Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tıp fakültesi kurmak için hastane zorunluluğu vardı. Sonra kaldırıldı. Daha sonra bu konuda yine ciddi yaptırımlar getirildi. Ve görünen o ki şu an için böylesi bir yaptırım yok gibi. Kıyıda köşedeki bir hastaneyle anlaşan bir üniversite rahatlıkla tıp fakültesi kurabiliyormuş!
Daha da vahimi, kırk yıllık hastaneler ile yeni açılan hastaneler aynı kefeye konuluyor ve göz bebeği haline gelen donanımlı hastanelerin elleri kolları bağlanıyormuş...
Muş, muş diyoruz çünkü bu konuda çok yoğun tartışmalar yaşanıyor. Ayrıca YÖK Başkanı Saraç da tıp eğitiminde dünden bu güne bu konuda bir sıkıntı olduğuna hep dikkat çekiyor.
Ve bu konudaki önemli bir ayrıntı da Saraç’ın üç ay önce zehir zemberek eleştirdiği uygulamalara şimdi prim veriyor olmasıymış!
Böylesi değişim süreçlerini önceki YÖK başkanları döneminde de çok yaşadık.
Kesinlikle olmaz, bu konuda taviz mümkün değil dedikleri konularda, yukarıdan bir direktif, rica ya da temenni geldiğinde nasıl değiştiklerine çok şahit olduk.
Bu yüzden hiç yadırgamadık ama ne, ne kadar doğru, ne kadar abartılı ya da ne kadar manipüle ediliyor belli değil. Çünkü iddiaları dile getirenlerin de karşı çıkanların da hepsi anlı şanlı üniversiteler, hocalar ve çok değerli isimler!..
Gelin de çıkın işin içinden...
YÖK Başkanı ne diyor?
Yukarıdaki satırları yazıp, devamını getirecekken, YÖK Başkanı Saraç ile uzun uzadıya bir telefon görüşmesi yaptık.
Söylediklerinin arkasında olduğunu, göreve geldiği 14 ay boyunca tek üniversite hastanesini bile afiliye etmediklerini söyledi. Yaşanan sıkıntıların da kendinden önceki dönemde alınan kararlardan kaynaklandığını özellikle hatırlattı.
“Peki, hastanesi olmayan tıp fakültesi mi olur?” sorusuna da YÖK’ün de bu konuya sıcak bakmadığı yanıtını verdi.
Yekta Hoca, YÖK olarak, kaliteye ve kurumsallaşmaya bu dönemde hiç olmadığı kadar önem verdiklerini ve biraz daha zamana ihtiyaçları olduğunu anlattı. Tıp fakülteleriyle ilgili atılan adımların tümünün yanlışları düzeltmeye yönelik olduğunu kaydetti. Peki, o zaman gelen eleştiriler neyin nesi diyenleriniz olabilir. İşte onu da tıp fakültesi kurmaya karar verip de son dakikada vazgeçen üniversite sahiplerine sormak gerekirmiş!..
YÖK, YÖK’e karşı!
YÖK, 2012’de 5 üniversite ile 5 yıllığına bir protokol imzaladı. Ama ne olduysa oldu ve 28 Mayıs’ta yeni bir karar alarak, bu protokolü tek taraflı olarak iptal etti. Onun bu iptali üzerine, Sosyal Güvenlik Kurumu da 31 Mayıs gecesi 00:15’te hiçbir tebligat yapmadan bu hastanelerin SGK ile olan kontağını bitirdi.
Peki, Medipol Üniversitesi, Bilim üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İzmir Üniversitesi ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi’yle YÖK ve SGK arasındaki bu protokol neyi öngörüyor?
Daha da önemlisi, en eskisi 2.5 yıl, en yenisi de bir yıl önce imzalanmış 5 yıllık protokollerin ani feshi üniversiteleri nasıl etkileyecek?
Daha önceki yazılarımızda bu soruları sormuştuk.
Karar noktasına gelinmiş!
Üniversitelerden ikisiyle protokol yenilenmiş, ikisi ret yemiş, biri konusunda da inceleme devam ediyormuş ve sonuç olumlu olabilirmiş!
Savaş devam ediyor!
YÖK’ün önceki yönetimi ile şimdiki yönetimi arasında hâlâ ölümüne bir hukuk savaşı yaşanıyor.
Bir önceki Başkan Gökhan Çetinsaya döneminde alınan tüm kararlar adeta yok hükmünde sayılıyor!
Çünkü hiçbirinin hukuki dayanağı yok deniliyor.
Üniversite hastaneleriyle imzalanan 5 yıllık protokolün bir gecede kaldırılması da bu çerçevede değerlendiriliyor.
2012’deki YÖK yönetimi, yasal hiçbir dayanağı olmamasına rağmen, tıp fakültesi açmak isteyen üniversitelere “kıyak” geçerek hastane kurma zorunluluğunu kaldırdı. Özel hastanelerle anlaşma koşulu getirdi. Bunun üzerine tıp fakültesi başvurularında patlama oldu. Ama yeni kurallar getirilince, başvurusu olan da geri çekmeye başladı. Çünkü rant kapısı kapanmış!..
Peki, hangi hastaneler üniversite hastanesi olur, hangileri olmaz? Olursa ne olur, olmazsa ne olur?
Bu iki sorunun da çok uzun cevabı var.
YÖK, bizim işimiz eğitim-öğretim, hangi hastanenin ne olacağına Sağlık Bakanlığı karar verir, biz de denetleriz görüşünde. Ciddi hastaneler ise tepkiyle alınan kararların kendilerini de etkilemesinden endişe ediyor. Anlayacağınız, bu konu daha çok su kaldırır...
Özetin özeti: Tıp eğitimi gibi çok önemli bir konuda dahi orta noktada buluşamıyorsak daha neyi konuşuyoruz ki!..