Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aslında her olaydan bir ders çıkarmak ya da hayatı sürekli gözlemleyip keçiboynuzu misali çok az da olsa artı bazı değerler kazanmak galiba en güzeli.Gazeteci olmanın keyifli yanlarından biri de toplumun her kesiminden insanları tanıma şansına sahip olmanız. Yaşamları bir sinema şeridi gibi gözünüzün önünden geçer. O yetmez, daha fazlasını sorgular ve kendinize özel ayrıntılar yakalarsınız. İşte bundan daha büyük zenginlik olmaz...Geçen hafta Kenan Evren ve Süleyman Demirel ile konuşurken, onların yaşamını, bugün geldikleri noktayı ve geleceğe yönelik beklentilerini irdelerken, çok farklı duygular içindeydim. Geçmişe dönük kırgınlıklar, kızgınlıklar yok muydu? Elbette vardı. Ama, sanki dün dünde kalmalıydı. Yoksa geçmiş, geleceği de çalıyor...Demirel 80'i, Evren de 90'ı geride bıraktı. İkisi de hâlâ yaşam dolu. Türkiye'de gelinebilecek en üst noktalara gelmelerine, elde edilebilecek güçlerin en fazlasını elde etmelerine rağmen, bugün, siz, biz, hepimiz gibi sıradan insanlar. Sade vatandaşlar. Dünü dünde bırakmışlar. Ve gözleri hep ileride. Belki de bu özellikleri onları böylesine sağlıklı, zinde, uzun ömürlü ve hoşgörülü kılıyor.İşte sizler de bugün genel bir muhasebe yaparken, planlarınız, hedefleriniz, beklentileriniz hep geleceğe yönelik olsun. Ve bunu yaparken de ne olur kendinize ambargo koymayın. En azından hayal ederken sınır tanımayın...Sıfırdan dolar milyarderliğine uzanan Hüsnü Özyeğin'den, Çoban Sülü'lükten başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına uzanan Demirel'e kadar topluma yön verenlerin neredeyse hemen hepsi, geçmişte, bugün gelebilecekleri noktayı, eğer hayal etmemiş olsalardı, buralarda olamazlardı.Yeni yılda çıtayı daha yükseklere tırmandırmak, daha erişilmez gibi görünen hayaller kurmak, bir handikap mı? Hiç sanmıyorum. Büyük hayaller, büyük hayal kırıklıkları yaratır diyenlerden olmayın. Hayal etmek, gerçeğine ulaşmak için atılan ilk adım diyenlere katılın. Görün bakın, fazla bir şey kaybetmezsiniz.Dahası; yaşınız kaç olursa olsun, yapılabilecek hâlâ çok şeyler olduğunu Vehbi Koç örneğinde gördük. Evren'in okullarındaki öğrenciler, Demirel'in demokrasinin güçlenmesi için gösterdiği çabalar hepimiz için birer ipucu olmalıdır.Demirel bu defa seni çok fazla etkilemiş diyenleriniz olabilir, ama yine Demirel'den birkaç örnekle yeni yıl temennilerimi tamamlamak istiyorum.6 kere gidip 7 kere gelen Demirel'in siyasal yaşamı, dışarıdan bakıldığında her defasında bitmiş izlenimi verdi. Ama, o hiç yılmamış, her şeye hep yeniden başlamış ve çıtayı hep daha yukarılara yükseltmiş. Bu konuda verdiği ders çok önemli. Arada bir tökezleseniz de, tökezletilseniz de yılmayın. Kalkın, yürümeye devam edin. Bu bazen adım adım olabilir, bazen de koşarak. Ama, sakın durmayın!..Dün bir ara, boynuna ilmik geçirilen Saddam'ın görüntülerini izledim. Üzüldüm. Böyle bir sonun da olabileceğini neden düşünmedi diye kızdım. Onu bugün o noktaya getirenleri acaba nasıl bir son bekliyor, merak ettim...Özetin özeti: Almanların bir atasözü var. "Son iyi ise her şey iyidir" diye. Evet, aradaki ayrıntılar çok önemli, ama sanki her yılın sonu gibi, ne zaman biteceği hiç belli olmayan yaşamın finali çok daha önemli. İyi bayramlar, mutlu yıllar... aguclu@milliyet.com.tr Son bir yılın muhasebesinin yapılacağı en uygun günlerden biri de bugün. Kimileri bu muhasebeyi doğum günlerinde yapar, kimileri de yılın son günü. Öyle ya da böyle, önemli olan genel bir muhasebenin yapılıyor olması. Çünkü bu her zaman mümkün olmuyor...