. Leopar tam önümüzden geçiyor. Bir an durup bize bakıyor. Gözbebekleri parlıyor. Sonra ağır ağır yoluna devam ediyor.
Öğleden sonra saat 15.30'de tekrar safariye çıkıyoruz. Fillerden sonra babunlarla ilgileniyoruz. Erkek babunlar heykel gibi oturuyor, dişileri onların tüylerini aralayıp bitlerini ayıklıyor.
Günbatımını seyretmek için bir tepeye yöneliyoruz. Yolda bir çift devekuşu ile karşılaşıyoruz. Siyah kanatlı erkek devekuşu çok zarif. Ponpon kızlar gibi kanat çırpıyor, dizlerinin üstüne çöküp dişisine kur yapıyor. Dişi yüz vermeyince koşa koşa uzaklaşıyor.
Dönüşte Intepids Club'a yaklaşırken, kurumuş dere yatağında dinlenen bir çitayla karşı karşıya kalıyoruz. Kendisine yöneltilen bakışlardan sıkılıp yerinden kalkıyor ve uzaklaşıyor.

27 Temmuz

Saat 8'de yola koyuluyoruz. Yeni durağımız Nyeri'deki otel Outspan olacak. Yaklaşık 5 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra Outspan'e varıyoruz. Yemekten sonra bavullarımızı burada bırakıp el çantalarımızla Treetops'a doğru yola koyuluyoruz.
Treetops bir ağaç otel. Bir ağacın çevresinde, ahşap kazıklar üzerinde kurulmuş. Önünde bir tuzlu su birikintisi bulunuyor. Hayvanlar taşları yalayıp su içerek tuz ihtiyacını karşılamak için buraya geliyorlarmış. Onları ürkütmemek için sessiz olmak gerekiyor.
Hava buz gibi soğuk. Yağmur çiseliyor, sis çöküyor. Treetops'ın büyük pencereleri önünde koltuklara kurulup bekliyoruz. Önce bir buffalo sürüsü tek sıra halinde geliyor. Birkaç geyik ve bir sırtlandan başka gelen giden olmuyor. Oysa biz fil ve gergedan görmeyi umuyoruz. Nafile bir bekleyişten sonra kamarayı andıran küçük odalarımıza çekiliyoruz.

28 Temmuz

Sabah 6.30 uyanıp Outspan'e dönüyoruz. Kahvaltının ardından Nyahururu şelaleleri yoluyla Nakuru Gölü Milli Parkı'na gitmek üzere yola koyuluyoruz. 4 saatlik bir yolculuktan sonra parka varıyor ve Lake Nakuru Lodge'a yerleşiyoruz. Otelin etrafı elektrikli tel örgülerle çevrili. Ama babunlar üzerinden atlayıp bahçede dolaşıyor. Biraz ötemizde geyik, buffalo, yabandomuzu sürüleri dolaşıyor.
Saat 16.00'da tekrar safarideyiz. Otelden 1 km kadar uzaklaştıktan sonra Peter yamacı işaret ediyor. Önce bir şey göremiyoruz. Sonra 100 metre kadar ilerideki leoparı fark ediyoruz. Ağır ağır bize doğru geliyor, yanımızdan geçip bir ağaca tırmanıyor.
Az sonra yine duruyoruz. Biraz ötemizde biri dişi öbürü erkek iki aslan yatıyor. Erkek kafasını kaldırıp etrafı süzüyor. Peter flört ettiklerini söylüyor. Haklı olduğunu az sonra anlıyoruz. Ama ilişkileri birkaç saniye sürüyor. (Talihlilerden Ümit Hanım'ın bu olay üzerine tepkisi şöyle: "Aa koskoca aslan, hepsi bu kadar mı!")
Nakuru Gölü bir kuş cenneti. Özellikle pelikanlar ve flamingolar çok. Göl kıyısı zebra, buffalo, geyik iskeletleriyle dolu. Belli ki aslan ve leoparlar için bir ziyafet yeri burası. Nihayet ilk gergedanımızı görüyoruz. Yavrusuyla otluyor.

29 Temmuz

Sabah 7'de yola düşüyoruz. 5 saat sonra Masai Mara Milli Parkı'ndaki Mara Simba Lodge'a varıyoruz. Otel bir ırmağın kıyısında yine ahşap kazıklar üzerinde kurulmuş. Kafesinde dinlenirken karşı kıyıdaki timsaha takılıyor gözlerimiz. Ağzını açmış bekliyor.
Tanzanya sınırındaki Masai Mara Milli Parkı Kenya'nın en tanınmış parkı. Saat 16'da bölgeyi keşfe çıkıyoruz. Kaçışan hayvanları neyin ürküttüğünü az sonra anlıyoruz. Bir dişi aslan salına salına ilerliyor.
Az sonra müthiş bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Wildebeest ve zebra sürüsü tek sıra halinde ilerliyor. Kuyruğun sonunu görmek imkansız. Minibüs sesinden ürküp koşmaya başlıyorlar.
Bir çift aslan daha görüyoruz. Burunlarının ucuna kadar yaklaşıyoruz ama hiç istiflerini bozmuyor, yatmaya devam ediyorlar.
Çevrede hayvan leşleri var. Biri yeni öldürülmüş. Yarısı yenmiş wildebeesti akbabalar didikliyor. 20 - 25 akbaba var. Biraz ötelerinden bir çakal geçiyor. Daha geride ise bir sırtlan var. Çakal sırtlana doğru gidiyor. Sırtlan onu tersliyor ama çakal ısrarcı, peşinden ayrılmıyor. Akbabalara karşı ittifak kurmayı öneriyor herhalde.

