Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Yaz ayları, staj ayları. Üniversiteli ve meslek liseli gençlerin, aldıkları teorik dersleri uygulamaya dönüştürdükleri önemli bir dönem. Bir anlamda hayata atılmanın provasının yapıldığı kritik günler...
       Öğrencilerin kimi zorunluluktan, kimi de isteyerek staj yapıyor. Kimi için staj belgesini bir an önce onaylatıp okula teslim etmek önemli. Kimi için de önemli olan belirlenen sürenin de üzerin de çalışıp işin inceeliklerini öğrenmek...
       Her sektörde olduğu gibi şu günlerde bize de yoğun talep var. Öyleleri var ki araya torpil koyup, hiç çalışmadan belgesini staj yapmış gibi gösterip onaylatmanın peşinde. Bazıları ise onların tam aksine kovsanız da gitmiyor. İlle de ben bu işi öğreneceğim diyor.
       Pekçokları için stajerler başağrısı. Ayak altında dolaşan okumuş cahiller. Ne yapsanız adam olmazlar diye bakarlar onlara. Moral verip iş öğreteceklerine, heveslerini kırıp gün boyu bir güzel haşlarlar onları...
       Bir bankaya, bir ofise, bir gazeteye ya da bir fabrikaya gittiğinizde kıyıda köşede süklüm püklüm oturan gençten birilerini görürseniz bilin ki onlar stajerlerdir.
       Staj öğrencilik yaşamının, gençlik yıllarının belki de en iyi değerlendirilmesi gereken bir dönemi. Ama hala ne öğrenciler, ne veliler, ne de işverenler tarafından öneminin pek iyi kavrandığı söylenemez.
       Staj dönemini iyi değerlendirenlerin sonraki yıllarda çok daha başarılı oldukları bilinen bir gerçek. Bizim sektörde de durum farklı değil. İletişim fakültesi öğrencilerine yönelik 10 yıllık gözlemlerim de bu yönde. Öğrenciyken iyi bir gazete ya da televizyonda iyi bir ortamda, iyi bir stajerlik dönemi geçirenlerin iş bulma kaygıları olmuyor. Daha öğrenciyken, okulla işi bir arada götürüp mezun olduklarında o cehennem gazabına dönüşen iş bulma endişesini yaşamıyorlar.
       Benim bu konudaki teorim, öğrenciyken iş bulamayanın, mezun olduktan sonra iş bulması çok zor şeklinde. Arada istisnalar olmuyor mu? Elbette oluyor. Ama genel oluşum bu yönde!..
       Staj için yani iş tecrübesi kazanmak için illa da akademik bir zorunluluk gerekmiyor. Ailesi çiftçi, esnaf, zanaatkar olanlar zaten bunu fırsat buldukça yapıyorlar. Ama uygulamanın uzağındaki gençler için uygun iş, uygun ortam bulmak her zaman için kolay olmuyor.
       Dahası en büyük gafletimiz, öğrenciyken çalışıyor olmaya, çocuğumuzu yaz aylarında çalıştırmaya hala ayıp olarak bakmamız. Aman çevre ne der yanlışından hala kurtulabilmiş değiliz. Oysa batılı ülkelerde en büyük ayıp bizdekinin tam aksine çalışılabilecek bir yaşta olunmasına karşın sırt üstü yatmak. Dolar milyarderinin çocuğu da çalışıyor, Clinton gibi devlet başkanının kızı da...
       Özetin özeti: Üreten değil, tüketen bir gençlik yetiştiriyoruz. Çalışmanın, alınteri dökmenin ayıp değil bir onur olduğunu artık gençlerimize öğretmeliyiz. Onları geleceğe hazırlayacak staj ortamlarını en iyi şekilde değerlendirmelerine olanak sağlamalıyız.


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr