Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Her şey apaçık ortada. Bir dönemin sonuna az kaldı. Yarından sonra ya Gürüz istifa edecek ya da tıpkı Gürüz'ün rektörleri azlettiği gibi Cumhurbaşkanı Sezer ona güle güle diyecek...
       Ankara'da çok sıcak saatler yaşanıyor. YÖK şu ana kadar kendini kurtaracak bir formül bulmuş değil. Ne acıdır ki, tıpkı Erbakan gibi, YÖK de bugüne kadar görmezden geldiği hukukun ve yasaların arkasına sığınıyor. Yaptıklarında yasal olmayan bir şey yokmuş. Bozuk plak gibi onu tekrarlayıp duruyorlar. Peki ya demokrasi, seçim, etik ve ahlaki değerler! Onların YÖK için hiç önemi yok. Madem ki yasa onlara hak tanımış, isterlerse bir dönem bazı liderlerin dillerinden düşürmedikleri gibi odunu bile getirip rektör yapabilirler. Her şey de usulüne uygun olur. Buna da kimse itiraz etmemeliymiş. Bugüne kadar hep böyle olmadı mı demeye getiriyorlar...
       Ama şimdi durum farklı. Çankaya'da ne Özal var, ne de Demirel! Çankaya'da artık hukukun, demokrasinin, kamuoyonun, ulusal ve etik değerlerin savunucusu olacağını daha baştan ilan eden bir Cumhurbaşkanı var. Ülke sevgisini, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılığını, irticayla mücadele kararlılığını hatırlatmaya gerek bile duymuyorum. Çünkü bu konularda Özal, Demirel ve Gürüz'le kıyaslanmayacak derecede duyarlı olduğunu, sadece sözleriyle değil, icraatlarıyla da kanıtlıyor.
       Cumhurbaşkanı Sezer'in YÖK'e gönderdiği mektup adeta ültimaton niteliğinde. İplerin koptuğunun, Gürüz'e yol göründüğünün önemli bir işareti. Gürüz bu işareti alıp, üstadı Doğramacı gibi istifa edip koltuğu mu boşaltacak, yoksa Cumhurbaşkanı'na azil yetkisini mi kullandırtacak hep birlikte göreceğiz.
       Gönül isterdi ki, işler bu noktaya gelmesin. Demirel, süresi dolan Gürüz'ü yeniden atayacağına, bu seçimi yeni Cumhurbaşkanı'na bırakabilirdi. O olmadı, Gürüz, yeni Cumhurbaşkanı'na daha işin başında istifasını sunup, kendi çalışacağı ismi seçmesine olanak sağlayabilirdi. Bütün bunlar pas geçildi ve bu noktaya gelindi. Yazık, çok yazık.
       Gürüz, bugünü kadar herkesle çatıştı. Sandı ki, Cumhurbaşkanlığı makamı ile de çatışabilir. Veto hakkını kullanırken, listenin Çankaya'dan dönebileceğini hiç hesaba katmadı. Ama Cumhurbaşkanı Sezer, yarın liste kendisine aynen geri gönderildiğinde ne yapacağını sanıyorum çok iyi biliyor! Gürüz'e ve YÖK'e demokrasi dersi veren mektup, bu konuda da önemli ipuçları taşıyor.
       22 kişilik YÖK üyelerinden 7'si cumhurbaşkanı kontenjanından. Gürüz de bunlardan biri. Aradaki sürtüşmenin büyümesi, diğer üyelerin durumunu da tartışmalı konuma getirir. Ama önümüzde daha 24 saat var. Bu arada çok az ihtimal de olsa, YÖK'ü rahatlatmak için Dokuz Eylül, İnönü ve Atatürk Üniversitesi'ndeki bazı adaylar istifa edebilir. Aksi durumda Cumhurbaşkanı YÖK'ten aynen gelen listedeki adaylardan sorunsuz olan üniversitelerin rektörlerini atar, tartışmalıları ise zamana bırakır. Bu arada YÖK 6 aylığına bu üniversitelere vekaleten birer rektör atar ve 6'ncı ayın sonunda yeniden seçim gündeme gelir. Çankaya ve TBMM'nin YÖK operasyonu da bu arada tamamlanmış olur...
       Gürüz azledilirse ne olur? Çankaya kontenjanından geldiği için YÖK üyeliği de düşürülüp, yerine atanan aday, direkt başkanlığa getirilebilir. Gürüz de öyle olmuştu.
       İrticayla mücadele konusuna gelince! O konu sadece Gürüz'e bırakılmayacak kadar ciddi bir konuydu. Öyle olmaya da devam edecek. Ayrıca ne kadar başarılı olduğu da tartışılır!..


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr