Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

30 yıldır hemen herkesin bam teline basan Tayfun Talipoğlu’nun bam teline bu kez öğrenciler bastı. Tokat Osman Gazi Üniversitesi’nde, Genç Bakış’ın konuğu olan Talipoğlu, öğrencilerin olduğu kadar ekran başındakilerin de müthiş ilgisini çekti.
Türkiye’nin güncel sorunları ve Anadolu’nun konuşulduğu programdan işte ilginç satır başları.

Sosyal medya
- Evlerin ağaçlardan yüksek olmadığı her yeri severim. Apartmanlardan nefret ederim.
- Adana’da bir radyocu hanım bana “Türkiye’de kadınlar, bağırmadan bir şey anlatan erkeğe hasret o yüzden seni seviyorlar” dedi.
- Ben Türkiye’nin en şanslı adamlarından biriyim. Sevgiye vergi alınsaydı canıma okumuşlardı benim. Gittiğim her yerde, hep iyi karşılandım.
- Ben sosyal medya konusunda kabiliyetsiz bir adamım. Daktiloyu daha 4 sene önce bıraktım.
- Aynı kaldırımda yan yana yürümeyeceğiniz, hayatında bir şey üretmemiş adam twitter’a giriyor hakkınızda bir şeyler yazıyor. Cevap vermek zorunda kalıyorsunuz. Çünkü onları birileri okuyor.

Suriye kampları
- Suriye kamplarına gittim. Bir adam savaştan kaçıyorsa 50 tane takla güvercinini alıp gelmez. Polisimize, doktorumuza öylesine saldırıyorlardı ki. Başbakan’a şöyle seslenen bir adam düşünün; ‘ Tayyip’e söyleyin, hani bize para vereceklerdi?’ Bu insanları oraya getirdiler. O zaman da söyledim çok büyük problem olacak diye şimdi de çok büyük problem olacak. Kadınlar ve çocukları ayırıyorum. Mutlaka onlar zarar görüyorlar. Ama bakıyorsun delikanlı, aslan gibi adamlar oraya yerleşmişler. Madem o kadar vatanseversin git savaş kardeşim.
- AK Parti ile aynı paralelde düşünüyorum dediğim şeyler de mutlaka var. Öyle kesin çizgilerim yok. O parti iyidir bu parti kötüdür diye yola çıkmadım. İyi bir şeyi Ak Parti yapıyor diye karşı çıkamam o akıl tutulması olur.
- Elbette enerjiye ihtiyacımız var ama İkizdere’ye 72 kilometreye 22 tane HES koymak cinayet.

4+4+4 yanlıştı!
- İyi bir şey yapılıyorsa yanındayım. ‘Eğitime yüzde yüz destek’ ve ‘Haydi kızlar okula’ kampanyalarına destek verdim, köy köy dolaştım. Ama 4+4+4’e hayır dedim dediler ki ideolojin mi değişti? Ben siyasetçi değilim. Ben iyi insan kötü insan, çalışan insan çalışmayan insan olarak bakıyorum.
- Bir gün biri çıksın bireysel silahsızlanmayı getirsin o partiye evet diyeceğim. Ne partisi olursa olsun. Güneydoğu politikası... Benim de kendi doğrularım var. Onu yapıyorsa destek veririm. Ama 4+4+4 samimi değil. 8 yıllık eğitim geldiğinde de mesele eğitim değil İmam Hatip meselesiydi, 4+4+4 geldiğinde de mesele İmam Hatip meselesi. Herkes karnından konuşuyor. Yani benim kıblem insan.

Öcalan’la görüştüm
- Suriye’den ayrıldığında Öcalan’la ilk görüşen bendim. Devlet Öcalan’ın İtalya’da olduğunu benim yayımlanmayan röportajımdan öğrendi. Öcalan bana; “Seni Kürtler de seviyor Türkler de” dedi. Ben de dedim ki; “Ben hiç Kürt haberi yapmadım, insan haberi yaptım. İnsanlar iyi yaşasın istedim benim için önemli olan bu.”
- Üniversiteler 300 bin verip bahar şenliği yapacağına yemek ve yol sorununu çözsünler.
- Kime sorsanız -biz belgesel seyrediyoruz- diyor. O kadar belgesel izlense Coşkun Aral’la ben Türkiye’nin en zengin adamı olurduk.
- Başbakan’dan da teklif geldi, DSP ve CHP’den de. Ama politika bana göre değil.
- Başkanlık sistemine ya da bu ülkenin ne yapacağına biz karar vermiyoruz zaten. Amerika karar veriyor biz yapıyoruz.
- Çocuklar üzerine birileri devamlı politika yapıyor. Keşke Milli Eğitim Bakanlığı Cumhurbaşkanlığı’na filan bağlansa da bir eğitim politikamız olsa, böyle sürekli değişmese.
- Kürsü dokunulmazlıkları dimdik ayakta duruyorsa, milletvekilleri bana radar cezası olmasın diye oy kullanıyorsa demokrasiden çok söz etmek mümkün değil. Meclis sığınma yeri olmamalıydı.

Kaymakam yapmadılar
- Beni bu ülkede komünist diye kaymakam yapmadılar. Yıllarca niye komünist olduğumu da bilemedim. Sonra öğrendim ki üniversitedeyken, müfredat değişsin diye imza toplayıp YÖK’e göndermiştim. Bu sebeple YÖK’e karşı eylem başlatan adam diye fişlenmişim ben. Aynı YÖK’e bu hükümet de karşıydı şimdi o sahip çıktı. Kavramlar değişiyor.
- Bilkent kurulurken sokaklarda bağırdım dayak yedim. Oğlum Bilkent’i bitirdi. Araba alınır mı dedim araba aldım, mecburen. Ben yaşamda bunlara yenildim.
- Biz aşkı yaşayamadık. Üniversitedeyken tam bir kızı kesiyorum. Ülkücüler var o zaman. Bir bakıyorum omzumda bir el; ‘o senin ülkücü bacın önüne bak’ diyor. Sonra okul sola geçti. Tam bi kız kesiyorum, yine omzumda bir el; ‘Devrime gidiyoruz, vakit yok.’ diyor.
Özetin özeti: Talipoğlu çok çekmiş, çok gezmiş ama hala çok mutlu!..