Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, önceki gün konuğumuzdu. Konunun uzmanı isimler ile karşılıklı bilgilenme ve fikir alışverişinde bulunmak hedefiyle geçen yıl başlatılan Doğan Güncel'de biz Doğan Holding çalışanlarının sorularını cevaplandırdı.
Konu, her ne kadar Reform Sürecinde Türkiye Ekonomisi olsa da hemen her şey konuşuldu. Unakıtan, hazır cevap, esprili birisi. Konusuna yüzde 100 hakim olduğu söylenemez. Ama iyi niyetli. Her türlü bilgi alışverişine açık. Her şeyi ben bilirim. Ben ne diyorsam doğru olan odur gibi bir dayatmanın içinde değil. Samimi. Ama bir o kadar da kaygan. Sıkıştığı anda topu taca atıyor.
Ekonominin geneli ile ilgili görüşlerini, ilgili arkadaşlar yazacaktır. Ben özellikle eğitim sektörünün kaygılarını dile getirdim. Bu yöndeki görüşlerini almak istedim. Ama tam bir hayal kırıklığı oldu. Çünkü iyi niyetinin ötesinde ortaya ne somut bir görüş koyabildi ne de takvim.
Eğitimin üzerindeki vergi yükü mutlaka hafifletilmeli. Biz de bu görüşteyiz dedi. Ancak arkası gelmedi. Benden ille de tarih istiyorsunuz ama vermem. Vereyim de sonra o tarih geldiğinde neden yapmadınız diye beni köşeye mi sıkıştırın diyerek bu konudaki duyarlılığını(!) gösterdi.
Eğitime yönelik soru ve cevaba geçeceğim. Ancak ondan önce bir vatandaş olarak beni ve hepimizi çok yakından ilgilendiren benzin zammı konusunda açıklama istedim.
Dolar yükseldikçe benzine zam yaptınız. Ama son aylarda dolar adeta tepetakla oldu ve siz hâlâ benzine zam yapmaktan söz ediyorsunuz. Zam yerine indirim yapmanız gerekmez miydi deyince bütçe açığından kur ayarlamasına kadar birçok şey anlattı ama hiç de inandırıcı gelmedi. Cevabı da tatmin etmedi.
Her şeye, diğer tüm parayla ilgilenenler gibi ekonomik pencereden bakıyor. Para harcayanları, harcatanları değil, kazandıranları seviyor. Özal, köprüyü satarım dediğinde kıyamet kopmuştu, o her şeyi satarım diyor. Yeter ki para getirsin. Eğitimden işsizliğe, bilimden teknolojiye yönelik sosyal projelere ise her ne kadar aksini de söylese fazlasıyla mesafeli.
Maliye Bakanı'nı ilgilendiren eğitimin sorunları neydi önce bir ona bakalım:

  • Araştırma fonlarına el konulması.
  • Devlet tarafından üniversitelere tahsis edilen binaların geri istenmesi.
  • Üniversitelere verilen kadroların henüz kullanılmaması.
  • KDV oranlarının yüksekliği.
  • Okullardaki vakıf ve dernek faaliyetlerinin dondurulmasının yarattığı tıkanıklık.
  • Profesörlerden sonra, diğer öğretim üyelerine verilecek zammın unutulması.
  • Öğrenci burslarının düşüklüğü ve zamanında ödenmemesi.
  • Ve elbette işsizlik.

  • Söz konusu sorunları süratle hatırlattıktan sonra, bu sorunların çözümüne ne zaman sıra geleceğini, Ankara Üniversitesi örneğinde olduğu gibi gelişmelerin neden söylenenlerin tam aksi yönde gerçekleştiğini sordum.
    Sadece iyi niyetini dile getirdi. Fonların kesilmediğini, AR - Ge bütçesinin artırıldığını, kadroların açıldığını, hükümetin özellikle de Başbakan Erdoğan'ın eğitime, gençlere çok sıcak baktığını, kahvede oturan işsiz gençlere çok üzüldüğünü anlattı. Ama ne kadar inandırıcı oldu o tartışılır. Kaldı ki eğitim kurumlarından gelen bilgiler tam aksi yönde.
    Özetin özeti: Bakan da, hükümet de belki iyi niyetli. Ama bunu ne anlatabiliyor ne de icraatları ile pekiştirebiliyorlar. İzlemeye devam edeceğiz.