Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eğitim, eğitim, ille de eğitim diyoruz ama nasılını hiç sorgulamıyoruz.

Sınav odaklı eğitim sistemlerinde başarının tek ölçütü var; o da alınan puanlar. Peki, bu yeterli mi?

Kesinlikle hayır! Eğer öyle olsaydı, dünyayı sınav şampiyonları yönetiyor olurdu.

İşte bu yüzden, alınan eğitimin süresi kadar içeriği de çok önemli...

Eğitimde herkesin beklentileri farklı. Devlet, kendi ideolojisi çerçevesinde eğitim verir, gençler hayallerinin peşinde koşar, anne, babaların arzusu da çocuklarının mutlu olmasıdır. Yani iyi bir kariyere, iyi bir işe ve iyi bir maaşa sahip olmalarıdır.

Haberin Devamı

Günümüzün eğitim anlayışı, dayatılan değil, ilgi, yetenek ve hayallerin geliştirilmesidir. O oldu mu, gerisi zaten geliyor!..

Ama öyle bir süreçten geçiyoruz ki yiyecek yemeği olmayanlardan tatlı sipariş almaya çalışıyoruz. Yani hâlâ okul ve iş bulamayan milyonlar var!..

Okul arayışı

İstediği liseye giremeyen on binlerce öğrenci hâlâ okul arayışı içinde.

Bir bölümü, kendisine dayatılan okullara girmektense, “Açık lisede okurum daha iyi” diyor.

Zorunlu temel eğitim çağındaki bir çocuğu açık öğretime yönlendirmek ne kadar doğru?

Tüm seçenekler tükendiyse belki düşünülebilir ama 14-15 yaşındaki çocuklar kesinlikle evde oturmamalı. Dahası, MEB, açık lise öğrencilerine istedikleri diğer liselerin kapılarını her daim açık tutmalı ki hayata, 1-0 yenik başlamasınlar...

Eskiden usta-çırak ilişkisi çerçevesinde, mesleğe yönlendirme vardı. Şimdi gidip yanında çalışacak usta bulmak bile zor.

Kaldı ki lise de artık zorunlu eğitim kapsamına alındı...

Ve madem alındı, herkese gideceği bir okul bulunmalı! Ama dayatmayla değil, isteğe göre olmalı.

Eski klasik liseler bu işi görüyordu, niye yok edildiler ki?..

YKS’zedeler!

Üniversiteyi kazanamayan adaylar matemdeler ama kazananların çok önemli bir bölümünün de onlardan bir farkı yok!

Yerleştirildikleri bölüm içlerine pek sinmiyor. Sonradan duydukları da, negatif havayı daha da pekiştirdi.

Bu durumdaki adayların önünde üç seçenek var.

İlki, öyle ya da böyle içlerine sindirip kazandıkları bölüme devam etmek, ikincisi kayıtlarını yaptırıp, dondurmak, üçüncüsü ise gelecek yıla hazırlanmak.

Haberin Devamı

İlk seçenek en zor seçenek, istemedikleri bir alanda başarılı ve mutlu olmaları imkânsız.

Peki, bu bölümü tercihleri arasına kendileri yazmadı mı?

Evet, onlar yazdı ama bu tuzağa her yıl yüz binlerce aday düşüyor.

Kimi açıkta kalmayım diye, kimi de okul ve dershanelerin telkiniyle. Anne baba baskısı da farklı unsur.

Bu durumda olanlar içerisinde, kayıt yaptırıp yarıda bırakan da var, bitirip ömür boyu mutsuz olan da. İçlerinde hiç istemeseler de, sonradan bu mesleği sevip, yola devam edenler çıkmıyor mu? Elbette çıkıyor ama sayıları o kadar az ki!..

Kayıt dondurmak önemli bir seçenek. Neden? Çünkü zaten ortaöğretim başarı puanı düşüyor.

Yani devlet üniversitelerine kayıt olmanın fazla bir maliyeti yok. En azından gelecek yıl işler ters giderse, el altında bir seçenek olur. Vakıfları ise düşünmek gerek çünkü öğrenim ücretinin en azından bir bölümünü alacaklardır.

Ek yerleştirmeye gelince, herhangi bir yere yerleştirilenler bu avantajdan yararlanamayacak, açıkta kalan adaylar ise puanlarından daha düşük yerleri seçebilecekler.

Haberin Devamı

Ek yerleştirmede, muhtemelen 100 bine yakın bir kontenjan söz konusu olacak. Adaylara önerimiz, istediğiniz bir yer varsa, hiç düşünmeden tercihleriniz arasına yazın. Çünkü gelecek yıl her şey çok daha güzel olmayabilir!..

Bu arada ek yerleştirme için yeni bir tercih listesi hazırlanacağını da özellikle hatırlatmak isteriz.

En iyi miras?

Daha önce de defalarca yazdık. Çocuklara bırakılacak en iyi miras eğitimdir. Bu yüzden, eğer mali durumunuz elveriyorsa, çocuklarınızın eğitimi için para harcamaktan asla kaçınmayın ama harcadığınız her kuruşun da hesabını sorun, sorgulayın, karşılığını alın.

Bu yıl hem liselere hem de üniversiteye girişte “Harcadığımız onca paraya yazık” diyen çok veli gördük, sakın siz de onlardan biri olmayın!

Kolej ya da vakıf üniversitesi seçerken, öğrencilerle ve mezunlarla konuşmanızda sonsuz yarar var.

Onlar hep bardağın dolu tarafını gösteriyor, siz de boş tarafını görmeye çalışın.

Özetin özeti: Hayalleri, yetenekleri ve sermayeyi tüketen değil, geliştiren bir eğitimin zamanı geldi de geçiyor...