30 Temmuz

Sabah 7.30'da Tanzanya sınırındaki Mara Nehri'ne doğru yola çıkıyoruz. Nehir 60 km uzakta. Yolda iki çita görüyoruz. Daha yeni avlanmışlar. Biri avının boynuna dişlerini geçirip çalıların altına sürüklüyor. Peter bu çalılıkta iki gün kalacaklarını söylüyor. Sonra önümüze bir dişi aslan çıkıyor. Çok kararlı yürüyor. Peter onun aç olduğunu belirtiyor. Bazı zebra ve impalalar ipnotize olmuş gibi yerlerinde çakılıp kalıyor uzaktan aslanı süzerken.
Tanzanya - Kenya sınırını belirten taşın yanında durup minibüslerden iniyoruz. Biraz ileride Mara Nehri akıyor. Nehir kıyısında safarici kalabalığı var. Silahlı askerler de... Herkes hipopotamları seyrediyor. Suya batıp çıkıyorlar. Peter bizi daha ileriye götürüyor. Nehrin karşı kıyısında hipopotam aileleri yatıyor. Bizi fark edince gürültülü biçimde suya giriyorlar. Daha sonra timsahların egemenlik alanına giriyoruz. Bir sürü timsah kıyıda yatıyor. Yanlarında iri bir hipopotam da var. Biraz yana dönse iki timsahı ezecek gibi.
Artık geri dönüş zamanı. Önce Nairobi, sonra elveda Kenya!




Maceraya kapak attılar
Efes Dark'ın mayıs ve haziran aylarında düzenlediği kampanya sonrasında yapılan çekilişte kazanan talihliler Kenya'da safari heyecanını yaşadılar. Dört adet 33 cl. Dark şişe kapağı göndererek kampanyaya katılan talihliler 24 Temmuz - 31 Temmuz 1999'da hem unutamayacakları bir tatil yaptılar hem de vahşi hayvanları doğal ortamlarında gördüler. 24 Temmuz akşamı başkent Nairobi'de başlayan Kenya serüveni Samburu Milli Parkı, Nyeri, Nakuru Gölü Milli Parkı ve Masai Mara Milli Parkı'nda devam etti. Vahşi doğayla maceranın birbirini bütünlediği Efes Dark Safari 31 Temmuz'da Nairobi'de yapılan yarım günlük bir şehir turu ile sona erdi. Ankaralı talihli çift Ahmet - Ümit Özdikmenli ile İzmirli talihli çift Burak - Hülya Sertbaş safari sonrasında duygularını tek kelimeyle özetlediler: "Muhteşem!"



Seyahat notları
* Safariye genellikle, araziye uyum sağlaması için elden geçirilmiş minibüslerle (jip ve kamyonları tercih edenler de var) gündüz çıkılıyor. Tehlikeli olduğu için gece çıkmak yasak. Bu minibüslerin tavanları açılıyor, ayağa kalkıp yukarıdan hayvanları izliyorsunuz. Yaklaşık 1500 km yol (çok az bölümü asfalttı) kat ettik, dere tepe dolaştık ama hiçbir sorunla karşılaşmadık.
* Rehberliği minibüslerin şoförleri yapıyor. Hem aracı kullanıyor hem de keskin gözleriyle çevreyi tarıyorlar. Zaten leopar, çita gibi nadir hayvanları da önce onlar görüyor, o yöne direksiyon kırıyorlar. Safari sırasında minibüsten çıkmak yasak. Araçlara aldırış etmeyen hayvanların yere ayak basanlara saldırma ihtimali yüksek.
* İster bir dükkanın önünde, ister benzincide, ister yolun kıyısında durun hiç fark etmez; çevrenizi hemen satıcılar sarıyor. Önce nereden geldiğinizi sorup muhabbete giriyor ardından da ellerindeki ya da dükkanlarındaki ürünleri satmak için ısrarcı davranıyorlar. Bir kez diyaloğa girince yapışıyor, sizi bunaltıyorlar. Tecrübeyle öğrendik ki her şey sizin pazarlık yapma yeteneğinize bağlı. Astronomik rakamlar söylüyor, ardından fiyatı hızla düşürüyorlar. En iyisi söylediklerinin beşte biri fiyatı önerip sonra birazcık artırmak. Ölçü diye bir şey yok. Ucuza kaptığınızı düşündüğünüz bir maskı sonraki mola yerinde daha ucuza alabileceğinizi görüp üzülüyorsunuz.
* Ekvatordan geçerken mola veriyoruz. Ekvator levhasının yanında bir uyanık Kenyalı orada bulunduğunuzu gösteren bir sertifika veriyor. Tabii 2 dolar karşılığında...
* Nairobi'de tek başına dolaşmak tehlikeli. Hırsızlık oranı yüksek. Her an tacize uğrayabilirsiniz. Bir dükkana girdiğinizde güvenlik görevlisi arkanızdan kapıyı kilitliyor. Dışarı çıktığınızda hemen çevrenizi yapışkan sokak satıcıları ve dilenciler kuşatıyor.
* Türkiye'den Kenya'ya sistematik tur düzenleyen turizm şirketi yok. Ancak Efes Tur (Tel: 274 55 10, 272 59 94) gibi şirketler büyük firmaların kendi elemanlarına yönelik turlarını organize ediyor.