Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kırgızistan’da son 15 yılda iki darbe olmuş. Ama Türk cumhuriyetleri içerisinde demokrasiye en yakın olan yine de onlar. Gelecek hafta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini sorunsuz atlatırlarsa, zaten var olan parlamenter sistemi, daha da güçlendirmiş olurlar. Türkiye’nin tercihi ve desteği de zaten bu yönde... Kırgızistan, bizim beşte birimiz kadar bir toprağa sahip. Ama önemli bir kısmı Tanrı dağları ve onun uzantılarından oluşuyor ve o bölgelerde yaşam yok gibi. Nüfusu 5.5 milyon. Kırgızların yanı sıra Özbek, Uygur ve Ahıska Türleri de var, Ruslar da...
Sovyetler dönemindeki ekonomik ve sosyal yaşam, darbelerin de etkisiyle, yerinde saymış. Hatta eğitim ve sağlıkta olduğu gibi geriye gitmiş. Hayat pahalılığı da artmış. İşte bu yüzden, yaşlı nüfus içerisinde SSCB dönemini özleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Hiç olmazsa evimiz vardı, karnımız doyuyordu, şimdi her şey çok daha zor diyorlar...
Ama bu arada birileri de fazlasıyla zengin olmuş ki, lüks araç sayısı ve marka ürünler satan mağazaların sayısı bir hayli fazla...

Daha iyi eğitim arayışı
Eğitim sistemindeki çöküntü Türk okullarının daha da yayılmasına olanak sağlamış. Şu anda sadece Kırgızistan’da 20’ye yakın ilk ve orta dereceli okul, bir de üniversite var. Gelişteki amaçları ile şu andaki hedefler sanki daha farklı. Örneğin Başkent Bişkek’te yabancı misyon temsilcilerinin çocuklarına yönelik bir de uluslararası okul açılmış. Hem de diğerlerinin aksine karma!..
Okulların açılış ve sağlanan kaynaklarına yönelik yapılanma, diğer ülkelerde nasıl bilmiyorum ama muhtemelen Kırgızistan örneğinde olduğu gibidir.Okulların finansmanını, farklı bir kentimizdeki cemaate mensup işadamları sağlıyor. Örneğin Kırgızistan’daki okulları “Ankaralı Ağbiler“ destekliyor. Oş’taki okulları Sincanlılar, diğerlerini de başkaları... Son yıllarda, bu yapılanmanın bir adım önüne geçilmiş. Bulunulan ülkede ve okulların olduğu kentlerde, cemaate yakın Türk işadamlarının kök salmalarına olanak ve destek sağlanmış.
Şimdi onlar da ayrı bir finans kaynağı olmuş. Ama ona rağmen büyüme, yeniden yapılanma ve modernizasyon için hâlâ ciddi anlamda kaynak sıkıntısı çekiliyor. Bunu her ne kadar dile getirmeseler de, fazlasıyla hissediliyor...

Sosyal yaşam
Tüm okullar yatılı ve kapalı kutu gibiler. Dışarıyla fazla temasları yok. Örneğin gezi boyunca öğrencileri sadece sahnede gösteriler sırasında gördük. Bilim olimpiyatlarındaki akademik başarıları da bir hayli iyiymiş. Ama spor, güzel sanatlar, sosyal etkinlikler, kulüp faaliyetleri yok denecek kadar azdı. Eleştirilerimizin çoğu da zaten bu yüzdendi. Yemek, okul araç gereçleri, laboratuarlar, çevre düzenlemesi ve kıyafetler de Kırgızistan koşullarına göre iyi olsa da, Türkiye’deki kendi kolejleriyle kıyaslandığında bile standartların çok altındaydı. Bu çerçeveden bakıldığında, kesinlikle yeni bir misyon ve vizyon belirlemelerinde yarar var. Yoksa tekrara düşerler ve bir süre sonra da çok farklı noktalara kayabilirler. Aslında kuruluş dönemini çok zor koşullarda da olsa fazlasıyla tamamladıkları için bugün ve yarın için şapkalarını önlerine koyup yeniden düşünmeleri ve yeni hedefler koymaları gerekiyor...
Bulundukları ülkelerin güç odaklarıyla sıcak ilişki içerisindeler. Bu konuda en büyük desteği de dün olduğu gibi bugün de Ankara’dan alıyorlar. Örneğin cuma günü Kazakistan’ın eski Başkenti Almaata’da, yeni kampüsüne taşınacak Süleyman Demirel Üniversitesi’nin açılışını Başbakan Erdoğan yapacakmış...

Amaçları ne?
Peki amaçları ne? Gezi boyunca ben de hep bu sorunun cevabını aradım, onlar da hep bunu anlatmaya çalıştılar. Türk cumhuriyetlerine, kardeşlerimizle buluşmak için geldik diyorlar. Peki ya diğer ülkeler? Oralara da bayrağımızı dalgalandırmak için gittiklerini her fırsatta vurguluyorlar. Şarkılarımızı, folklorumuzu, dilimizi dünyanın dört bir yanında coşkuyla sergileyen çocuklar görmek gerçekten de insanı heyecanlandırıyor. Onlara göre, ortada görünen ne varsa hepsi o. Gizli bir gündemleri de yok, farklı beklentileri de. Ama bu, kafasında kuşku olanlara, hâlâ çok inandırıcı gelmiyor...
Cemaat okulları söylemi, kendilerini rahatsız ediyor. Yurtdışındaki adları Türk Okulları. Türkiye’de ise “Millet Okulları“ olarak anılmasını tercih ediyorlar. Gizli gündemleri var mı, yok mu? Bu sorudan artık kendilerine gına gelmiş. Peki rol mü yapıyorlar yoksa göründükleri gibiler mi? Samimiyetleri içten mi, göstermelik mi? İlişkileri çıkara mı dayalı yoksa maneviyata mı? Ama en önemlisi de bugünkü gidişata ve geleceğe yönelik beklenti ve stratejileri ne yönde?.. Bu soruların cevaplarını ve Kazakistan’ı da bir sonraki yazıda ele almaya çalışacağız...
Özetin özeti: Bugüne kadar hep gördüğüme inandım. Takdirse takdir, eleştiri gerektiriyorsa eleştiride bulundum. Bu gezide, her iki kartı da fazlasıyla kullanacak görüntüler vardı...