Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eskiden birisi lafı uzattı mı, laf ebeliği yapma diye uyarır, sözünü tamamlamasını beklerdik.

Şimdi hepimiz laf ebesi olduk.

Dolayısıyla, bırakın uyarmayı, hemen her konuda kendimiz daha çok laf etmeye başladık.

Kim ne söylüyorsa, eğer daha fazlasını söyleyemiyorsak, rahat etmiyoruz.

Başarının ölçüsü de laf ebeliği oldu.

Neredeyse hemen her şey laf ebeliğinizle ölçülür hale geldi.

Ağzınız iyi laf yapıyorsa başarılısınız, sükut ikrardan gelir deyip susuyorsanız, iki lafı bir araya getiremeyen beceriksizin birisiniz.

Haberin Devamı

Örnek mi istiyorsunuz, vitrindekilere bakın yeter!..

Laf sanatı yok oldu!

Konuşmak, hele hele, dolu dolu konuşmak, yazmak, okutmak, dinletmek dünyanın en zor işi.

Eskiler bunu yaparmış.

Hem de çok iyi yaparmış.

Filozofların, ozanların, şairlerin, düşünürlerin binlerce yıl önce ettikleri lafların şu anda yanına bile yaklaşamıyoruz.

Yazarlar, sanatçılar, politikacılar, ozanlar arasındaki atışmalar dünden bugüne çok değişti.

Vasatlaştıkça vasatlaştı, düzey diye bir şey kalmadı.

Âlim diye geçinen profesörlerin, siyasete yön verenlerin, milyonları peşinden sürükleyenlerin söylemlerine hele bir göz atın.

Derinlik var mı?

Tam aksine, pespayeleştikçe daha fazla kazanır oldular.

Kazandıkça da daha da pespayeleştiler.

Seviye yerlerde!

Liyakat da unuttuğumuz kelimelerden biri oldu.

Oysa liyakatın olmadığı bir yerde ne başarıdan söz edilebilir ne de kaliteden.

Peki, o zaman kazanan niye hep liyakat değil de, pespayelik oluyor?

Çünkü pespayeliğe en fazla prim verenler, yani alkışlayanlar, pespayeliğe en fazla kızanlar!

Bu konuda da fazla uzağa gitmeyin, yine vitrine bakın derim!

Eğer öyle olmasaydı, en çok eleştirilen diziler, gelin kaynana programları, şovlar, filmler en fazla izlenenler olur muydu?..

Avrupa kupası maçlarını izlerken, hele hele bir de diğer maçlarla kıyaslarken, o bizim havasından geçilmeyenlere sadece üzüldüm.

Desteğin her türlüsüne eyvallah ama onu da biraz hak etmek gerekmez mi?..

Şimdi icraat zamanı!

Laf olmadan icraat olmaz diyenler çıkacaktır. Ya da yaptığını anlatmazsa, onlardan kim nasıl haberdar olacak ki diyenler de olacaktır.

Haberin Devamı

Haklılar ama önce bir şeylerin yapılması gerekmez mi!

Bizde olan, hep konuşuyoruz ama arkası gelmiyor.

Vaat etmek, eleştirmek, kızmak, bağırmak, yerin dibine sokmak, aşağılamak en kolayı, peki ya bir şeyler yapıp ortaya çıkarmak, kırılanı onarmak, küsenleri barıştırmak, düşeni kaldırmak?

İşte o, en zoru.

Peki, bunu ne kadar yapabiliyoruz?

Neredeyse hiç!

Düşene bir de biz vuruyoruz, en çok kızdıklarımızla selfie çektiriyoruz!

Popüler olsun, gerisi hiç önemli değil, noktasına geldik ki en acı olanı da zaten bu!

Özetin özeti: Eleştirdiklerimizi yapmayıp, biraz da samimi olur ve elimizi taşın altına koyarsak, sanki bir şeyler değişebilir. Yoksa bu gidişat, gidişat değil!..