Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÖĞRETMENLERİ bazen hiç anlamıyorum. Bir tek ders yüzünden bir gencin öğrenim hayatı sona erdirilebilinir mi? Ama erdiriyorlar. Bu nasıl vicdan, bu nasıl eğitimcilik anlamak mümkün değil.
       Çağdaş eğitimin temel felsefesi öğrenciyi harcamak değil kazanmaktır. Çalışmayan, öğretmenlerine saygısızlık eden ve bunları alışkanlık haline getiren öğrenciler için bile yapılabilecek bir şeyler varken, diğer tüm derslerinde başarılı öğrencileri bir tek ders yüzünden sokağa atmak kolay kabul edilecek bir durum değil.
       Nitekim kabul edilmiyor da. Öğrenciler de, anne babalar da büyük bir isyan halindeler. Bu isyanları, duyarsız öğretmenlere, öğretim üyelerine değil. Onların bu duyarsızlıklarına dur demeyenlere...
       Edebiyat ve diğer zorunlu dersler yüzünden binlerce öğrenci liselerde tek ders mağduru oldu. Üniversitelerde de durum farklı değil. Yüzlercesi ya okuldan atıldı ya da bir tek ders yüzünden başka ders alamadı. Açıköğretimde de durum aynı. Orada da 49'la, yani 100 üzerinden 1 puanla sınıfta kalan binlerce öğrenci var.
       Tek ders yüzünden liseden, üniversiteden öğrenci atmak ne kadar mantıksızsa, tek dersten kalan öğrencilere bir üst sınıfın derslerini vermemek de o kadar anlamsız.
       Eğitimde kalite elbette olmalı. Her ders elbette önemli. Ama bu tür başarısızlıklarda bir tek kabahatli öğrenci mi ki, sadece onlar cezalandırılıyor.
       Türkiye'nin kaynakları ve gençleri bu kadar sınırsız mı ki, öğrenciler bu kadar kolay sokağa atılıyor, bir yıl boyunca ikinci bir ders almalarına olanak sağlanmıyor.
       Sistem öğrenciyi kazanmak için değil de, harcamak üzerine kurulunca bahane bulmak kolay oluyor. Madem tek ders sıkıntı yaratıyor, birkaç dersten daha bırakalım diyen ahmakça bir zihniyet bile bazen söz konusu...
       Bu durumdaki hocalarımızın oranı belki yüzde 5'i bile bulmaz ama yarattıkları rahatsızlık çok büyük. Aslında öğrencilerden çok, onların da eğitilmeye ihtiyaçları var. Ama bunu kim yapacak?..
       İşte bu konuda gelen yüzlerce mektuptan biri. Gelin de üzülmeyin!...
       "Her kesimin pek çok problemi var. Oysa medyada toplumumuzun moralini yükseltecek yayınlar göremiyoruz. Bilmem hangi sanatçının haftada kaç arkadaş değiştirdiğini ekranlarda defalarca izliyoruz... Ama bizi dinleyen de yok, sesimizi duyuran da.
       Bizler tek dersten sınıfta kalan öğrenci aileleriyiz. Her yere faks çektik. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, siyasi parti liderlerine, tüm medya kuruluşlarına, köşe yazarlarına ve sivil toplum örgütlerine. Hiçbirinden ilgi göremedik.
       Bildiğiniz gibi her üniversitede, her fakültede yönetmelikler çok farklı. Aynı alanda eğitim yapan fakültelerden birinde tek dersten borçlu geçme hakkı varken, diğerinde bir dönemlik ve hatta bir saat görülen, meslekle hiç ilgisi olmayan bir dersten bir yıl kaybedilmekte ya da okuldan atılınmaktadır..."
       Evet sevgili büyükler, bu tek ders mağduru öğrencilerden biri kendi çocuğunuz olsaydı, yine böyle duyarsız kalabilir miydiniz?





Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr