Vitrin Şarapla randevu

Şarapla randevu

03.07.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şarapla randevu

Şarapla randevu
Şarapla randevu
Nazire KALKAN

Şarapla randevu
Mum ışığında yenen romantik bir yemek. Masanın ucundaki erkek, garsonun kadehine boşalttığı şarabı tadıyor ve ağzının içinde hafifçe yuvarladıktan sonra "tamam" diyor.
Eğer olay Türkiye'de geçiyorsa, kadın biliyor ki, erkek aslında "gibi yapıyor". Çünkü bu ülkede bu işi layığıyla yapabilecek insanların sayısı bir elin parmaklarını bile geçmiyor ve karşısındaki erkeğin onlardan biri olma olasılığı da son derece düşük.
Oysa hangi kadın şarabın damakta bıraktığı bükeyi değerlendirebilen, gereğinden fazla asitli olup olmadığını anlayan, rengini, kokusunu tartabilen bir erkek istemez?
Kadın ya da erkek olsun, şarabı bilerek ve tadına vararak içmek için ille de şarap degüstasyonlarına katılacak kadar uzmanlaşmaya gerek yok. Biraz meraklıysanız ve elinizin altında bir kaynak mevcutsa, pekala siz de şarap içiminde kendinizi geliştirebilirsiniz.
Bir haftadır masamın üzerinde duran, kapağı kırmızı Bordeaux renginde, kuşe kağıda basılı ve nefis fotoğraflarla süslü bir kitabı, "Şarapla Tanışma"yı bizlere en azından sıradan bir Batılı ile eşdeğerde bir şarap kültürü sunduğu için önemsiyorum. Dileyenler kitabı okurken daha derinlere inip şarap dostlarına katılacaklardır elbette.
Kitabı yazan Şeyla Ergenekon, Boğaziçi Üniversitesi ekonomi mezunu genç bir kadın. Boğaziçi'nde okuduğumuz yıllardan tanıdığım Şeyla'nın böyle ciddi mesai gerektiren bir işe soyunması ve sonunda ortaya gerçek anlamda bir referans kitabı çıkarması beni gerçekten sevindirdi.
Bir kere Şarapla Tanışma, Türkiye'de bu alanda yazılmış ilk popüler kitap olma unvanına sahip. Daha önce kaleme alınanlar bilimsel literatüre hizmet eden ya da Tekel'in çalışmalarıyla ilgili yayınlar. Şarapla Tanışma ise doğrudan tüketiciye seslenen, onu şarap konusunda doğru yönlendirmeyi amaç edinmiş bir kitap. Ve doğrusu bu konuda hayli başarılı.
Şarabı almanın ve saklamanın püf noktaları, şarabın sunumu, tadımı, şarap kusurları kitabın ilk bölümlerinde karşımıza çıkıyor. Ülkeler ve Şarapları'nda Fransa, İtalya, Portekiz gibi şarap üreten ülkelerdeki çeşitlerin yanı sıra Türk şarapları da tek tek inceleniyor. Kitabın sonunda bir telaffuz kılavuzu bile var.
Doluca tarafından sponsor edilen ve D & R mağazalarında satışa sunulan kitaptaki bölüm başlıkları arasında benim ilgimi en fazla çekenlerden biri Yemek ve Şarap oldu. Aşağıdaki satırlar yemek - şarap uyumu üzerine epey fikir veriyor:
"Sirke ya da limonla hazırlanmış asitli yiyecekler, yine asitli yiyeceklerle uyum sağlar. Tuzlu yemekler tatlı şaraplarla eşleşmeye uygundur. Tuzlu bir yemekle meyvemsi bir kırmızı şarap ya da tatlı bir beyaz şarap tercih edilebilir. Tuzlu - tatlı uyumu konusunda en güzel örnek, rokfor peyniriyle Sauternes şaraplarının inanılmaz kombinasyonudur.
Acılı yiyeceklerin şarapları öldürdüğü de bir gerçektir. Ancak hafif acı, baharatlı yiyeceklerle hafif kırmızılar, rozeler ya da asidi fazla yüksek olmayan beyazlar denenebilir."
Kitapta, balıkların genelde beyaz şarapla içilmesi mantıklı bulunmakla beraber, bizdeki yaygın kanının aksine zevke göre pekala kırmızı şarabın da denenebileceği belirtiliyor. Benzer bir eşleşme kabuklu deniz hayvanları için de geçerli. Kırmızı şarabın en büyük dostu ise tartışmasız kırmızı et. Kırmızı şaraptaki tanen maddesi en çok bu grupla uyuşuyormuş. Kümes hayvanlarıyla hem beyaz hem de kırmızı şarap içilebiliyor. Şampanya - somon füme ise çok uyumlu bir ikili. Şimdi Türkiye'de de üretilmeye başlanan Cabernet Sauvignon kümes hayvanları ve et güveçle, Sauvignon Blanc deniz ürünleri ve Thai yemekleriyle, Chardonnay karides güveçle mükemmel uyum sağlıyor. Izgara balıkla Bordeaux beyaz, soslu balıkla Bourgegne beyaz, şarküteri ve soğuk etle Beaujolais tavsiye ediliyor.
Peynirlerle her türlü beyaz, kırmızı ya da roze şarap eşleştirilebilir. Tatlıların yanında ise - özelikle çikolatalı ise - Porto gibi likör şaraplarınının sunulması uygun. e-mail:nkalkan@milliyet.com.tr