Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

30 yıldır Milliyet’le iç içeyim. Bayram, seyran, yılbaşı, hafta sonu, yaz tatili demeden, nefes nefese geçen bir 30 yıl. Geriye dönüp baktığımda mutlu muyum? Hem de çok...
Yılbaşı gelince, herkes bir muhasebe yapar, ben de bu konuda bir şeyler yazmak için yeni yılı bekledim...
Milliyet’e girdiğim ilk günden bu yana hep şunu duydum, şunu gördüm:
Milliyet, okuruyla, patronuyla, çalışanlarıyla kocaman bir aile.
Dolayısıyla aile içinde bir şeyler oluyorsa, ailenin en önemli fertlerinden birisi olarak, en az bizler kadar sizlerin de içeride neler olup bittiğinden haberdar olmanız gerekir.
Milliyet’te, dünden bugüne değişmeyen birinci önceliğimiz, hep objektif gazetecilik oldu. Şimdi içeride olup bitenler konusunda da aynı kriteri uygulamak zorundayız. Yoksa, bırakın başkalarını, kendi aile bireylerimizi kandırmanın ötesine geçemeyiz...
Bir süre önce, “zoraki” bir boşanma gerçekleşti. Doğan Ailesi’nin Milliyet’ten kopması hiç kolay olmadı. Hani bazen, hayırlı bir boşanma, zoraki evlilikten daha iyi derler ya, işte öyle bir şey. Bu arada Demirören ve Karacan ailelerinin yıldırım aşkına şahit olduk ve bir anda kendilerini nikâh masasında buldular...
Neredeyse tüm yıldırım aşklarda olduğu gibi, taraflar birbirlerini, ancak evlendikten sonra, gerçek anlamda tanıma fırsatı bulabildiler. Ve işte film de, o noktada koptu.
Boşanma ve yeni izdivaç konusunda, her şey öylesine hızlı gelişti ki çok önemli detaylar, göz ardı edildi. Balayı bitip de, normal düzene geçildiğinde ise aşk-meşk unutuldu, hayatın gerçekleri öne çıkmaya başladı. Alışılmadık sıkıntılar, bu evliliği de çatırdatmaya başladı.
Büyük aşklar, ufak tefek krizlere pabuç bırakmaz dedikçe, krizin boyutları daha da büyüdü ve şiddetli geçimsizlik noktasına geldi.
Böylesi durumlarda önce aile büyükleri devreye girdi, o da kâr etmeyince, yargıya gidildi. Ailenin bütünlüğünün korunması konusunda, yargı her zamanki titizliğini göstererek, büyük aşklar öyle kolay kolay bitmez diyerek, kayyumların gözetimi altında, ek süre verdi. Hadi aranızdaki kırgınlıklara, küskünlüklere son verin, ortada ne sorun varsa onları çözün, yola devam edin dedi...
Ama aylardır devam eden bu süreçte de görüldü ki, ne kadar büyük olursa olsun, yara alan aşkları yeniden canlandırmak mümkün olmuyor...
Yazının başında da dediğimiz gibi aile bütünlüğünün devamı için gerçekleşen bu yıldırım nikâhta, sadece evlenen çiftler yoktu. Ailenin olmazsa olmazı siz sevgili okurlar ve biz çalışanlar da, aile imajının korunması konusunda, tüm taraflar gibi, büyük bir titizlik ve sabırla, olup bitenleri yakından izledik.
Hep şuna inandık: Milliyet, bugüne kadar, Büyük Türkiye Ailesi’nin vazgeçilmez bir unsuru oldu. Olmaya da devam edecek. Milliyet ne kadar güçlü olursa, demokrasimiz de, kamuoyumuz da o kadar güçlü olacaktır. Yani aile içindeki bu sıkıntı, sadece bizi değil, ülke genelini de ilgilendiriyor. Bu yüzdendir ki, nereye gitsek, kiminle konuşsak, her ne kadar direk sormasalar da, sözü dönüp dolaştırıp aile içi geçimsizliğe getirip, hadi artık, atlatın şu dönemi de, Milliyet gibi Milliyet olun demeye getirdiler...
Ve işte o hesaplaşma için yeni yıldan daha iyi bir zamanlama olamaz. Artık ne olacaksa olsun. Ve Milliyet, dün olduğu gibi bundan sonra da emin adımlarla yoluna devam etsin...
Milliyet, daha önce de farklı badireler atlattı. Bazen kapatıldı, bazen satıldı ve bazen de sık sık değişen yayın yönetmenleri nedeniyle zigzaglar yaşadı. Ama hepsinden de güçlenerek çıktı. Çünkü o, nereden bakarsanız bakın, hangi kriteri uygularsanız uygulayın hep Türkiye’nin en büyük gazetelerinden biri oldu.
Tirajımız milyonlara çıktığında şımarmadık, düştüğünde de üzülsek de karalar bağlamadık. Yerimizi hep bildik. Ve bu yer sizin gönlünüzdü. Atmış yıllık sevda hiç bitmedi, bitmeyecek de.
Çok eminiz ki, bu sancılı süreci atlatıp, 2012’de yeniden şahlanışa geçtiğimizde, buna en çok siz sevineceksiniz ve “işte benim Milliyetim” diyeceksiniz...
Biz buna hazırız. İç sorunlarımızın nasıl çözüleceği de artık netleşmiş durumda. Geriye sadece yeni yıla silkinerek girmek kalıyor. Tabii en önemlisi de büyük bir özveriyle çalışan, ofis boyundan muhabirine, gazeteyi sırtında taşıyan tüm arkadaşlarımızın, temel sorunlarının artık çözüme kavuşturulması. Onu da yine hep birlikte başaracağız...
Hep yanımızda olduğunuz için size şükranlarımızı sunuyor, sağlıklı, mutlu ve isteklerinizin olabildiğince karşılık bulduğu huzurlu bir yeni yıl diliyoruz...
Özetin özeti: Kim ne derse desin Milliyet gibisi yok...