Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Özgürlük kavramı bazıla- rımızı rahatsız etse de hiç istisnasız hepimizin olmazsa olmazlarının başında geliyor.

Basın özgürlüğü önemli de yargının, siyasetin, öğrencinin, üniversitenin, esnafın, sporcunun, sanatçının özgürlüğü önemsiz mi?

Özgürlüklerin nerede başladığı, nerede bittiği, daha da önemlisi, nereden baktığınıza göre değişkenlik göstermesi tartışmaların ana konusu.

Normal koşullarda hiç ama hiç kimsenin özgürlüklere karşı çıkması beklenemez.

Yoksa kısıtlanan özgürlük, başkalarının değil, kendi özgürlüğü olur...

Haberin Devamı

Soran, sorgulayan...

Tüm siyasi partilerin parti programlarına bakın, hiç tartışmasız, hepsi de soran, sorgulayan, düşünen, görüşlerini özgürce ifade eden nesiller istiyor.

Çünkü onlar da çok iyi biliyor ki düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan ve bunları en çarpıcı şekilde ifade etmeyen bir kişinin sadece kendisine değil, partisine, işyerine, ailesine, ülkesine de bir yararı olmaz...

Düşünmeyi, sormayı, sorgulamayı, görüşleri özgürce ifade etmeyi hep siyasi çerçevede değerlendirdik ve adeta öcü gibi gördük.

Oysa her alanda özgürlük, eğitimin temelidir.

Özgür düşünmeyen beyinler hiçbir şey üretemez, üretse de katma değeri yüksek ürüne dönüştüremez; daha da önemlisi, ürettiği fikri, hizmeti ve ürünü başkalarına sunamaz, pazarlayamaz satamaz...

Eğitimdeki geri kalışımızın en önemli nedenlerinden biri de öğrencileri suskunluğa zorlamamızdır!

Bu onların da işine geliyor, öğretmen ve eğitime yön verenlerin de ama yanlış!..

Düşünmeden olmaz!

Geçenlerde sosyetik bir okula gittim, ekmeğin fiyatını sordum.

Yüzü aşkın öğrencinin bulunduğu salonda tek el bile kalkmadı.

Bilmeleri gerekirdi, belki de biliyorlardı ama kalkıp kendilerini ifade edemediler.

Çok daha önemlisi, hadi ekmeğin fiyatını bilmiyorlardı, peki şunu diyerek, kendileriyle ilgili olumsuz yargıyı tam tersine çevirip alkış alamazlar mıydı?

Örneğin, kaç gramlık, siyah mı beyaz mı, Nişantaşı’da mı, Ümraniye’de mi, tam buğday mı, çavdar ekmeği mi diye, hem bilmediklerini hissettirmeyip hem de farklı bakış açısıyla takdir kazanamazlar mıydı?

Haberin Devamı

Pekâlâ yapabilirlerdi ama onlara özgür düşünmeyi adeta yasakladık.

Tüm sınavları 4 ve 5 seçenekli yaparak, 6, 66, 666’ncı seçeneklerin olabileceğini öğretmedik.

Hayallerine gem vurduk!

Oysa bugünün dünyasında en büyük sermaye yaratıcılık ve biz onu körelttik.

Tıpkı iktisat okuyan çocuğuna, “Kriz var diyorlar, sence ekonomi nasıl gidiyor?” diye soran babaya, seçeneklerin ne diye soran ve eğer ortada seçenek yoksa cevap veremeyen öğrencinin, yeteneklerini körelttiğimiz gibi...

Susan değil konuşan

Susan değil, konuşan nesiller yetiştirmek zorundayız.

Yoksa hiçbir alanda ilerleme kaydedemeyiz.

Kaydetsek de onu kalıcı hale getiremeyiz.

İşte bu yüzden, evde, okulda, işte, sokakta, kışlada, fabrikada, adliyede, bürokraside yani hemen her yerde, onları konuşmaya teşvik edelim.

Belki bazen hata yaparlar, bazen amacı aşan sözcükler kullanırlar ama sonunda, nerede nasıl konuşacaklarını öğrenirler?

Ne hemen kolayca öğreniliyor ki özgürce konuşma öğrenilsin!

Onlara güvenelim.

Sus yerine, konuş, daha çok konuş diyelim...

Haberin Devamı

Öğretim kademeleri ve yaş büyüdükçe suskunluğun artması hiç de iyiye alamet değil!

Ve dünyanın en zor işi, suskunluğa alışan birini konuşturmaktır.

Bunu sakın unutmayın!..

Özetin özeti: Kendiniz için istediğiniz özgürlükleri ne olur başkalarına çok görmeyin!.