Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS), en zor sınavların başında geliyor. Sınava tıp mezunu pratisyen doktorlar katılıyor. İlk girişte istediği alanı kazananların sayısı yok denecek kadar az.
Çok ağır tıp eğitiminin ardından yaşanılan bu yoğun stres yüzünden tıp fakülteleri giderek gözden düşüyor. 15, 20 yıl öncesinde ÖSS'de ilk 100'e girenlerden neredeyse yarısı tıbbı seçerken şimdi ilk 1000'de tıbbı tercih edeni bulmak çok zor...
20 yıl önce 14 tıp fakültesi varken sayı şimdi 50'yi aştı. Her yıl en az 5 bin mezun veriliyor...
Uzman pratisyen hekimlik ya da uzman aile hekimliği, Türkiye'de oturmadığı için hemen herkes alanında uzman olan doktorlara yöneliyor. Dolayısıyla zorunlu haller dışında TUS'u kazanıp uzmanlık eğitimi almayan doktorun yüzüne bakan yok.
Eskiden ne güzel aile doktorları vardı. Nereniz ağrısa ona giderdiniz. Derdinize de çare olurdu. Şimdi kime gidileceğinin şaşkınlığı içerisindeyiz. Uzmanların da uzmanı var. Uzman doktorlar mı, doçentler mi, yoksa profesörler mi daha yetkin. Hepsinin de artıları ve eksileri var. Bir de popüler olan medyatikler var ki en çok kafa karıştıranlar da onlar...
Kişi başına düşen doktor ve doktora gitme oranlarına bakıldığında durumumuz vahim. Ama Tabipler Odası'na göre de tıp fakültelerine çok fazla öğrenci alınıyor...
Aslında her iki taraf da haklı. Tıpkı öğretmenlerde olduğu gibi Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya gibi kentlerde doktor fazlalığı var. Ama kırsala gidildiğinde tam tersi bir tabloyla karşılaşmak mümkün. Bu dengesizliği gidermek için getirilen zorunlu hizmet ve benzeri girişimlerin başarıya ulaştığını söylemek de çok zor...
İşte böylesi bir ortamda şimdi de parayla uzmanlık olur mu, olmaz mı tartışması yaşanıyor...
Sağlık Bakanı Osman Durmuş, uzman doktor açığının bir ölçüde kapatılabilmesi için ilan edilen uzmanlık kadrolarının yüzde 10'u kadar paralı öğrenci alınmasını istiyor. Ama tıp çevrelerinden büyük tepki var. Parayla uzmanlık olur mu diye kıyameti kopartıyorlar. Sanki parayı bastıran uzman olacakmış gibi.
Aslında bakanın bu girişimine hemen karşı çıkmadan gerekçelerine bakmak lazım.
Doktorluk elbette çok önemli. Ama diğer meslekler önemsiz mi? Hemen her konuda parayla doktora eğitimi yapılıyor bir sakıncası olmuyor da, tıpta niye olsun? Dahası paralı üniversitelerin çoğunda tıp fakültesi var. Üstelik çok düşük puanlarla da öğrenci alıyorlar. Neden ona değil de uzmanlığa karşı çıkılıyor?..
Kurumların çoğu üzerlerine yük getirdiği gerekçesiyle daha fazla asistan almak istemiyor. Ama öğrenci kendi masraflarını kendisi karşılar, üstelik de maaş istemezse neden kontenjanlar yüzde 10 oranında artırılmasın ki?..
Ayrıca bu adaylar da TUS'la seçilecek. Yani paralılarla parasızlar arasında çok önemli farklılık olacağını sanmıyorum. Hatta birçok uzmanlık alanında Bilkent, Koç, Sabancı örneğinde olduğu gibi giriş puanları parasızların üzerine çıkarsa şaşırmamak gerekir...
Özetin özeti: Aynı kafalar üniversitelerdeki ikinci öğretime de karşı çıkmıştı. Oysa yüz binlerce ek kontenjan yaratıldı. Kalite açısından diğerlerinden de hiçbir farkı yok. Karşı çıkmak işin en kolayı. Önemli olan artıları ve eksileri. O ise hiç konuşulmuyor!..