Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Son günlerde hemen herkesin birbirine en çok sorduğu soru bu: Yılbaşı gecesi ne yapıyorsunuz? Eğer hâlâ hiç kimse size sormadıysa biz soralım: Evet bu akşam ne yapıyorsunuz?..
Şu saate kadar hâlâ bu sorunun cevabını bulamadıysanız üzülmeyin. Çünkü genel çoğunluk da sizden farklı değil. Siz öyle çarşaf çarşaf verilen eğlence ilanlarına, oraya, buraya, şuraya gideceğiz diyenlere bakmayın. Çoğunluk hâlâ kararsız.
Aslında evde kalmaya kararlılar da onun dışında ne yaparız arayışlarını henüz noktalamış değiller. Cazip bir son dakika teklifine hemen herkes açık kapı bırakıyor.
Tam biz Türklere özgü bir durum. İşi son dakikaya kadar erteleyip kazanırsak sevinmeye, kaybedersek üzülmeye bayılıyoruz. Bu akşam için de değişen bir şey yok. Yine herkes bildiğini okuyor. Tıpkı geçen yılbaşı öncesinde olduğu gibi...
Dışarıda kutlayanların evde kalanları, evde kalanların da bir yıllık gelirlerinden daha fazlasını bir gecede harcayanları anlaması çok zor.

Allah’tan televizyonlar var. Ha bir de AKP iktidarının ilk yılbaşısı. Tabii ki evdeydim, yılbaşı bizim neyimize demek birilerine şirin görünmenin yeni bir yolu olabilir. Tıpkı oruç tutma ve iftar yemeği yarışında olduğu gibi. Bu nedenle yeni yılı evde karşılayanların sayısında patlama olursa hiç şaşırmayın....
Kimse kimsenin halinden anlamıyor. Türkiye’nin şu an için sergilediği durum tam anlamıyla bu. Birileri nasıl eğleneceğini düşünürken diğerleri karnını nasıl duyuracağını, işe nasıl girebileceğini, sınavı nasıl kazanacağını, borçlarını nasıl ödeyeceğini düşünüyor.
Şimdi bunları hatırlatmanın ne âlemi var. Bırak yılbaşının tadını çıkaralım diyenler de haklı. Ama internette dolaşan şu mail aldı buralara getirdi beni. Çok çarpıcı. Hep birlikte okuyalım:
Geçen ay BM tarafından dünya çapında bir anket yapılmış ve sadece şu soru sorulmuş:
"Lütfen dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine yönelik bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz."
Anket başarısızlıkla sonuçlanmış. Çünkü:
Afrika’daki insanlar, "yiyecek" kelimesinin, Batı Avrupa’daki insanlar "eksiklik" kelimesinin, Doğu Avrupa’daki insanlar "kişisel görüş"ün, Ortadoğu’daki insanlar "çözüm"ün, Güney Amerika’daki insanlar "lütfen"in, Asya’daki insanlar "dürüstlük" kelimesinin, Amerika’daki insanlar da "dünyanın geri kalan kısmı"nın ne anlama geldiğini bilmiyorlarmış...
Araştırma ve yapılan saptamalar ne kadar doğru o tartışılır. Ama ortaya koyduğu bir gerçek var ki o kesin: Hiç kimsenin hiç kimseden haberi yok. Öyle uzağa gitmenize de gerek yok. Çok yakın çevrenize bakın yeter...
Özetin özeti: 2003, insanların birbirinden ve sorunlardan daha çok uzaklaştığı bir yıl değil, sorumluluk ve duyarlılıkların arttığı bir yıl olsun. Mutlu yıllar...