Yavuz Kocaömer

Yavuz Kocaömer

ykoca@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rio Paralimpik Oyunları’ndan sonra, Alman Paralimpik Komitesi “RİO’dan Önemli Anlar” isimli bir broşür yayınladı. Alman Paralimpik sporcuları 18 altın, 25 gümüş, 14 bronz olmak üzere toplam 57 madalya ile sıralamada 6. odular. Ancak unutulmaması gereken bir husus, Almanya’da engelliler sporunun 1948 yılında başladığı ve devamlı gelişmekte olduğu. Bunda da en büyük etken Alman Milli Paralimpik Komitesi’nin devlet tarafından bütçelerle desteklenmesi ve yapılan sıkı denetimlerle de bu verilen paraların kaynağına harcanmasının görülmesi.
Paralimpik Oyunları sırasında ‘German House’da organize ettikleri geceye Uluslararası rağbet fazla değildi. Yaklaşık 400 kişinin olduğu gecede, o gün madalya alan Alman sporcularda sahneye çağrılarak izleyicilerle tanıştırıldı. Bunlardan biri Sebastian Dietz gülle atmada altın madalya almış, 30 yaşında genç bir sporcu. Konuşmasında yıllar önce bir kaza sonrası çok zor zamanlar yaşadığını, ancak bu süre içinde kendisine kız arkadaşının büyük destek olduğunu ve o olmasaydı bu günlere gelemeyeceğini söyledi ve o orada bulunanlara “İzninizle kendisi ve ailesi burada, yanıma davet etmek istiyorum” dedi.
Mahcup görünüşlü genç bir kız sahneye çıktı. Sebastian kendisine “Sen bana çok büyük destek oldun, en kötü günlerimde ve böyle iyi günlerimde. Benimle evlenir misin?” deyince, herkes tarafından alkışlandı ve orada bulunanlar gözyaşlarına boğuldular. Biraz sonra dostum Alman Paralimpik Komitesi Başkanı Beuchert’e beni sporcunun yanına götürmesini istedim ve kendimi tanıttıktan sonra, “Bizleri çok duygulandırdın, mutlu olun! Seni ve eşini önümüzdeki sene bir hafta Türkiye’ye tatile davet ediyorum” dediğimde, çok mutlu olarak boynuma sarıldı.
Bunlar sporun güzel tarafları ve her zaman söylediğimiz gibi engelli ve engelsiz insanların bir arada yaşayabilmelerinin en önemli etkeni. Umudumuz ülkemizde de “Dahil etme” denen projelerin Gençlik ve Spor Bakanlığımız ve Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından belli bir plan içinde hayata geçirmeleri. Böylece önümüzdeki yıllarda yeni yetişen gençlerimiz de, engelli insanlarımızla bir arada olmanın korkutucu bir şey olmadığını, onların acınmaya ihtiyacı olmadığını, hepimizin birbirimizden farklı insanlar olduğumuzu anlamaları.