Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       İki gündür Antalya'dayız. Hava mükemmel. Denize giren turistler bile var. Kaldığımız Belconti Hotel, Belek'te ormanla denizin buluştuğu doğa harikası bir yerde. Önde göz alabildiğine bir kumsal ve pırıl pırıl bir deniz. Arkada karlı zirvesiyle Toroslar. Cennetin kucağındayız ama, her şeye sanki televizyon izler gibi sadece bakmakla yetiniyoruz. Çünkü içeride çok ama çok önemli konuları tartışıyoruz. Hem de dışarıdaki güzelliğin aksine, her biri yüzümüze bir şamar gibi inen gerçeklerle yüz yüze gelerek...
       Bilim ve Teknoloji Araştırmaları Derneği'nin düzenlediği, "Türkiye'de AR - GE: Strateji ve Politikaları" konulu toplantıda, sokaktaki insanın, medyanın, politikacıların pek ilgi alanına girmeyen ama yediden yetmişe hepimizi çok yakından ilgilendiren konular bir bir ele alınıyor.
       Toplantıda toplumun her kesiminden temsilciler var. Ortak özellikleri, bilim ve teknolojiye, araştırmaya gönül vermiş olmaları. Onlar ne kanarya sevenler derneklerinde olduğu gibi havanda su dövüyorlar. Ne de popülist derneklerde olduğu gibi rant peşindeler. Amaçları: Bilim ve teknolojiyi daha fazla nasıl geliştiririz diyerek bireyin, toplumun, ülkenin yaşam kalitesini yükseltmek...
       Başkanları genç bir doçent. Şükran Şahin. Kurucuları değişik üniversitelerden profesörler. Sanayiden, sivil toplum örgütlerinden, bilim ve teknolojiye ilgi duyan değişik kesimlerden üyeleri var...
       Çalışma stratejilerini şöyle belirlemişler:
       "Bilim ve teknoloji politikalarında akademik araştırmalar yapmak, konuları ve geliştirilen bilgilerin tartışılmasını sağlamak, kamuoyunu bilgilendirmek, öneriler geliştirmek, raporlar hazırlamak, bu alanda araştırma yapılmasını özendirmek ve ilgi duyanları bir araya getirmek."
       Dernek kurulalı henüz bir yıl olmuş. Ama katılımcılara bakıldığında, belli ki, bu alanda oldukça kabul görmüş...

Bilim ve teknoloji üretmeden

       Her ne kadar ilk gün oturumlarının önemli bir bölümü usul tartışmaları ve hangi bilimsel verilerin baz alınması gerektiği konusundaki tartışmalarla geçse de "ortak akıl" bulma konusunda epeyce yol alındı.
       Sunuş bildirgesinden sonra 5 ayrı grup halinde AR - GE (Araştırma - Geliştirme) masaya yatırıldı.
       * Türkiye bugünkü coğrafyasını korumak için teknolojik olarak güçlü olmak zorunda...
       * AR - GE'ye yönelik çalışmalar, sokaktaki çöpçüden, holding patronuna kadar herkesin işini ve yaşamını kolaylaştırmaya yönelik olmalıdır.
       * Başbakan'ın başkanlığındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 1983'te kuruldu. Ancak ilk toplantısını 1989'da, ikincisini de 1993'te yapabildi!..
       * Özel sektör ve sanayinin AR - GE çalışmalarına katkısı, Batılı ülkelerin çok gerisinde.
       * AR - GE yatırımları ve harcamalarının en önemli bir bölümü tıbba harcanıyor. Ama en düşük araştırma düzeyi yine onlarda!
       * Kişi başına düşen araştırma sayısı onbinde bir. Bu rakamlara göre bir öğretim üyesi on yılda bir proje hazırlıyor.
       * Batık bankalara milyarlarca dolar harcanırken, bilime, teknolojiye, AR - GE'ye yılda sadece bir milyar dolar ayrılıyor.
       * Bugüne kadar hazırlanan bütün ulusal bilim politikası raporları rafa kaldırıldı.
       * ABD'yi ABD yapan patent sayısı. Onlarda her yıl milyonlarca patent alınıyor. Bizde yüzlerce...
       * Özetin özeti: Konuşmaları dinledikçe neleri kaçırdığımızı, neleri kaçırmakta olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Toplumu elbirliği ile akılcı olma yerine televoleci yaptık ve bunun faturası giderek ağırlaşıyor!..


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr