Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son uzun yaz tatilinden sonra okullar yarın yeni öğretim yılına merhaba diyecek. Milyonlarca öğrenci öğretim hayatına yeni bir başlangıç yapacak.

Kimi anaokulu ya da ilkokula başlayacak, kimi de ortaokul, lise veya üniversiteye...

Hepsinin ortak özelliği, yeni bir okul, yeni bir çevre ve yeni öğretmenlere karşı tedirginlik içerisinde olmaları.

Yeni okul sendromu öyle kolay kolay atlatılacak bir durum değil.

İlk günler, hatta ilk haftalarda, ayaklar geri geri gidecek. Bu yüzden, her şeyden önce sabır gerekir.

Aileler de öğretmenler de bu konuda öğrencilere yardım etmek zorunda.

Yoksa sadece öğrenciler değil, kendileri de huzursuz olur...

Peki, bu noktada nasıl davranmak gerekir?

Özellikle de mini minnacık öğrenciler için ne yapılmalı?

Önceki yıllarda hazırlık dönemi yani uyum dönemi bir haftaydı, bu yıl ara tatiller nedeniyle iki güne indi.

Peki yetti mi? Eh işte!..

Haberin Devamı

Umarız tecrübeli öğretmenlerin eline düşerler ve ilk birkaç haftayı keyifle geçirirler. Yoksa daha öğretim hayatlarının en başında okula küserler ki bunu tersine çevirmek sonraki yıllarda hiç de kolay olmaz...

Eğitim hayatlarının ikinci, üçüncü, dördüncü aşamasına yeni bir başlangıç yapanlar için de durum farklı değil.

Uyum sorunu yaşarlarsa, onları artık o okulda, o üniversitede, o kentte tutmak mümkün değil.

Hemen her yıl, okulların açıldığı ilk hafta, on binlerce öğrencinin okul değiştirmesi ya da okulu hepten bırakması bu yüzden.

Öğretmenlerimiz ve okul yöneticilerimiz, eminiz ki her öğrenciye kendi çocukları gibi sahip çıkacak ve onların okula uyumları konusunda ellerinden geleni yapacaktır.

Bu noktada, MEB’e düşen görev ise 12 yıllık zorunlu temel eğitimin gereğini yerine getirerek, öğrencilerin okula devamını takip etmektir.

Pek çok ülkede zorunlu eğitim çağındaki öğrencinin okula devamını sağlamayan veli, muhtar, okul yöneticisi ve diğer ilgililere ciddi cezalar öngörülüyor.

Henüz o noktaya gelemediğimiz için kayıp, kaçak öğrenci oranımız çok yüksek.

Umarız, bu öğretim yılında, bu konuda da ciddi önlemler alınır. Alınmalı da!..

Ödev var mı, yok mu?

Bir önceki Milli Eğitim Bakanı ödevleri kaldırdık müjdesi verip gitmişti!

Peki, yeni öğretim yılında ödev olacak mı?

Hemen her konu konuşuldu ama nedense bu konuya hiç girilmiyor!

Yoksa yeni yönetim de mi ödevlerin gerekliliğine inanmıyor?..

Batılı ülkelerde derslere daha ilk günden başlanır.

Bizde ise önümüzdeki hafta, her zaman olduğu gibi yine sınıfların oluşturulması, yeni ders programının oturması, yeni öğretmenlerin okula uyumu ve daha pek çok nedenle boş geçecek ve muhtemelen de devam zorunluluğu olmayacaktır.

Hatta pek çok okulda yönetici atamaları henüz tamamlanmış ve görev yeri değişenler hâlâ iş başı yapmış değil!

İşte bu yüzden siz siz olun, bütün yıl böyle devam edecekmiş gibi işi hafife almayın ve daha baştan okul disiplininizi kaybetmeyin. Yoksa bu öğretim yılını zor bitirirsiniz...

Eziyet değil, keyif!

Öğrencilik, bizde olduğu gibi daha kaç ülkede eziyete dönüşüyor çok merak ediyorum.

Öğrencilik, insan yaşamının en keyifli dönemi olması gerekirken, ayak sürtülerek gidilen bir işkencehaneye dönüşüyorsa, şapkayı önümüze koyup düşünme zamanımız geldi de geçiyor demektir.

Yeni öğretim yılına çok iddialı giriyoruz. Yüksek beklenti yaratıldı. Umarız, projelerin pek çoğu yine bir başka bahara kalmaz.

Okulu sevdirmeden eğitimde başarıyı artırmanın mümkün olmadığını hemen herkes biliyor ama nedense hâlâ bu konuda atılmış tek adım yok...

Özetin özeti: Öğrenciler için olduğu kadar, anne babalar için de zor bir dönem başlıyor. Yeni öğretim yılı umutların köreldiği değil, yeşerdiği bir yıl olsun...