Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversitelerarası Kurul, fazla bir yaptırım gücü olmasa da, sık sık güncel akademik sorunları masaya yatırıyor.
Eskiden yararlı olabiliyordu çünkü üniversite sayısı bu kadar fazla değildi. Her ay olmasa da en geç iki ayda bir, farklı bir üniversitede toplanıyorlar ve rektörlerin yanı sıra, her üniversiteden bir temsilci de kurula katılıyor. YÖK Başkanı ve üyeler de ÜAK’ın doğal üyesi. Eğer isterse Milli Eğitim bakanları da gelip başkanlık edebiliyor...
Peki herkese söz hakkı geliyor mu ya da önemli konular yeterince istişare edilebiliyor mu? Evet demek çok zor. İşlerini, güçlerini bırakmaya değiyor mu, sorusunu ise hiç sormak istemiyoruz. Çünkü pek çok rektör bu konuda muzdarip. Bu yüzden, katılmamayı tercih ediyorlar. Son kurulda, üçte bir fire vermeleri, biraz da bu yüzden.
Peki son ÜAK’ta neler konuşuldu ve olabilirlikleri ne kadar gelin hep birlikte gözden geçirelim:

Ek yerleştirme
Ek yerleştirmenin amacından çıktığını belirten Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, “Ek yerleştirmenin amaçlarından çıktığını ve bizi gerçekçi kontenjan bağlamında da zaafa uğratmaya başladığını gördük. Bu yılki amacımız, ek yerleştirmeyi orijinal manasıyla uygulamak. Yani her üniversite nisan ayına kadar bölümlerini, fakültelerini kontenjanlarını bildirecek, haziranda da boş kalanlar için ek yerleştirme yapılacak. ÖSYM sınavlarının ideal olarak nasıl yapılabileceğinin tartışıldığı bir zeminde, sürece nasıl bir katkı sağlayabiliriz diye düşündüğümüzde yaptığımız analizde şunu gördük; liselerden 800 bini aşkın öğrenci mezun olmasına rağmen sınava 1 milyon 900 bin kişi giriyor. Bu dengesizliği analiz ettiğimizde, sayıları değişmekle birlikte 500 bin mutsuz öğrencinin varlığını tespit ettik. Yani öğrenci bir programı kazanıyor ama mutsuz olduğunu anladığında da idealindeki asıl bölümü kazanabilmek için tekrar sınava giriyor. Şimdi bu 500 bin öğrenciyi yeniden sınava sokmadan ama adalet prensibinden de vazgeçmeden ‘eğer şartı uyuyorsa’ istediği bölüme geçmesine imkan tanıyacağız. Ama bunun şartı, öğrencinin LYS’deki tüm sınavlara girmiş olması. Çünkü bu sistem ancak öğrenciler tüm sınavlara girdiği zaman işleyebilir.”
Başkan Çetinsaya, çoğu zaman doğru teşhislerde bulunuyor ama iş uygulamaya gelince tam tersini yapıyor. Umarız bu kez de öyle olmaz. Sözünü ettiği yöntemle, üniversite önündeki yığılma, üç-beş yıl içerisinde yarı yarıya azalabilir...

Mastır, doktora!..
Çetinsaya, yeni stratejik çalışmalarında doktora eğitiminin çok önem kazandığını da dile getirdi. Türkiye’de her yıl 4 bin 500 civarında doktora mezunu verdiklerini belirtti ve “Ama ülkemizin 21. yüzyıl hedefleri arasında bizim her yıl en az 10 bin doktora yaptırmamız lazım. Çalışmalarımızda buna yoğunlaştıracağız” ifadeleri kullandı.
Çetinsaya, 1998 yılında ikinci öğretimde yüksek lisans yapılamaz kararı alındığını anımsatarak, şunları söyledi:
“Ancak konuyu incelediğimizde bu karardan sonra birçok mağdurun olduğunu tespit ettik ve konuyu masaya yatırdık. Yeni aldığımız karara göre ikinci öğretimliler de artık tezli ve tezsiz yüksek lisans yapabilecekler.
Yüksek lisans ve doktora elbette çok önemli ama koşulları uygun üniversitelerde gerçekleştirilmelidir. Yoksa, ilim, bilim adına cinayet olur!..
Açılalı iki yıl bile olmayan yani mezun bile vermeyen üniversitelere ve donanımı yetersiz ikinci öğretim yapanlara, mastır ve doktora olanağı tanınması, umarız, bu unvanlara duyulan saygınlığı yerle bir etmez!..

2023 hedefleri!
Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Hasan İbicioğlu da Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için üretilen bilgilerin, teknoloji ve inovasyona dönüştürülmesi gerektiğini söyledi:
“Üniversitelerin en tepesindeki yöneticileri olarak bu konunun öneminin farkında olmamız lazım. Temel bilimlerin üniversitelerde güçlenmesi gerekiyor. Üniversitelerde her şeyden önce inovasyon yapmak istiyorsak, uygulamalı bilimlerin güç kazanması, uygulamalı bilimlerin güç kazanabilmesi için de temel bilimlerin güç kazanması gerekiyor...”
İyi güzel de, üniversitelerde temel bilimler neredeyse yok olurken Üniversitelerarası Kurul neredeydi? Temel bilimler olmadan, bilim, teknoloji ve inovasyon gerçekleşir mi? Keşke biraz da bu konuları tartışabilselerdi!..
Özetin özeti: Hemen her alanda olduğu gibi yükseköğrenimde de yapılacak çok iş var. Ama asıl önemli olan, bunu kimin yapacağı?..